Deterjan reklamlarının biri diğerinden ilginç. Hepsinin iddiası ‘imkansız lekeleri çıkarmak! İmkansız lekeler denince aklıma dinozor lekesi, uzaylı lekesi falan geliyor. Buyursunlar bir dinozor lekesi çıkarsınlar da hep beraber alkışlayalım.
Teknoloji her şeyi değiştirse de televizyon reklamlarının mantığı değişmiyor. Herbir ürün kategorisinin kendine has klişe temaları var. Görüntüler farklı ama ana fikir aynı. Sizler için televizyon karşısına geçtim ve reklamları mercek altına aldım. Bu hafta temizlik sektöründeki reklamlar hakkında korkunç gerçekleri masaya yatırıyorum. Yedi yaşın altındaki okuyucularımız lütfen şu an okumayı bırakıp kumda oynasın. Teşekkürler!
Deterjan reklamları: Bütün deterjan markaları sıradan deterjanlarla rekabet ediyor. Yıllardır onca marka hala sıradan deterjanı piyasadan silmeyi başaramadı. Bu yüzden genç girişimcilere sıradan deterjan işine girmeyi tavsiye ediyorum. Bu işte sağlam para var.
Hepsinin iddiası ‘imkansız lekeleri çıkarmak’. İmkansız lekeler deyince benim aklıma dinozor lekesi, uzaylı lekesi falan geliyor. Bu tarz lekeler günümüzde gerçekten imkansız görünüyor. Müddei iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Buyursunlar bir dinozor lekesi çıkarsınlar da hep beraber alkışlayalım.
PENCEREDEN GELEN GELENE...
Pek çok reklamda güya deterjanın ne kadar iyi temizlediğini ispatlamak için sıradan bir ev hanımına gidiyorlar. Kadının gömleğine ya da tişörtüne ketçap döküyorlar teklifsizce. Kadın bir anda çığlığı basıyor: “Naaapıyorsunuzz!!!” Bizimki “Korkmayın, X ile lekeden eser kalmayacak” diye onu teskin ediyor. Burada benim dikkatimi çeken kadının tepkisi. Altı üstü bir gömlek, komple yırtsalar ne yazar? Bu kadar mala düşkünlük neden? Utanmasa ketçap döktüler diye adamları dövecek.
Reklamdaki durum gerçekte yaşansaydı o kadın ketçabın dökülmesine “Canınız sağolsun, sizden kıymetli mi?” diye karşılık verirdi. Ama deterjan firmaları için böyle bir bez parçası için ortalığı birbirine katacak kadınlar lazım.
Mistır X temizlik ürünleri: Bu reklam türünde genelde evindeki lekeleri çıkaramadığı için intiharın eşiğine gelmiş bir ev hanımı görüyoruz. Kadın “Ovalıyorum, ovuyorum çıkmıyor” gibi serzenişlerle adeta nöbet geçiriyor. Tam bu sırada Mistır Bilmemne diye bir adam uçarak geliyor ve her yeri pırıl pırıl yapıyor.
Mantıksızlığa gel. Kadınların en iyi yaptığı işlerden birini güya bir erkek hallediyor. Feministler buradaki sübliminal mesajı anlayamamış galiba. Ben de çok anladığımı söyleyemem, hak verdim şu an onlara. Neyse, sonuçta her duruma özel bir Mistır var. Yağları çıkartamıyor, pencereden Mistır Y geliyor, fayanslar parlamıyor, Mistır Z damlıyor.
Bu reklamlar genelde Batı menşeli. Bizim örf ve adetlerimizde eve yabancı bir erkeğin girmesi hoş karşılanmaz. Evin erkeği çat kapı gelip o adamı salonda görse yaşanabilecek hadiseleri gözünüzün önüne getirin. Kadın derdini nasıl anlatacak? “Leke çıkmıyordu bey, pencereyi de açık bırakmışım, bir anda girdi içeri” dese ikna edebilir mi kocasını? Adam “Bu ne lan, yere ketçap dökülse eve erkek giriyor, başlarım lekesine” demez mi?
Bulaşık deterjanları: Bir bakıyoruz kadının set üstü ocağı bir karış kir olmuş. Elinde süngerle ovalamaya çalışıyor. Biri de çıkıp demiyor ki bu zifte dönüşmüş lekeyi nasıl yapabildin. Mangal mı yaptınız ocağın üstünde, gübre mi yaktınız? Ama müthiş bulaşık deterjanı tek bir damlayla bütün kiri söküp atıyor. Tabaklar bardaklar parlamaya başlıyor. Halbuki biz bekar evinde o deterjanlardan bir şişe boca etsek de öyle bir parlaklığa bugüne kadar ulaşamadık. Biz tabağın orijinal rengini görebildiğimiz zaman mutlu oluyoruz ki bu çok nadiren yaşanıyor.