Kremlin Basýn Sözcüsü Dimitri Peskov, Pazar günü cümle olarak kýsa, içerik olarak uzun bir açýklama yaptý. Rus basýnýna yaptýðý açýklamada, Putin ile Erdoðan’ýn bölgedeki geliþmelere dair en ince ayrýntýlarý görüþtüklerini ve karþýlýklý güvenin son derece saðlam olduðunu söyledi.
Bu açýklama, her iki devletin öncelikle Irak ve Suriye sorunlarýna bir bütün olarak baktýklarýný gösteriyor. Bölgedeki geliþmeler ifadesi, iki ayrý ülke için iki ayrý strateji uygulanmadýðýnýn iþareti olarak kabul edilebilir.
Söz konusu ifadenin üzerinde durulmasýnýn nedeni, Rusya’nýn bu açýklamayý Türkiye’ye deðil ABD’ye yapmýþ olmasýyla ilgili. Zira ABD, amaçlarý ayný da olsa Irak’ta baþka Suriye’de baþka bir strateji uyguluyor. En azýndan þimdilik Irak’ta rejimi kollayýp Peþmergeleri geride tutarken, Suriye’de silahlý Kürt gruplarý destekleyip rejimin sarsýlmasýna çalýþýyor. Peskov ise bu politikanýn kendileri tarafýndan onaylanmadýðýný, meselenin bütüncül olarak deðerlendirilmesi gereðine vurgu yapýyor. Türkiye de ayný yaklaþým içinde olduðundan, iki ülke arasýnda bir sorun olmadýðý hatýrlatýlýyor.
Stratejik çerçeve
Basýn açýklamasýnda Peskov’un üzerinde durduðu diðer konu ise ilk cümlesiyle yakýndan baðlantýlý. Basýn sözcüsüne göre Esad giderse, Suriye cihatçýlarýn eline düþecek.
Bu çýkýþýn gerçekçiliði tartýþýlýr olmakla birlikte, tüm batýlý devletlerin tasarýmlarýyla uyumlu. Esad’ýn radikal gruplarýn iktidara gelmelerinin önündeki engel olarak görülmesi söz konusu olmasaydý, zaten “Arap Baharý”nýn rotasý Mýsýr’da deðiþtirilmez, süreçlere müdahale edilip Esad benzeri yapýlar yeniden iktidara getirilmezdi.
Bununla birlikte Rusya’dan gelen açýklamanýn baþka yönleri de bulunuyor. Rusya, açýkça Esad insanlýða karþý suç iþlemiþ dahi olsa, daha büyük suçlar iþleyecek gruplara karþý savunulmalýdýr mealinde bir imada buluyor. Böylece, ölümü gösterip sýtmaya razý olunmasý gerektiðine vurgu yaparak Rusya’nýn sonuna kadar Esad rejimini destekleyeceðini de duyurmuþ oluyor.
Rusya, söz konusu politikasýnýn Avrupa ülkeleri tarafýndan desteklenmesi gereðini ise, son derece ince bir üslupla hatýrlatýyor. Kýsaca, cihatçýlar mevzi kazandýkça, Avrupa’nýn daha fazla tehdit altýnda olacaðýný söylüyor. Avrupa ülkeleri, bunu biliyor tabi. Ancak söz konusu açýklama Avrupa ülkelerinin “diðer gruplarý” deðil merkezi yönetimleri destekleyecek politikalara davet anlamýna gelir.
Arada kalma riski
Avrupa’yý Baðdat ve Þam rejimlerini güçlendirme yönündeki faaliyetlere davet etmek, ABD’nin hýzla vekalet savaþlarýný sonlandýrmasýný talep etmektir. Ayrýca ABD’nin Avrupa’yý bölgeye karýþtýrmama politikasýnýn da iflas ettiðini ima etmekte.
Rusya’dan yapýlan Türkiye açýklamasýnda ise, Türkiye ile ABD arasýndaki güven iliþkisinin yýkýldýðý yer alýyor. Ayrýca, ne kadarý doðru emin olmak zor olsa da, Suriye’de rejimin korunmasý yolunda Türkiye ile Rusya’nýn ayný çizgide olduðu söylenmiþ oluyor. Söz konusu açýklama ile Rusya sanki Türkiye’nin tezlerinin yanýnda duruyor ve adeta Avrupa-Türkiye yakýnlaþmasýný teþvik ediyor gibi gözükse de, imasý pek öyle deðil. Putin ile Erdoðan sözcüklerini yan yana kullanmanýn “Batý”daki olumsuz karþýlýðýný biliyor gibi. Adeta Batý’ya “Türkiye, bizim tarafa kaydý” diyor. Söz konusu ifadeye bakýlýrsa, Rusya ABD ile olan bilek güreþini Türkiye üzerinden yürütüyor. ABD’de benzer bir iþ yapýyor; ama daha sessizce. Biri, “Türkiye’ye güveniyoruz”, diðeri “güvenmiyoruz” diyor. Siyaseti, bu yaklaþýmlarýn kalýcýlýðý üzerine kurmak arada kalma riski doðurabilir.