Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Rejim değişikliğinden korkmak ya da korkmamak

Suriye çekilir bir kriz değil. Türkiye’nin yanıbaşında olanlar da az buz işler değil... Sürekli kaynayan bir kazan ve sürekli istikrarsızlık ve risk... Bu olan biten Türkiye’den başka bir ülkenin kıyısında olsa, o ülke perişan olurdu. Örnek: Lübnan... Suriye’nin diğer komşusunda Suriye karşıtları ile yanlıları çatışmaya başladı. Lübnan Suriye’ye silah girişinde kapı. Öte yanda Lübnan’da devlet adına ne varsa, onda Şam etkisi sürüyor. Lübnan’daki durumun tehlikesini Birleşmiş Milletler bile görmüş -Lübnan Suriye işlerine karışmasın- diye uyardı.

Birleşmiş Milletler ‘kaygılar ve saygılar’ noktasında. Şu an ‘yangın var’ dan öte birşey diyemiyorlar. BM Güvenlik Konseyi’nde bir anlaşma uzlaşma işareti yok. Gerçi BM yetkililerinin Suriye raporlarında dramatik ifadeler var, ama o daha çok yazanın kalem gücünden kaynaklanıyor. BM’de sonr rapor: Mevcut dinamiğin-sürecin değişmesi için birşey yapılmaz ve siyasi çözüme gidilmese Suriye’nin imhası muhtemel sonuçtur’ diyor. Sürecin değişmeyeceğini, Siyasi çözüm vs olmadığını biz buradan söyleyebiliriz. Suriye’nin imhası yavaş çekimle ve trajik biçimde sürüyor.

Sürecin ana aktörü Rusya’da bir hareketlenme var, ancak niyet belirsiz... Rus donanmasından yeni gemiler Suriye kıyısına gidiyor. Bu, -rutin görev değişimi- de sayılabilir. İstanbul Boğazı’nda çay içerken gelen giden Rus gemilerini görebilirsiniz. Rus donanma açıklaması yeni gelenlerin Suriye açığında aralık sonunda buluşacaklarını, Tartus üssünü de ziyaret edeceklerini söyleyip ekliyor: ‘Donanma eğer emir gelirse Rus vatandaşlarını boşaltma görevini de üstlenebilir.’

Rus vatandaşlarının tahliyesi Moskova nasıl paketlerse paketlesin, Şam rejiminin sonuna -bir adım daha- sayılacak... Öte yanda Rusya’nın kendi vatandaşlarını siyasi bir gereksizliğe rehin bırakmayacağı sanılıyor. Rusya vatandaşlarını çektikten sonra da Şam rejimine dolaylı desteği sürdürebilir. Hatta rehine vatandaşı olmayacağı için başka aşırılıklara da destek verebilir.

ABD, muhalefeti siyaseten tanıdıktan sonra ilgi ve alakasını -Şam’da yeni rejimin kapsayıcı olmasına- yöneltmiş gibi. Şam’daki rejim değişikliğinin rica ile değil silahla olacağı hatırlatılınca da durum şimdilik değişmiyor. ABD ilgisi şu noktada Şam’ın kimyasal silahlara yakınlığı.

Geçen hafta AB zirvesinde Fransa ve İngiltere direnişçilere silah ambargosunu kaldırıalım dediler. 27 baş olunca, itiraz geldi. Şimdilik ambargo 1 Mart’ta bitecek. Arada, Dışişleri Bakanları duruma bakacak... Bu arada Rusya’ya önemli jest Fransa’dan geldi. Fransa Rusya’ya -Şam’da rejim değişikliğinden kaybedeceğiniz birşey yok, korkmanız gereken birşey yok- dedi... Daha ne densin? İngiltere’de ise muhalefet hükümete -Bize haber vermeden, meclisten yetki almadan Suriye’ye askeri müdahale mi yapacaksınız- diye soruyor.

Öte yanda direnişçilere -kendilerini derleyip toparlarlarsa silah alacakları- söylendi. Onlar da derlenip ortak komutanlık vs kurdular. Önümüzdeki birkaç hafta direnişçilere sair yollardan silah akışının hızlanıp hızlanmayacağını ve bu silahların kullanımını izlemek gerekiyor.

Suriye içinde durum, iç karartıcı. Şam hafta başında dış piyasadan 100 bin ton ekmeklik buğday aldı. Bu bilgiye, direnişçilerin önemli bir buğday deposunu ele geçirdikleri ve Suriye çapında ekmek-un kıtlığı başladığı haberleri ekleniyor.

Ve Birleşmiş Milletler Suriye’den Türkiye’ye gelen göçmenler içi 1.5 milyar dolar bağış istiyor. Cepte para yok, bağışla toplamayı umuyorlar. 1.5 milyar çok para. Halen 525 bin göçmen olduğu hesaplanıyor. Ve gelecek 6 ayda bu sayıya 1 milyon kişinin daha ekleneceği beklenmekte... Gerçekte ise 6 ay sonra hâlâ Suriye krizi konuşmamamız gerekiyor. Bu sorun gereğinden fazla uzadı. Türkiye’ye daha fazla istikrarsızlık bulaşmaması için Şam’da değişimin acilen yaşanması ve herkesin evine dönmesi gerekiyor. 6 aylık sürede yeni göçmenler için para toplamak, iyiye işaret değil.

twitter.com/selimatalayny