Reyhanlı bombacılarının asıl hedefi Ankara’ydı

Tarih:  8 Mayıs 2013.. 

Hatay polisini arayan adam, Acilciler’in bir terör saldırısı hazırlığında olduğundan söz ediyordu.. 

İhbar 155 Polis İmdat telefonu yerine, Terörle Mücadele’nin telefonuna doğrudan geçildi.. 

“… Temir Dükancı, Yayladağ’dan giriş yapacak. Temir Dükancı'yı, Yusuf Nazik veya Nasır Eskiocak gelip alacak…. Daha önceden bombalama işinde kullanılmak üzere 2 kapalı kasa minibüs alındı, bu araçlara Harbiye'de Mehmet Gümüşlü isimli kaportacıda gizli bölmeler yapıldı. Araçlar şu an Harbiye’de.. 1 hafta önce, 25-30 kiloluk paketler içerisinde toplam 1000 kilo kadar C-3 bomba malzemesi Samandağ Meydan Köyü yakınlarında denizyolu ile balıkçı Cengiz diye biri aracılığıyla geçirilerek Hatay Harbiye Beldesi'ne getirildi. Bu bombalar perşembe gecesi araçlara yüklenerek Nasır Eskiocak ve Yusuf Nazik önderliğinde Ankara'ya hareket edecek. Bu işler için 2 hafta kadar önce Lazkiye'de Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak isimli şahıslara, 4-5 milyon Suriye parası ile bomba eğitimi verildi. Lazkiye'den yüklenen bombaları bizzat gördüm. Bunu Lazkiye'de olan Acilciler lideri Mihraç Ural ve yanında kalan Hacı kod adlı biri planladı….”

İhbarın ardından sıkı bir araştırma başlatıldı.. İhbarcı haklıydı.. Bu isimler sık sık ülkeye giriş çıkış yapıyordu.. Ve söylediği gibi, Miraç Ural'la da irtibatları vardı.. 

Bu detay fark edildiği anda soruşturma ve teknik takip için çalışma başlatıldı. 

Ekipler çalışmalarını yürütürken Mihraç Ural, 10 Mayıs 2013'te sosyal medyadan bir mesaj yayınladı.. Tehdit yüklü bu mesajı, yaklaşmakta olan katliamın da habercisiydi aslında.. 

“…yemin olsun, sizi son kez uyarıyorum; bu alçakça ihanetinizin bedelini ağır ödeyeceksiniz…”

Teröristler, son anda Ankara'dan vazgeçip saldırı yeri olarak Reyhanlı'yı seçti. 

11 Mayıs 2013 Cumartesi günü saat 13.21'de Reyhanlı belediye binası yanında, 

13.25'te de PTT'nin önünde bomba yüklü araçlar patladı. 

Gelen ihbar, Mihraç Ural'ın açık açık tehdit etmesi ve ihbarcının ismini verdiği Nasır Eskiocak'ın yerinin tespit edilip takibe alınmasına rağmen bombalı saldırı önlen(e)medi.. FETÖ ne demektir anlamak isteyenler, Reyhanlı’ya bu gözle bir daha bakmalı.. 

  

Demet Akalın hadisesinde kim kimi zorda bıraktı?

Okan Kurt'un borçları nedeniyle Beykoz'daki evinde haciz işlemi yapılan Demet Akalın 5 dakikada boşandı. Kim haklı, kim suçlu içlerinde olmayan bilemez elbette.. Fakat görünen manzara herkeste başka bir etki uyandırmış.. Misal Habertürk’ten Sevilay Yılman, Demet Akalın’ın, en zor zamanında Okan Kurt’u yalnız bıraktığını yazmış.. “..Ben olsam, mevziiyi kazanması için elimden geleni yapardım. Adamı onca zorluğun içerisinde bir başına bırakıp, ‘Haydi sana eyvallah’ demezdim…” demiş.. Evlilikleri, ilişkileri hep göz önünde olduğu için çoğu insan fikir sahibidir.. Bizim dışarıdan gördüğümüz manzara, Sevilay’ın çizdiği portreden biraz farklıydı.. Benim gördüğüm, eşinin bütün ticari başarısızlıklarına göğüs geren ve üstelik de işinde başarılı bir kadındı Demet Akalın.. Her fırsatta, ‘kocası kocaman yüzük aldı, araba aldı…” falan diye yansıtıldı.. Oysa belki de böyle bir evlilik yapmamış olsaydı Demet Akalın, çok daha fazlasına sahip olabilecek ekonomik güçteydi zaten.. Yani demem o ki, ‘zor zamanında eşini yalnız bıraktı’ değil, ‘fazla bile taşıdı o adamı’ demek lazım belki de.. 

   

Bu bir medyada temizlenme çağrısıdır

Haftalardır bakıyorum ne meslek örgütlerinden ne de ‘usta’ diye bildiğimiz gazetecilerden ses var.. Bu memlekette, ‘bakın da ne güzel olmuş’ diyerek Defne Samyeli’nin 15 yaşındaki kızının mayolu fotoğrafını bastı gazeteler.. Ne oldu o fotoğraf yayınlanınca?. Bir gazete daha mı fazla sattı?.. Çocuğun çocuk olarak hakkını gözetmeyeceksek bu dükkanı kapatalım gidelim. Annesi ya da babası magazin figürüdür diye çocuğa böylesine bir şiddet uygulamak doğru mudur?.. Artık bu anlayışı terk etme vakti gelmedi mi?