Türkiye son 6 yýldýr midesini baðýrsaklarýný temizlemekle meþgul. Kana karýþmýþ zehri atmak ise daha da zaman alacaða benziyor. Öyle, araba iç dýþ temizliði gibi kolay olmuyor bu iþler. Verilmiþ sadakamýz varmýþ, memleketi ipten aldýk diyoruz ama temizlik aþamasý da hayli sancýlý ve hasar býrakýcý…
Hukuku eðip büken, devletin meþru güç tekeline ortak çýkan bir yapýyla karþý karþýyaydýk. Dolayýsýyla hukukun içinde kalarak mücadele etmek ister istemez zaman aldý. Üstelik içerideki yýlanlarýn baþý ABD’de ve ABD’nin emri altýndayken yaþandý bunlar.
‘NATO müttefikimiz’ baþta olmak üzere dost bildiðimiz herkesin düþmanlýk üstüne düþmanlýk yaptýðý bir süreçten geçtik.
Çok yordu, hýrpaladý evet; ama deðdi.
Bu sayede, sadece devletin tüm iþletim sistemini çökertebilecek bir virüsten kurtulmuþ olmadý Türkiye, ayný zamanda Suriye, Doðu Akdeniz, Libya ve son olarak Karabað’da gücünü perçinledi. Bu alanlarýn her biri için kurulacak masalarda, açýk olan dosyalarda birinci derecede muhatap haline geldi.
Muhalefetin aklýna uysaydýk, PKK’yý çoktan güney komþumuz olarak kabul etmek durumunda kalmýþtýk.
Böylece hem bölgesinde iplenmeyen ülkeye dönüþmüþ hem de Baas rejimi ve Esed’e karþý haklý direniþlerinde Suriye halkýna sýrt dönmüþ olacaktýk.
Üstelik savaþýn onca ceremesini çekmiþken…
Türkiye, Doðu Akdeniz’deki enerji bölüþümünde önüne kuru kemik dahi atýlmayan bir pozisyona itilirken; Türkiye’ye muhalif muhalefetimiz, Yunanistan’ýn, Fransa’nýn bile önüne geçerek Akdeniz’de bayrak göstermemize itiraz ediyordu.
Libya’daki meþru hükümetin talebiyle verdiðiniz askeri danýþmanlýðý “lejyoner hizmeti” diye tanýmladýlar. Ýþgal altýndaki Karabað topraklarýný Azerbaycan’ýn geri almasý için verdiðimiz desteði ise Paþinyan ve Macron’un aðzýna laf verircesine “Türkiye Karabað’a cihatçý gönderiyor” diyerek þikayet konusu ettiler.
Türkiye’ye muhalif muhalefetimizin ne idüðünü anlatan bir kaç örnek sadece…
Türkiye sýký güreþ tuttu ve devrilmedi.
Yetmedi üstüne Kovid geldi. Dünyanýn en büyük ekonomilerinin saðlýk ve eðitim sistemlerinin çok kötü sýnav verdiði yerde Türkiye krizi en iyi yöneten ülke oldu. Zoru baþarmýþ bir ülke olarak artýrdýðý kapasitesi yeni imkanlar, yeni yollar açacaktýr Türkiye’nin önüne.
Gelelim reform ve ittifaklar gündemine…
Türkiye tüm bu badireleri atlatýrken oluþan hasarý tamir edecek akýlda ve tecrübede, bunda kuþku yok. Yaþadýðýmýz sürecin sýradan olmadýðýný biliyorsak bunu da görmek durumundayýz.
Bakýyorum da Cumhurbaþkaný reform dedikçe, ittifaklarý geniþletme þeklinde yorumlanan adýmlar attýkça, ülkenin zor günlerden geçtiði dönemlerin yarattýðý sert iklimden beslenenler rahatsýz oluyor. Çünkü ne kadar týrtýklarsak o kadar iyi diye çýktýklarý yolda sinek avlamak durumunda kalacaklarýný biliyorlar.
Çünkü “Erdoðan’a yarýyor” dedikleri sert ikliminden asýl onlar besleniyor.
Çünkü bir kýsmýna ‘tamam þimdi’ komutu veren merkez ayný. Bu yüzden daha partilerini kurmadan dahil olacaklarý ittifak belliydi.
Erdoðan’ýn son hamleleri bu kesimi çok rahatsýz etmiþ, belli.
Cumhurbaþkaný’nýn Saadet Partili Oðuzhan Asiltürk’ü ziyareti, bir ittifak görüþmesi olmasa bile Cumhur Ýttifaký’nýn bundan sonraki yürüyüþ biçimi hakkýnda fikir veriyor.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn reform açýklamalarýný, Yunanistan, Fransa, Suud, BAE gibi adeta Türkiye’ye karþý þer ittifaký kuran ülkelerin zeytin dalý hamleleriyle birleþtirince, bu yeni yürüyüþ biçimi biraz daha netleþiyor.
Biden’a kurtarýcý gözüyle bakan, Batýlý siyasetçilerden gelecek sert bir açýklamaya muhtaç muhalefetimiz ise þunu artýk görmeli; Türkiye gemisini fýrtýnalardan ari bugünlere getirmiþ Erdoðan gibi bir lider dururken, gözünün içine baktýklarýnýzýn sizin için yapabileceði çok da bir þey yok yani…