Türkiye’nin yakýn dönemdeki deðiþim öyküsünün kalbinde medya ve yeni düþünce akýmý vardýr. Demokrat, çok sesli ve yaratýcý medya ekolü sistem üzerinde aðýrlýk koymaya baþlamýþtýr. Bu aðýrlýk da ülkeyi ve deðiþimi doðru okumakla mümkün olmuþtur, baþka hiçbir þeyle deðil.
“Yandaþ” yaftalamasý ise, sadece bu muazzam aðýrlýk karþýsýnda çaresizliðin ifadesidir. Týpký, daha önce “dinci”, “yobaz” veya “irticacý” medya yaftalamasý gibi... Geleneksel medya; deðiþimi okumakta yetersiz kaldýðý gibi, toplumsal gerçekliðe karþý dirence devam etmektedir.
Peki bu nasýl mümkün olabilmektedir?
Esasen, direnç hattý bir avuç meslek insanýndan ve onlarýn bir avuç patronundan ibarettir. Bir avuç da güçlü ve imanlý reklamveren var! Býrakýn Türkiye’deki sosyal ve ekonomik deðiþime itibar etmeyi, dünya yýkýlsa bile kendi medyalarýna para aktarmaktan asla geri durmayan; reklam bütçelerini ayný zamanda ideolojik aidiyetlerinin emrine hasreden iþ dünyasý bu ittifakýn ortaðýdýr. Böylesi ittifaklarýn ne denli etkili olduklarýný hatýrlatmak için, sadece hatýralarý henüz çok taze olan 28 Þubat’ý hatýrlamak yeterlidir.
Güçlü ve takdir edilmesi gereken bir sýnýf bilinciyle medya-iþ dünyasý el ele tutuþmaya devam etmektedir. Reklam daðýtým sistemleri de doðal olarak bu ittifakýn sevk ve idaresindedir. Saðdan ve soldan sayýldýklarýnda iki elin parmaklarýný geçmeyecek adamlar ve bir o kadar da reklamveren “Eski Türkiye”nin medya düzenini ayakta tutmaya devam etmektedir.
Eski Türkiye’nin medyasý...
Türkiye’nin en çok reklam veren 30 þirketi...
Bu iki grubun emrinde olan ve 30 þirketin dýþýndaki reklamverenleri de yönlendiren reklam pazarlama þirketleri...
Ýttifakýn genel tanýmý budur.
Tek tek isimleri üzerinde de çalýþmanýn zamaný geldi. En azýndan meraklarý gidermek için, deðil mi? Mesela neden, Yeni Türkiye’nin en çok kazanan Koç, Sabancý, P&G gibi çok deðerli þirketleri hala reklam bütçelerini bu ülkede hiçbir þey olmamýþ gibi daðýtmaya devam edebilmektedirler? “Muhafazakar” karakterli þirketlerin durumu da daha iyi deðil ama eskiden bugüne durumu en iyi onlarýn analiz edebileceklerini düþündüðüm için ne diyeceklerini çok merak ediyorum. Niye?
Tablolar ortada, herkes açsýn baksýn... Medya eski medya deðildir tiraj ve reyting daðýlýmý pastasý eþitlenmiþtir.
Ama...
“Demokrat ve yenilikçi medya”nýn her bir 50 bin tirajýnýn alabildiði ilan Eski Türkiye medyasýnýn ayný tirajýna karþýlýk gelen ilandan çok daha az seviyededir. Ya da eski Türkiye medyasýnýn ürettiði 1 puan reytingin aldýðý reklam, demokrat-muhafazakar sermayeye ait bir televizyon kanalýnýn ürettiði ayný reytingin aldýðý reklamdan hep daha az olmaktadýr.
Rakamlara bakýnca ülkenin en çok reklam alan gazete ve televizyonlarýnýn bu adaletsiz avantajlarýnýn sürmesi için bir sebep yoktur.
Þu halde merak ediyoruz, ne sebep olabilir?
Karþýdan görünen manzarayý ve o manzaranýn yine karþýdan görünen açýklamasýný aktarayým:
“Tiraj ve reyting paylaþýmý deðiþmiþ ve eþitlenmiþtir ama ülkenin güçlü reklamverenleri bilerek ve isteyerek eski medya düzenini korumak için bu deðiþimi ýskalamaktadýrlar. Her þartta birbirine kenetlenen gruplarýn sarsýlmaz bir sýnýf bilinci vardýr. Varlýklarýný kendi medyalarýnýn varlýðýna baðlayan geleneksel ittifak düzenine sadakat politikasý sergilenmektedir.”
Özet bu...
Görüldüðü gibi Türkiye’de reklam demek iktidar savaþýnýn bir parçasý olmak demektir ve medyayý deðil sokaktaki insaný da yakýndan ilgilendirmektedir.
Artýk bu adaletsiz düzeni açýk ve ikna edici bir þekilde sorgulamanýn zamanýdýr...
Þu soruyla baþlamak da uygun görünmektedir:
Ýþ dünyasý, deðiþimi kabullenerek adil olmayý mý deneyecek, yoksa birþey olmamýþ gibi eski düzeni finanse etmeye devam mý edecek?