Ruhban Okulu’nda bir öðle yemeði

Heybeliada

Sabah saatlerinin gri, karanlýk yüzü yerini güneþli bir bahar gününe býrakýrken vardýk Heybeliada’ya...

Faytonlarý, güzelliðinden çok yýllardýr kapalý tutulan Ruhban Okulu ile sadece Türkiye’nin deðil, dünyanýn gündeminde olan Heybeliada’ya.

Sularý aðýr aksak yararak ilerleyen motorumuz iskeleye yanaþýr yanaþmaz faytonlara binip Ruhban Okulu’na doðru yola çýktýk.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfý’nýn “Medyamýzda Gayrimüslim Algýsý” konulu çalýþtayý yapýldý bu hafta sonu.

Ayhan Aktar, Alper Görmüþ, Ývo Molinas, Orhan Kemal Cengiz ve Ohannes Kýlýçdaðý ile birer sunumum vardý. Medyanýn bugün gelinen noktada günah ve rolü her yönüyle ele alýndý.

Türkiye hýzla deðiþiyor, vesayet sistemi kýrýlýyor ama dikkat etmemiz gereken nokta, yakýn tarihin kültürünü yýkarken yerine daha eskilere uzanan bir baþka vesayet sisteminin konulmamasý.

Ohannes Kýlýçdaðý’nýn vurguladýðý gibi, toplantýnýn adý bile sýkýntýlý. Çünkü, ‘gayri’müslim dediðimiz an, müslümaný merkeze alýyor, diðer kesimleri dýþlayýcý bir dil kullanmýþ oluyoruz.

Sayýlarý her geçen gün azalan Rum, Ermeni, Yahudi, Suryani toplumlarý Anadolu’nun kültüründen, zenginliðinden çaldý.

Yüzyýl önce yapýlmýþ Ruhban Okulu ve kilisenin yanýnda yakýn dönemlerde yapýlmýþ resmi ve özel binalarýn sakilliði hemen göze çarpýyor.

Binlerce yýlýn birikimi, taþýyýcýlarýyla birlikte imha edildi.

Adanýn tepesinde görkemli þekilde yükselen Ruhban Okulu, yeþillikleri ve Marmara manzarasý ve sessizliðiyle muhteþem bir yerleþke.

Baþrahibin evsahipliðinde öðle yemeðimizi okulun yemekhanesinde yedik, lezzetli bir enginar, ondan daha lezzetli bir çeþit musakka ve Ýstanbul’da kolay bulamayacaðýnýz lezzette beyaz peynir. Önce dua töreni yapýldý, ardýndan yemeðe geçildi, okulun geçmiþinden uygulamalar anlatýldý. Ardýndan toplantý için Halki Palas Oteli’ne geçtik.

Konuþmamda da söyledim, Türklük kimliði steril bir Sunni müslümanlýðý üzerine kuruldu. Bu yüzden, Boþnaklarýn, Türk kökenli olmamalarýna raðmen Türkiye’ye göçüne müslüman kimliði nedeniyle izin verilirken, Türk kökenli Gagavuzlar, hýristiyan kimlikleri nedeniyle dýþlandý.

Cumhuriyet rejimi, müslüman olmayan kesimler için Ýttihatçý politikalarý aynen benimsedi.

Bunun sonucunda, Kemalist müslümanlýk çizgisi dýþýnda kalan toplum kesimleri baský altýna alýnýrken müslüman olmayan toplumlar aðýr baský altýna alýndý.

Devlet, gayrimüslim kesimi, dini inancý nedeniyle doðrudan düþman gördü.

Bunun sonucunda yalan bir haberle baþlatýlan yaðma sonucu Ýstanbul’un kalan Rumlarý göçe zorlandý. Böylece Lozan Anlaþmasý’nda mübadele kapsamýna sokulamayan Rumlardan kurtulunmuþ oldu.

Varlýk Vergisi ile gayrimüslimlerin malvarlýðýna elkonuldu.

Sonunda 3-5 misyoneri bile tehdit gören bir anlayýþ egemen hale geldi.

Basýn bu anlayýþýn geliþip güçlenmesinde, gayrimüslimin ötekileþtirilmesi konusunda kilit bir rol oynadý, eðitim sistemiyle birlikte.

Hrant Dink’in baþýna gelenler, basýnýn bu konuda oynadýðý rolün en açýk örneðidir aslýnda.

100 yýla yakýn zamandýr süren bir indoktrinasyondan kurtulmak kolay deðil.

Ömer Dinçer, Milli Eðitim Bakanlýðý’ný yenilerken bu konuya ve eðitimin düþmanlýk yaratan diline de özel bir önem göstermek zorunda.

Ladino dili ortadan kalktý

500 yýl önce Yahudilere kucak açmakla övünüyoruz. Her fýrsatta bu konu gündeme getiriliyor.

Ýspanya Engizisyonu, Yahudileri acýmasýzca kýyýmdan geçirirken Osmanlý, bu topluluða Selanik merkezli olarak yerleþim hakký tanýdý.

Zamanla imparatorluðun her yanýna yayýlan Yahudiler, Portekizce, Ýspanyolca karýþýmýndan bir dil geliþtirdi. Sadece bu coðrafyaya özgü bu dile Ladino adý verildi.

1950’lerde týrmanan Kýbrýs meselesiyle azdýrýlan milliyetçi duygular, “Vatandaþ Türkçe konuþ” kampanyasýna neden oldu.

Bu topraklarda otoritenin sözüne en çok kulak veren azýnlýk grubu olan Yahudiler, gerçekten de Türkçe konuþmaya baþladý ve yüzyýllarýn birikimi olan Ladino dili öldürüldü.