Rýza Altun Paris’te nasýl dolaþýrdý?

Paris’te olduðunu biliyordum. Hatta Fransa’da baþlatýlan operasyon kapsamýnda gözaltýna alýnmýþ ve daha sonra serbest býrakýlmýþtý.

2007 yaz aylarýydý yanlýþ hatýrlamýyorsam.

Kendisiyle röportaj talebimi aracýlar vasýtasýyla ilettim. Telefon beklemem söylendi.

Belli bir gün belirlendi. O günün öðle sýralarýndaydý yanýlmýyorsam, gelen telefonla Opera Meydaný yakýnlarýnda olmamý istediler.

Yeri ve saati önceden bildirilmeyen bu randevu için Paris’in en iþlek meydanlarýndan birisi seçilmiþti.

Jean Paul Sartre’ýn müdavimi olduðu meþhur Cafe de la Paix önünde buluþtuk. Yanýnda dört kiþi daha vardý. Meydana yakýn Starbucks Cafe’ye oturduk.

Ýlk sorum para trafiðine iliþkindi. Zira gözaltýna alýndýðý operasyon para kaynaklarýna yönelik olarak basýna duyurulmuþtu.

Rakam vermedi ama bir oranla durumu özetledi.

“Toplam örgüt bütçesinin yüzde 10’u Avrupa’dan, Avrupa’dan toplanan paranýn da yüzde 10’u Fransa’dan” gibi yuvarlak bir ifade kullandý.

“Bu iþler o kadar ucuz deðil. Ben bir yerden bir yere giderken, maliyeti ne kadar biliyor musun” cümlesi aklýmda kalmýþ.

Bir de Paris’te devam eden davada yargýlananlardan birisine Rýza Altun’a ev ve lüks bir araba aldýðý suçlamasý yöneltildiði de aklýma geldi.

Kanala o vakitler bu görüþmeyi aktardým, gündem yoðunluðundan olsa gerek, izlenimlerimi paylaþma imkaným olmadý. O sohbette baþka sorularým da oldu. Örneðin “ne gerçekleþirse, silahlarý býrakýrsýnýz? Ne için mücadele ediyorsunuz?” sorulardan birisiydi. Cevabý tek kelime olmuþtu: “Kimlik. Kimlik için mücadele ediyoruz.” Ama Rýza Altun, bu sohbeti röportaj þekline getirmemi istemedi.

Fransýz sivil polislerinin de Starbucks’a geldiðini, Altun’a takip edildiðini hissettirdiklerini, hatta bellerinde bulunan silahlarý bir þekilde fark ettirdiklerini... Sonradan duydum. Farkýna bile varmamýþtým ben meraklý sorularýmý yöneltirken etrafta dönen sinir harbinin... Zaten Altun ile bir daha görüþmedik. Bu randevudan bir ay kadar sonra Viyana üzerinden Erbil’e, oradan da Kandil’e geçti.

Sakine Cansýz’ýn az tanýdýðý birisi tarafýndan ulaþýmýnýn saðlandýðý, Fransa tarafýndan yatýrýlan mali yardýmý çektiði... Bu detaylarý okurken, aklýma Rýza Altun ile Paris’teki karþýlaþmamýz geldi. Altun çok ciddi önlemler alýyordu, ancak Cansýz belli ki daha rahat hareket ediyordu. Sýradan bir dernek üyesi gibi.

Türk makamlarý da iç infaz tezine inanmýyor artýk

Bu arada Paris suikastiyle ilgilenebilecek kim varsa ulaþmaya çalýþtým.

Olayý yerinde izleyen Türk makamlarý, bu suikastin bir iç infaz olduðu tezine inanmýyor artýk: “Ýç infaz olsa, o büro seçilmezdi. Altýndan herkesi þaþýrtacak basitlikte bir þey de çýkabilir...”

Dosyanýn avukatý: “Ýsviçre’de iddialarda bulunan kiþinin ifadesi, Fransýz savcý tarafýndan alýnacak.” (Ömer Güney’in resmini Ankara’da bir görevlinin kendisine gösterdiðini öne süren kiþi)

FEYKA Baþkaný ve dosyanýn avukatý ve savcýlýk sözcüsü: “Elimizdeki veriler, üç kadýnýn tek silahla öldürüldüðü þeklinde. Bundan baþka bir veri yok.”

Kameralarda üç kiþinin olduðu iddialarý ise STAR’ýn ulaþtýðý dosyanýn avukatý ve FEYKA baþkaný tarafýndan kesin bir þekilde yalanlandý.

Dosyanýn deneyimli Fransýz avukatý “Bu konuda elimizde herhangi bir unsur yok” dedi.

Elbette Ömer Güney, bu suikaste tek baþýna kalkýþmadý. Hatta tetiði onun çektiðine her ne kadar Kürt ve Fransýz çevreler ikna olmuþ ise de benim tereddütlerim var.

Ama þurasý kesin ki, suikast tek silahla kýsa bir sürede iþlendi. Üç tetikçi iddiasýný ýsrarla savunanlara göre belki de, silah üç kiþi arasýndan elden ele gezdi!

Paris’e döndüm, savcýlýk sözcüsü, dosyanýn avukatý, dernek yetkilileri, büyükelçilik, konuyla ilgili kim varsa herkesle görüþmeye çalýþtým ve baþka açýklama bulamadým.  

Ömer Güney’in azmettiricileri ise açýða çýkarýlmayý bekliyor elbette.