Robin Williams’tan Ahmet Kaya’ya

Sinema dünyasýnýn deðerli isimlerinden biri Robin Williams tahminen hiç Ahmet Kaya þarkýsý dinlememiþtir. Buna karþýn Ahmet Kaya tahminen Robin Williams filmlerinden seyretmiþtir.

Yol kesiþmeleri ki buna yol kesiþmesi bile denmez, sadece bu kadar. Ahmet Kaya Paris’te öldü, kalbi memleket hasretine, maruz býrakýldýðý toplumsal linç sürecine daha fazla dayanamadý. Robin Williams ise Kaliforniya’daki evinde intihar etti. Bu kadar zýtlýða raðmen Türkiye’nin hafýzasýnda býraktýklarý ortak bir izi var bu iki ismin...

***

Ahmet Kaya 12 Eylül’ün yasak listesine giren bir sürü þairi tanýmamýzý saðladý þarkýlarýyla. Attila Ýlhan, Nazým Hikmet, Hasan Hüseyin ve daha nicesinin adýný, ilk kez, Ahmet Kaya’nýn o zamanlarýn teknolojisi kaset kapaklarýnda gören çok oldu.

An Gelir mesela ya da Nazým Hikmet’in Kuvayý Milliye Destaný’ndan “Kadýnlar, bizim kadýnlarýmýz” mýsralarý, o da yetmezse Ahmed Arif’in Uy Havar’ý... Robin Williams’ýn elbette Ahmet Kaya kadar belirgin bir iz býrakmadý ama o da baþka bir fayda saðladý.

Ölü Ozanlar Derneði, þiiri, þiir sevmeyi yeniden önemli bir ayrýcalýk haline getirdi. Bugün sosyal medya hesaplarýna Carpe Diem yazanlarýn çoðu o sözün Ölü Ozanlar Derneði filmden sonra kullanýlmaya baþlandýðýný bilmezler ama Amerika’nýn ilk evrensel þairlerinden Walt Whitman’ý da , toplum-devlet iliþkileri üzerine eleþtirileri ve hayat hikayesi çok konuþulan Henry David Thoreau’da o film sayesinde Türkiye’de bilinir olmuþtur. 

***

Bugün Ahmet Kaya’ya yapýlan haksýzlýklarý yazmak kolay. Ahmet Kaya öldüðünde Finansal Forum Gazetesi’nde yazýyordum ve yukarýda yazdýðým Ahmet Kaya’nýn Türkiye’ye saðladýðý faydayý ayný þekilde yazmýþtým. Edilen küfürleri, tehditleri geçtim bir kalem, gazeteci bir büyüðüm yazýyý okuduktan sonra “fazla duygusal ve genel havaya aykýrý” bir yazý yazdýðýmý söylemiþti. “Carpe Diem” diye yanýtlamýþtým onu. Ahmet Kaya ve Robin Williams’ýn hayatýmdaki ilk kesiþim noktasýydý bu. Þimdi yazdým, ikinci kez kesiþmiþ oldular...

***

Kiþisel geliþim kitaplarýnýn þiir kitaplarýndan 5 ya da 10 deðil 20 kat fazla sattýðý bir ülkeyiz. Sadece Türkiye deðil liberal ekonominin geçerli olduðu hemen her ülkede durum böyle. Bireysel geliþimin anlamýný sadece profesyonel becerilerle sýnýrladýðýmýz sürece elbet böyle olacak.

Bize þiir sevdiren, þiirin üzerinde düþündüren 2 adam. Hikayeleri ve býraktýklarý izi düþünmek için tekrar yazýlmayý fazlasýyla hak ediyorlar...