Rusya ile iliþkilerimizin geçmiþten beri iyi olduðu söylenemez. Ýkinci Dünya Savaþý’nda Almanya’ya karþý birlikte savaþan ABD ile SSCB savaþ sonrasý Avrupa’yý ikiye böldüler ve Doðu Avrupa, SSCB’nin Batý Avrupa ABD’nin kontrolüne verildi. Ancak bu durumun sabit kalmasý ve bir devletin diðer tarafa geçmemesi için iki grup birbirine düþman yapýldý. Soðuk Savaþ dönemi böylece bir çatýþma deðil denge dönemi oldu.
Türkiye’de düþmanlýk da halka sirayet etmiþti. SSCB düþmanlýðýn simgesi oldu. Ancak 1970’lerde Süleyman Demirel’in Baþbakanlýðý döneminde beklenmeyen bir geliþme oldu. SSCB Türkiye’deki alt yapý yatýrýmlarýna destek oldu. Alüminyum fabrikasý, demir çelik tesisleri, petrol rafinerisinin kurulmasýný saðladýlar. Ancak bunlar büyük bir propaganda aracý olarak kullanýlmadý. SSCB’ye düþmanlýk devam etti. Ýki ters olgunun bir arada olmasý beni düþünmeye sevk etti. ABD iliþkilerdeki geliþmeyi nasýl karþýlamýþtý? Baþbakan Demirel’in ABD’nin dostu olduðu genel bir kanaat idi. ABD bu iliþkilere tepki göstermedi. Bu durumda olayýn görünmeyen yüzünü açýklamak gerekti. Kendim için þöyle bir yorum yaptým:
***
Ýkinci Dünya Savaþý’nda dostluðu ve silah arkadaþlýðýný hiçbir sebep yokken düþmanlýða çeviren bu iki ülke eðer bu düþmanlýðý ortaya çýkarmasalardý dünyada kontrolsüz bir gerginlik yaþanacaktý ve ülkeler yer deðiþtirebilecekti. Þimdi de Türkiye’nin SSCB ile olan iliþkileri yapýyý bozmayacaktýr. Halkýn düþmanlýðý devam ediyor medya ayný dili kullanýyordu. Ayrýca bazý Doðu Avrupa ülkeleri SSCB’den uzaklaþmaya baþlamýþtý. Bu bakýmdan Türkiye’nin SSCB ile yakýnlaþmasý dengeyi bozmayacak aksine Doðu Avrupa ülkelerinin uzaklaþmasýnýn doðurduðu dengesizliði düzeltecekti.
Bu dönemde Avrupa baþka güçler tarafýndan kontrole karþý çýkmaya baþladý. ABD içindeki bir grup, SSCB yerine Avrupa’nýn bütünleþerek yeni bir dünya gücü oluþturmasýný ve SSCB’nin tasfiyesini istiyordu. Bundan sonra dünya siyasetini bu yeni düþünce deðiþtirdi. Bunu takiben SSCB ile iliþkilerimiz donduruldu. Avrupa Türkiye’nin ABD kontrolünde olmasýný da istemiyordu. Yeni bir politika izlenmeye baþladý. Türkiye’de Sovyet aleyhtarý bir sol hareket baþlatýlacak ve ABD düþmaný olacak. Avrupa ile de bütünleþmek tek hedefimiz olacaktý. Böylece AB hem askeri açýdan büyüyecek hem de Ortadoðu’da etkisini artýrabilecekti.
Türkiye bulunduðu coðrafi yer ve halkýnýn deðer yargýlarý açýsýndan olduðu tarafa üstünlük saðlayacaktý.
Bugün Putin’in ziyareti tarihi açýdan önemlidir. Türkiye’nin bir tarafýnda ABD, diðer tarafýnda Rusya’nýn bulunduðu dünya dengesi üzerinde etkili olmak için problemler yaratan ve büyük bir mesele haline gelen Ortadoðu konuþuldu. Rusya’nýn Suriye’yi koruduðu üzerinde tartýþma yapmak anlamsýzdýr. Suriye Birinci Dünya Savaþýndan sonra bir halk üzerine deðil coðrafi bir bölgede kurulmuþtur. Ortadoðu’daki Ýngiliz üretimi devletler, iþgal edilerek deðil, yeni çaða uygun olarak yeniden þekillenecektir. Türkiye artýk bu devletlerden deðildir, öncü rolü üstlenecektir. Bu açýdan Putin’in ziyareti ayný rolü üstlenecek iki devletin görüþmesi sayýlmalýdýr.