Putin ve Erdoðan’ýn Petersburg görüþmesinin, birkaç ay içeresinde pozitif yansýmalarýný görebileceðiz. Türkiye ile iliþkiler, Rusya için þimdiki durumda hayatidir.
15 Temmuz sonrasý Putin’in, Erdoðan’ý arayan ilk devlet baþkanlarýndan biri olmasý, güya Eylül’de planlanan görüþmenin öne çekilmesi ve bu görüþmenin Saint Petersburg’ta olmasýyla Putin, Türkiye ile iliþkilerin düzeltilmesinde ne kadar istekli olduðunu gösterebildi.
Putin, Petersburg’ludur ve Petersburg’lularýn Putin döneminde en yüksek görevlere getirilmesi, adeta Rusya’da geleneðe dönüþtü. Petersburg’lu olmak, Putin nezdinde güvenilirliðin dozajýný artýrýr. Ayrýca Putin, Erdoðan’ý Petersburg’ta aðýrlamakla, misafirine “bizzat evimde aðýrlýyorum” mesajýný iletti.
Burada Putin, Batý dünyasýna da mesaj vermekte. Türkiye’yi darbe giriþimi sýrasýnda, tutumuyla yalnýz býrakan Batý’ya, Erdoðan’la güç göstermek ve durumu kendi lehinde fýrsata dönüþtürme çabasýnda olduðunu da görmekteyiz. Bu tablo, Türkiye ve Rusya açýsýndan bu aþamada çýkarlarýn örtüþtüðü bir görüntü olarak kayda geçti.
Putin kendini Sovyet geleneðinin deðil, Çarlýk Rusyasýnýn geleneðinin temsilcisi olarak görmekte. Ve Erdoðan’ý da Osmanlý geleneðinin temsilcisi olarak yorumlamakta. Esasýnda Petersburg’tan dünyaya ciddi devlet geçmiþi olan iki devletin ve bu geleneði idrak eden iki liderin görüntüsünü verirken, Putin Türkiye’yi kendi yanýna çekme çabasýný gizlememekte.
Ekonomik ve güvenlik konularýyla baþlayacak yeni süreç, bu ikilinin iliþkileri açýsýndan ileride daha fazla ileriye götürmek istediklerini teyit etmekteler.
Sayýn Erdoðan’ýn kullandýðý “iliþkilerimizi 24 Nisan öncesine ve daha da ileri götürme” isteðini ifade etmesine, Putin’den iþadamlarýyla toplantý sýrasýnda kullandýðý ayný nitelikte cümleyle karþýlýk vermiþ oldu.
Putin “Ben iliþkileri 24 Nisan öncesine deðil, daha da ileri götüreceðimize inanmaktayým” ve bunu da gözleriyle Erdoðan’ý iþaret ederek, “sizinle birlikte baþaracaðýmýzdan eminim” dedi.
Bu görüþmenin ve daha da ileriye götürülmek istenen iliþkilerin akabinde Suriye’deki ayrýþan noktalar deðil, þimdilik birleþen noktalarla birlikte ortak paydada mutabakata doðru yol alýnacaðý aþikardýr.
Suriye’nin toprak bütünlüðü, iki ülkenin de istediði esas ana meseledir. Dolayýsý ile ABD’nin; Türkiye-Suriye sýnýrýnda PKK-PYD devleti kurma çabasýna, Türkiye’nin Rusya’yý yanýna alarak “hayýr” demesiyle, bir baþka boyut kazanacaktýr.
Putin’in, “PYD’nin Moskova ofisi konusunda haberim yoktu, gereðini yaparým” demesi de, konuya iliþkin tutumuna ýþýk tutmakta. Suriye’nin toprak bütünlüðü meselesinde hem fikir olan Türkiye, Rusya ile PKK-PYD konusunda da ayný noktaya vuracaklarý aþikardýr.
Rusya, Esat’ý çekilmeye ikna edebilecek. Lakin istediðini aldýktan sonra bunu gerçekleþtirecek.
Esat’sýz geçiþ süreci konusunda Rusya, kendi modelini dayatmakta. Türkiye ile bu konuda anlaþmaya gayret edecek. Türkiye’nin muhalifler konusundaki hassaslýðýný, Türkmenler meselesindeki duruþunu yabana atamayacak. Dolayýsý ile Rusya, her ne kadar da Suriye içerisinde etkili hale gelse de, Türkiye’yi ikna etmek ve mutabakat saðlamak zorunda olduðunu anlamýþ durumda.
ABD’ye gelince; her iki ülke bu konuda bozdurulmuþ bu iliþkilerin rayýna oturtulmasýný, ABD karýþýtý deðil lakin anlamlý koz olarak kullanacaktýr. Zaten ABD’yi biraz rahatsýz eden AB’den, Türkiye’nin üyeliði ile ilgili sýnýr aþan seslerin çýkmasý konunun, Batýlý müttefikler için vehametini göstermekte.
Türkiye’nin bulunduðu coðrafya, tek bir blokta deðil, her blokta konuya ve duruma göre var olmasýný tetiklemekte. Bazý müttefikler bunu hazmetmekte zorlansa da, eninde sonunda bu realiteyle yüzleþmek zorunda kalacaktýr...