Aydýn Doðan’ý... Hürriyet’i... Hasýlý Doðan Medyasý’ný, nasýl bilirsiniz” sorusunu sormuþsanýz bir kez daha...
O sorunun cevabýný Ertuðrul Özkök’ün dönemsel tornistanlarý vasýtasýyla öðrenebilirsiniz.
Ya da daha yalýn ifade ile Ertuðrul Özkök demek, Doðan medyasýnýn “ruhu” demektir!
Size iki örnek vereyim. Birincisi, Özkök çaptan düþüp genel yayýn yönetmenliðini býraktýðýnda sevgili kardeþim Turgay Güler’in Ülke TV’deki Sýra Dýþý programýna konuk olmuþ ve þu minvalde konuþmuþtu, “Bizim 28 Þubat sürecinde kavgamýz Tansu Çiller’leydi. Erbakan ile bir sorunumuz yoktu.”
Ayný Özkök, 2002 sürecinde Haber Türk TV’nin Basýn Kulübü programýnda ise bakýn neler söylemiþti:
“(28 Þubat süreci) Bir daha artýk þeriat devletinin kurulmasý konusundaki hayalleri öldürmüþtür.”
Ertuðrul Özkök 28 Þubat sürecinde “Tek kavgamýz Tansu Çiller’di çünkü teþvik, kredi iþlerimizi çözmüyordu” diyordu ya hani.
Bakýn ayný programda, kavga ettikleri Çiller’in eþini nasýl Rodos’a tatile götürdüklerini de anlatýyor.
“Þimdi gelelim Rodos konusuna... Aydýn Bey küçük(!) bir tekne aldý. Mütevazý (!) bir tekne aldý. Mehmet Yýlmaz da vardý. Marmaris üzerinden tekneyle Rodos’a gidecektik. Özer Bey’i (Çiller) de aldýk. Gittik Rodos’a... Hürriyet, o gün de Özer Çiller’e geçirmiþti. Hürriyet’i sakladýk. Özer Bey de gazeteyi arýyor. Ertesi gün de devam etmiþ Emin (Çölaþan)... Anlayacaðýnýz o tatilde geyik yaptýk.”
Siz bunu þöyle anlayýn, “28 Þubat sürecinde Çiller ile olan kavgamýz aslýnda kayýkçý kavgasýydý.” Yoksa düþünün Özer Uçuran Çiller ile Rodos’ta geyik çevirirken, ayný gün Hürriyet gazetesinden Çiller’in arkasýndan iþ çeviriyorlar. Buna da “gazetecilik” diyorlar! Pes.
Ayný dönemde, “Türkiye þeriat tehlikesi altýnda” diyen onca yazý onca haberse Doðan medyasýnýn ilk sayfalarýnda boy gösteriyordu..!
Ertuðrul Özkök Emin Çölaþan’ýn bu sütunda geçtiðimiz günlerde hatýrlattýðým, “Ecevit’in týrnaklarý uzun, kir pas içinde” diyen yazýsýný da bakýn nasýl savunmuþ o programda.
“Mesela Emin Çölaþan’la o meþhur yazýsý hakkýnda da konuþtuk. ‘Kesinlikle doðru, içeriden, doktorlarýndan aldým’ dedi ve yazdý... Ama zaman zaman ‘Doðru mu yaptýk’ diye düþündüm...”
Siz bunu þöyle anlayýn, “Biz gerektiðinde karakter suikastý yaparýz. Ama sonra da ‘doðru mu yaptýk’ diye kayýt düþeriz.” Týpký “Vay þerefsiz” manþetini atýp yýllar sonra “Bugün o manþeti atmazdým. Ama Ahmet Kaya þerefsiz sözünü çok severdi” diye tornistan yaptýðý gibi!
Son olarak, Ak Partili Savcý Sayan Aydýn Doðan’ýn yeni hükümetin kurulmasýnda yine aktif bir rol aldýðýna iliþkin iddialarda bulundu. Buna mukabil bir Hürriyet yazarýnýn köþesinden Doðan, “Þerefsiz, alçak” diye hakaret etti. Aydýn Doðan’da geliþme söz konusu. Yoksa “Ýspatla, ispatlarsan kendimi Taksim’de asarým” da diyebilirdi.
Türkiye artýk, Doðan medyasýnýn ruhu Özkök’ün tornistanlarý ile Aydýn Doðan’a köþesini verenlerin ruh haline býrakýlamayacak kadar ciddi bir ülke deðil mi...
Yanýlýyor muyum?
Dünyanýn bütün Mursileri, dünyanýn bütün Sisilerine karþý
Mýsýr’ýn seçilmiþ Cumhurbaþkaný Mursi hakkýndaki idam kararýyla ilgili takvim iþliyor. Bu süreçte, dünyanýn bütün Mursileri, dünyanýn bütün Firavunlarýna karþý ses vermeli diye düþünüyorum.
Mursi’ye özgürlük yolunun açýlmasý ve idamýn durdurulmasý için kurulan www.freemorsi.org sitesinin karýnca misali duruþunu selamlýyorum.
Yaþasýn Mursi, kahrolsun diktatör Sisi!
Suriye sýnýrýndaki büyük hesap
Suriye’den akýn akýn mazlumlar geliyor, Akçakale’ye...
Bebeler, yaþlýlar, kadýnlar, çocuklar... Kaçýyorlar... Zalimden, eþkýyadan...
Bu kez Amerikan bombalarýndan, PYD militanlarýndan kaçýyorlar...
Türkiye büyük devlet. Kucak açtý yine.
Lakin bu kez PKK’nýn Suriye kolu PYD, “Rojava” dedikleri bölgede demokrafik yapýyý deðiþtiriyor.
Uluslararasý güçlerse sadece “seyirci” deðil, yardýmcý.
Türkiye en olmadýk badirenin tam ortasýnda.
Hem de “istifa etmiþ” geçici hükümet iþ baþýndayken!
Tehlike büyük..!
Hani ne diyorduk, “Ya büyüyeceðiz, ya küçüleceðiz! Türkiye büyümeyi tercih etti” demiþtik.
Geldiðimiz noktada bir an önce güçlü bir hükümet kurulamazsa korkarým hiç hesapta olmayan kötü bir sürece gireceðiz.
La havle ve la kuvvette...