Türkiye'de ana muhalefet partisi CHP, anayasa deðiþikliðine karþý "bütün dünya dillerinde" hayýr kampanyasý baþlattýðýný duyurdu. "Tarafsýz basýn ve haber alma özgürlüðü olsun diye HerDildeHayýr diyoruz" adlý görsel afiþ tasarýmýnda Kürtçe’ye yer verilmemiþ! Mealen bunun anlamý þudur; Kürtler yok ki, dolayýsýyla bir dilleri de olsun! Sadece bu coðrafyada deðil, bütün dünyada Kürtçe denilen bir dil yok!
Oysa bütün dünyada yaþayan, etkin, aktif ve en çok kullanýlan diller sýralamasýnda Kürtçe 29. sýrada. 10 milyondan fazla kiþinin kullandýðý büyük diller sýralamasýnda Türkçe 14. Kürtçe ise 29. sýrada. Kürtçe gerçeði bu kadar belirgin bir þekilde yaþayan büyük diller sýralamasýnda yerini alýyorken, CHP'nin bu gerçeði görmemesi nasýl izah edilebilir? CHP'nin Kürtçe’yi görmezlikten gelmesi hangi sosyolojik ve tarihsel hakikatlerle açýklanabilir?
9 Eylül 1923 yýlýnda kurulan CHP, kurulduðu ilk günden bugüne kadar Kürtlere ve Kürtçeye sempati ile bakan bir siyaset izlememiþtir. Kürtlerin varlýðýný kabul etmekten çok Kürtlerin yokluðu üstünde siyaset yapmayý kendi çýkarlarýna daha uygun görmüþtür.
Aklý baþýnda olan herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþýna, "Türkiye’nin en büyük sorunu nedir" diye sorun, alacaðýnýz yanýt tektir: “Kürt sorunu”. Yine ayný þekilde aklý baþýnda olan o insanlara "Türkiye'de demokrasiyi güçlendirecek en büyük adým nedir" diye sorarsanýz alacaðýnýz yanýt; "Kürt sorununun demokratik yollarla çözümüdür" olacaktýr.
Ýstisnasýz bugün Türkiye’nin bütün iç ve dýþ sorunlarýný baskýlayan, bu sorunlarý kuþatan ve belirli ölçülerden sorunlarýn içeriðini de belirleyen en büyük sorun Kürt sorunudur. Uluslararasý platformlarda yaþadýðýmýz sýkýntýlar, dertler ve problemlerin kaynaðýnda yine Kürt sorunu vardýr. Son dönem dýþ politika eksenini þekillendiren etken bu sorunun somut algýlanýþýdýr.
Bu sorunu terörden arýndýrýp demokratik çözümü için her þeyi seferber etmemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Büyük bir ihtimalle uluslararasý konjonktürün dayatmalarý, uygun bir pozisyonla bertaraf edildiðinde, Türkiye bu sorunu kendi iç barýþý için tekrar gündemine alacaktýr.
Kürt sorunu ve Kürtçe, Türkiye demokrasisi için bu kadar hayati önemdeyken, CHP'nin ýsrarla ve inatla bu sorunu görmezden gelip, böyle bir sorun yokmuþ gibi davranmasý, olabilecek en anti demokratik tavýr deðil de nedir? Yeri gelmiþken bir büyük çarpýtmaya da neþter vuralým; Türkiye'de Kürt meselesinde en muhafazakar konuma sahip parti CHP’dir. Türkiye'de hiçbir parti CHP kadar Kürtlerin ontolojik varlýðýna karþý deðil, buna MHP de dahil.
Þimdi soruyu basitleþtirip soralým; Kürtler ve Kürtçe söz konusu olduðunda hangi parti, demokrat, devrimci ya da ilerici oluyor?
CHP mi?
AKParti mi?
Kendi kampanyasýnda Kürtçe "Na" demeyen CHP mi?
Yoksa 24 saat boyunca TRT Kurdi’de Kürtçe konuþan AK Parti mi?
Hangisi daha devrimci, daha demokrat, daha ilerici?
Bir yandan Kürtçe’yi aðzýna almaktan korkan parti “demokrat” ilan ediliyor, öte yandan gün 24 saat Kürtçe konuþan parti diktatör? Buna kargalar bile güler ama burasý Türkiye ve rahmetli babam Þêxê Þero'nun dediði gibi de "Yalanýn vergisi yoktur".
CHP' ye raðmen þunu söylemek lazým: Kürtçe bir dünya dilidir ve Kürtçe’de Evet 'Erê', Hayýr da 'Na' olarak ifade edilir.