Rojava kantonu oluyor da Halep kantonu neden olmasýn

1921’de Fransa ile yapýlan Ankara Anlaþmasý’ný güncelleyip “Bayýrbucak’ý ilhak etsek” diye uç bir düþünceyi dile getirmiþtim. 1939’da Hatay’ýn Türkiye’ye katýlýmýndan sonra 1974’teki Kýbrýs Barýþ Harekatý’ný da Türkiye’nin Anadolu’dan taþmasý olarak deðerlendirmiþtim. 

Önerimin çok ileri olduðunun farkýndaydým... Ama düþünceme çok fazla olumlu destek aldým. Eleþtirenler de; oldukça fazla!

Eleþtirenlere tek bir cümle söylemek istiyorum: Geçmiþ müktesebatýmýzý Cumhuriyet ile baþlatýrsak geleceðimiz uzun ömürlü olmaz!

Þimdi size ikinci bir önerim olacak. Aslýnda bu öneriyi ilk olarak Star Gazetesi Genel Yayýn Yönetmeni Nuh Albayrak, 24 Televizyonu’nda kýsmen dile getirdi. Ben de kayýtlara geçirmek isterim.

Önerim þu:

Suriye iç savaþý çýktýktan kýsa bir süre sonra “Rojava” diye bir isimden ve “Kürt Kantonlarý” diye bir olgudan söz edilir oldu. Sonunda “Kobani direniþi” adý altýnda yürütülen muazzam algý operasyonu ile “Rojava kantonu” kavramý zihinlere iþlendi.

PKK terör örgütünü Suriye kolu olan PYD’nin batýlý partnerler ile Suriye rejiminin koluna girerek etnik temizlik yaptýðý bölgelere verdiði ortak isim Rojava. Araplarý, Türkmenleri ve kendisi gibi düþünmeyen ve inanmayan Kürtleri topraklarýndan sürerek yaptýlar bunu.

Bu hatýrlatmayý yaptýktan sonra diyorum ki...

Ortada merkezi bir Suriye devleti kalmamýþsa... Rakka merkezli bir DAEÞ terör örgütü, Lazkiye merkezli Nusayri bir yapýlanma, Þam merkezli eski rejim varsa...

Neden Halep merkezli bir “Türkmen Kantonu” olmasýn. Hem Halep merkezli Türkmen Kantonu’nda diðerleri gibi etnik, mezhebi bir ayrýmýn olmayacaðýnýn bugüne kadar örneklerini de gördük.

Türkiye bu konuda da “garantörlük” hakkýný kullanabilir!

Bir düþünün hele...

Olmaz olmaz demeyin hemen.  

657 zýrhýný kýrmak gerek

Bu memleketin bir 657 sorunu yok mudur?

“Devlete kapaðý bir atabilsem..!” diyerek memur olmak için türlü çabanýn içine girip, “atýlan kapaktan” sonra “Nasýl olsa artýk bana karada ölüm yok” edasýyla caka satanlardan bahsediyorum.

657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanunu, en alttakinden en üsttekine kadar “imtiyazlý bir sýnýf” oluþturmuyor mu?

657’ye tabi olan bir memurun iþ akdinin feshetmek ne mümkün! Memur performansýndan çok kýdemine göre yükseliyor, ücret alýyor.

Haber yazamayan 27 yýllýk kýdemli muhabir

Geçenlerde TRT’nin Harbiye’deki binasýnda “tevatür” olarak konuþulan bir meseleye muttali oldum.

27 yýllýk bir devlet memurundan söz ediliyor.

Kadrosu muhabir! Yani anlayacaðýnýz benim gibi gazeteci.

Ama arkadaþ ne diyormuþ biliyor musunuz?

“Ben haber yazmayý bilmem!”

Özel sektörde býrakýn 27 yýl beklemeye, stajýndan sonra asistanlýk döneminde “Ben haber yazmayý bilmiyorum” diyen bir “iþçi” ertesi günü kapýnýn önüne konur.

Ama 27 yýllýk kýdemli muhabir memur haber yazmayý bilmediði halde, maaþýný almaya devam ediyor. Yýllýk iznini yapmaya devam ediyor. Saðlýk hizmetlerinden yararlanmaya devam ediyor. Emeklilik günlerini hayal etmeye devam ediyor. Üstüne üstlük “Yeþil Pasaport” gibi imtiyazlý pasaporta da sahip oluyor!

Burada bir gariplik yok mu?

Var!

Bu örnek bile baþlý baþýna 657 sayýlý kanunun deðiþmesi için yeterlidir!

Paralel ile mücadele için 657 deðiþmeli

Hele bir de son dönemde yaþadýðýmýz Paralel Yapý sorunu var ki sormayýn.

Paralel Yapý elemanlarý çaldýklarý sorular ile KPSS sýnavlarýnda “baþarýlý” olup, baþta yargý, TRT, Ýçiþleri Bakanlýðý gibi kritik yerlerde örgütlendiler!

Adamlarýn “network”ü ortada... Ama 657 sayýlý kanuna tabi olduðu için sadece rotasyona tabi tutulabiliyorlar.

Kýzaða çekilebiliyor fakat maaþýný almaya devam ediyor, ense yaparak devletin sýrtýndan geçiniyor.

Bu memleketin 657 Sayýlý Devlet Memurlarý Kanunu diye bir sorunu vardýr.

Ve bu sorun çözülmeden ne “çalýþan ile çalýþmayan” arasýnda bir ayrým yapýlabilir... Ne de, milli güvenlik sorunu haline gelen Paralel Yapý’nýn devlet içindeki uzantýlarýyla yeterince mücadele edilebilir.

Sizce de öyle deðil mi?