Riskler ve mukayeseli üstünlük

Sizlerin aklýna gelen benim kafamý da kurcalýyor, hem de günlerdir: Baþbakan Tayyip Erdoðan, seçimlere çok az bir zaman kala riskli konularda neden giriþimde bulunuyor, neden daha uyumlu ve daha ihtiyatlý davranmýyor?

Cumartesi günü Diyarbakýr’da Mesut Barzani ve Þivan Perwer ile fotoðraf vermesi, cezaevlerinin boþaltýlmasýndan, daðdakilerin inmesinden söz etmesi, Irak’ýn kuzeyindeki oluþumu ‘Kürdistan’ diye anmasý...

Evet, bütün bunlar, herhalde bazý kesimler tarafýndan olumlu karþýlanmýþ, bazýlarý da hiç deðilse olumsuz etkilenmemiþ olabilir; ancak yine de yýpratýcý kampanyalarý sýrasýnda seçmenleri etkilemek üzere muhalif partilerin kullanabileceði, politik açýdan ‘riskli’ tavýrlar ve söylemler bunlar...

Ayný durumu dershaneler konusu için de geçerli sayabiliriz. Ak Parti tabanýna çok uzakta bulunmayan, seçimlerde ve referandumlarda oylarýný Ak Parti’ye kullandýklarý bilinen, gazeteleri, televizyonlarý ve ülke çapýndaki örgütlenmeleriyle geniþ bir kitleyi hareketlendirebilecek bir Cemaat’i karþýya almak hayli ‘riskli’ deðil mi?

Riskli gerçekten...

Peki öyleyse, Tayyip Erdoðan gibi siyasi ustalýðý tartýþma götürmez biri, taraftar kitlesi yanýnda Meclis grubunu da dalgalandýrabilecek bu adýmlarý neden atýyor olabilir?

Burada baþka bir alanda iþe yaradýðý bilinen ‘mukayeseli üstünlük’ kavramý devreye giriyor: Elde biri olumlu diðeri olumsuz iki unsur varsa iþ kolay; ama iki olumsuz unsuru tercih açýsýndan karþýlaþtýrmamýz gerektiðinde daha az olumsuzu veya iki olumlu unsuru ayný sebeple karþýlaþtýrdýðýmýzda daha olumluyu benimseme...

Galiba Tayyip Erdoðan’ýn yaptýðý bu...

Diyarbakýr’daki tabloyu ele alalým: Hiç kuþkusuz rahatsýzlýk duyacak, bu sebeple Ak Parti’ye küsecek ve oylarýný esirgeyecek seçmenler çýkacaktýr; ancak acaba Diyarbakýr’a gidip o fotoðrafý vererek, istismara açýk söylem ve tavýrlarla daha kötü bir alternatifi ortadan kaldýrmýþ olmasýn Baþbakan Erdoðan?

‘Kardeþlik ve barýþ süreci’nin akamete uðramasýný önlemek gibi... Diyarbakýr’ýn da bulunduðu bölgede silâhlarýn gölgesinde gidilen seçimlerde sandýklara yansýyan yanlýþ iradeyi ortadan kaldýrmayý ve çatýþmalarýn yeniden baþlamasýný engelleyip ülkenin sandýða barýþçý bir ortamda gitmesini saðlayarak...

Giden-gelen hesabýnda, seçimlerin üç ay sonra barýþçý bir ortamda yapýlmasýnýn partisinin daha yararýna olacaðý düþüncesi Tayyip Erdoðan’ýn kararýnda rol oynamýþa benziyor...

Üç ay sonra yapýlacak yerel seçimde bu hesabýn doðru mu yanlýþ mý olduðu anlaþýlacaktýr; fakat ‘mukayeseli üstünlük’ açýsýndan hesap bana fazla yanlýþ görünmüyor...

Her konuya “Hangi tercih daha fazla oy getirir?” sorusuna cevap arayarak bakamayýz; bazen ‘mukayeseli üstünlük’ baþka yönleri göz önünde bulundurmayý gerektirebilir...

Misal: Partisini kendisinin daha az müdahil olmasý gerekecek bir döneme hazýrlamayý düþünerek ve oyu yüzde % 50’yi aþmýþ bir partinin lideri olarak tercihini parti bütünlüðünü korumaktan yana kullanarak da risk alabilir Tayyip Erdoðan... Azý feda edip çoðu kazanmak mümkündür...

Tabii bir çok unsuru göz önünde tutarak yapmalýsýnýz ‘mukayeseli üstünlük’ deðerlendirmesini...

Riskli bir deðerlendirme benim bu yaptýðým, ama bazen risk almak gerekiyor...