Herhangi bir konuda bir adým atýyorsanýz, önünü arkasýný düþünmek zorundasýnýz.
Önümüzde iki örnek var. Biri Rusya’dan diðeri Türkiye’den.
Rusya’nýn Kýrým’ý ilhakýyla kýsmen sonuçlanan Ukrayna krizi Rusya’nýn baþýna bir mali bunalým açmýþ durumda. Petrol fiyatlarýnýn aþýrý þekilde düþmesi zaten Rusya’yý güç duruma sokmuþtu. Üstüne Rublenin %50 dolaylarýnda deðer kaybetmesi de eklenince yalnýz Rusya deðil etrafýndaki ülkeler de telaþa kapýldý.
Bu durumdan Türkiye’nin etkilenmesi de kaçýnýlmaz. Her ne kadar petrol fiyatlarýnýn düþmesi bizim istediðimiz bir þey olsa da Dolar karþýsýnda eriyen Rublenin Rusya ile ticaretimiz ve turizm potansiyelimiz üzerinde nelere sebep olacaðýný bilemeyiz.
Böylesine önemli iniþ ve çýkýþlarda faiz politikalarýnýn ne kadar müessir olduðunu þimdiye kadar çok gördük. Dünyadaki Dolar hâkimiyetibir kere daha kendini göstermiþ oldu. Rusya bile döviz rezervini Dolar olarak ifade ediyor. Rezervin yeterli ve krizi atlatabilecek hacme sahip olduðunu belirterek telaþa gerek olmadýðýný söylemekten geri kalmýyor.
Rusya’daki krize yol açan sebepler arasýnda Avrupa Birliðinin Rusya üzerindeki yaptýrýmlarý da gösteriliyor. Bu doðru olabilir ama galiba asýl sebep bu deðil.
Biliyorsunuz Avrupa Birliði Rusya üzerindeki yaptýrýmlara Türkiye’nin de katýlmasýný istedi. Bu haksýz talebe itibar etmedi Türkiye. Birleþmiþ Milletlerce alýnmýþ bir karar yokken Türkiye hiçbir zaman kendisini böyle bir karara uymak zorunda hissetmemeli. Kaldý ki Türkiye henüz Avrupa Birliði üyesi deðil. Hem üyelik için bir sürü engel çýkarýyor Avrupa Birliði, hem de üye olmayan bir ülkeyi bazý kararlara uymasý için zorluyor. Hakkaniyet bunun neresinde?
Rusya’nýn da bazý kozlarý var elinde. Enerji güvenliði bakýmýndan Avrupa’nýn önemli bir kesiminin Rusya’ya baðlý olduðunu unutmayalým. Rusya bu kozu kullanýr mý? Ortaya çýkacak durum önemli bir çatýþmaya ya da en azýndan kalýcý ihtilaflara dönüþür mü? Bunu zamanla göreceðiz.
Faizin temel parametre olmadýðý bir sistem kurulana kadar Dolarýn hâkimiyeti sürecek gibi duruyor.
Türkiye’nin gündeminde hukuk dýþý yapýlarýn hukuk önüne taþýnmasý gayretleri var. Tahþiye operasyonu adý verilen 14 Aralýktaki gözaltýlar hukuk dýþý yapýlarý endiþelendirdi. Algýyý iyi yönetemeyen savcý ve polisler yüzünden ifade özgürlüðünün zedelendiðine dair tartýþmalarý sanýrým sizler de takip ediyorsunuz. Medya üzerindeki baský söylentileri de bunlara eþik ediyor. Tahþiye operasyonunu yürüten savcý ve polisler niçin bunun algý ayaðýný düþünüp bir bilgilendirme yapmazlar, anlaþýlýr gibi deðil. Sosyal medyada operasyonun hemen akabinde bir küçük bilgilendirme yer alsa bugünkü algý oluþur muydu? Avrupa’dabu operasyonu medyaya baský þeklinde anlamaya teþne ne çok kimse bulunduðu bilinmeyen bir husus muydu?
Gülen grubunun günahý tartýya gelmez. 17 ve 25 Aralýk giriþimlerini hala yolsuzluk diye yutturmaya çalýþmalarý bir tarafa þu son olayda Türkiye’ye zarar vermek için ellerinden geleni artlarýna koymadýklarý da bir vakýa.
Türkiye büyük bir cari açýkla baþ etmek zorunda olan bir ülke. Doðal kaynaklarý kýsýtlý. Dýþardan döviz giriþi olmadan bu cari açýðýn hakkýndan gelmesi neredeyse imkânsýz. Döviz giriþi için hukuk devleti niteliðinin güçlü olmasý kaçýnýlmazdýr. Hukuken öngörülebilir olmayan bir ülkeye yabancý sermaye gelir mi? Dolayýsýyla bu niteliði bozacak adýmlardan özenle kaçýnmak gerekiyor. Avrupa Birliði üyeliði de bu bakýmdan önemli. Þimdi düþünelim bakalým, þu Tahþiye operasyonu daha iyi yönetilemez miydi? Polis ve yargýdaki aldýrmaz tutumun bize ne kadar zarar verdiði dýþ dünyayla temasý olan herkesin üzerinde ittifak ettiði bir nokta.
Bir baþka soru daha var aklýmda. 14 Aralýktaki Tahþiye operasyonunda gözaltýna alýnanlarý, savcý,gözaltýna almayýp doðrudan ifadeye çaðýrsa olmaz mýydý? Bir kaç hukukçu arkadaþýma sordum, olmazdý demediler. Hiç deðilse bundan sonraki yargýlamanýn tutuksuz devam etmesi için bir gayret sarf etmek gerekiyor.
Bizi hukuk ve demokrasi açýsýndan bir tartýþma daha bekliyor:Ýç güvenlikle ilgili yasa tasarýsý. Kamuoyu bu tasarýyý,molotof kokteyli, önleyici aramalarýn þekli ve gösterilere yüzleri maskeli ya da örtülü katýlanlarýn durumu üzerinden izliyor.
Konjonktürel yasa ve tedbirlerle bir sonuç alýnamayacaðýný iddia edenleri unutmayalým. Haksýz deðiller belki ama ortada somut olaylar var. Kobani olaylarýnda yakýlan ve yýkýlan onlarca ev, iþyeri ve taþýt varken tek bir gözaltý olmayan ilçeler var, Siirt'in bazý ilçelerinde durum aynen bu, Kurtalan mesela. Olaylarý önleyici mahiyette bazý tedbirler de çok tartýþýlýyor. Kimi suç iþlenmeden müdahale olmaz derken kimi aslolan suçun iþlenmesini önlemek diyor.
Böyle þeyleri konuþacaðýmýza Hz Mevlana'yý konuþsak olmaz mýydý? “Hak ile ezel ettiðimiz ahde vefâdýr/Semâ safâ, câna þifâ, rûha gýdâdýr” diyebilseydik keþke…