Televizyon, sosyal medya ve gazetelerde kötü ve olumsuz olaný, iyi ve olumlu olana karþý temsil edilme oraný onlarca kat yüksek. Aslýnda televizyon ekranlarýna yansýyan aile görüntüleri acý ve dram bile deðil rezalet. Rezaletin yaygýnlaþtýrýlmasý ve gözümüzün önüne batýrýlmasý durumu ile karþýyayýz. Bu durumun gösterilen ana sebebi, kötülük ve dramýn piyasa deðeri (reyting) olduðu; iyi ve olumlu olanýn ise piyasa deðerinin olmadýðý söylemi. Bu yaklaþýmýn iki açýdan sorgulanmasý gerekiyor. Birincisi, bu yaklaþýmýn doðru olup olmadýðýný sorgulamak gerekiyor. Ýkincisi, bu yaklaþýmýn gerçek hayatta maliyetinin ne olduðunu anlamak gerekiyor.
Rezaletin belirli bir toplumsal kesimde merak duygusu yaratarak izlenme yarattýðý gerçek.
Fakat sadece kötü ve dramýn piyasa deðeri olduðu önermesi yanlýþ. Muhatapta yoðun duygular oluþturan içeriðin piyasa deðeri var diye düzeltmek lazým. Mutluluk ve neþe de muhatabýnda kötü ve dram kadar karþýlýk bulur. Temel sorun kolaycýlýk ve yaratýcýlýk eksikliði. Kötü ve dramý bulup herkesin önüne getirmek kolay. Çünkü onlar kendiliðinden ortaya dökülüyor. Mutluluk ve neþeyi sizin bulup göstermeniz gerekiyor.
Kötülük, rezalet ve dramýn abartýlý bir þekilde gözlerimize sokulmasýnýn aðýr toplumsal maliyeti var. Ýnsanlarýn kötü taraflarýna aþýrý maruz kalmak insanlarýn kötü olduðuna ve güvenilmeyeceðine dair inançlarýn yerleþmesine sebep oluyor. Nitekim uluslararasý karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda Türkiye’de diðer insanlara güven oraný oldukça düþük. Ýnsanlarýn, eþlerin, ailelerin, akrabalarýn ve toplumun kötü olduðuna inanmak insan iliþkilerini fena halde bozar. Üstelik kötüye maruz kalmak kötülük yapma olasýlýðýný arttýrýr. Kötülük sosyal öðrenme ile yaygýnlaþabilir.
Ýnsanlarýn iyilik ve kötülüðü, mutluluðu ve mutsuzluðu aslýnda spektrumal daðýlýr. Televizyon ekranlarýnda veya gazetelerin üçüncü sayfalarýnda olup biten rezaletlerin oraný kadar, hatta çok daha fazlasý, iyilik ve mutluluklarda var. Aslýnda insanlarýn çoðu ne çok kötü ne de çok iyidir. Çoðunluk ne aþýrý mutsuz veya mutludur. Çoðunluk ortalamada yer alýr. Bizim tam da bu spektrumu bütüncül görmeye ihtiyacýmýz var. Toplam resim önümüze konulmalý. Bütüne bakarak karar algýlarý oluþturmalýyýz.
Sonuç olarak televizyon, sosyal medya ve gazetelere iyi olanlarýn da öyküsünü yerleþtirmemiz lazým. Kötülüðün aþýrý temsiliyeti meselesini dengelememiz gerekiyor. Ýyi ve güzel olanýn kitlelerin önüne sunmanýn yaratýcý yollarýný bulmalýyýz.
Kendi adýma iyi olanýn ön plana çýkarýlmasý için “iyi/mutlu evlilikleri” göz önüne çýkarmaya çalýþýyorum. Bunun için “Mutlu Evliliklerin 7 Özelliði” adlý kitabý yazdým. Þimdilerde de iyi iliþkileri olan eþleri görsel alana getirmeye çalýþýyorum. Umarým baþarýlý olurum.