Rusya ile Çin, dünya dengelerini önemli ölçüde etkileyecek bir anlaþmaya imza attýlar. Anlaþmanýn konusu yaklaþýk 400 milyar dolarlýk doðalgaz. Rusya, Çin’e 2018’den itibaren her yýl yaklaþýk 40 milyar metreküp gaz satacak. Çin doðalgaz ihtiyacýnýn büyük kýsmýný Türkmenistan’dan saðlamaktaydý, bu proje ile Rusya’nýn Türkmenistan-Çin iliþkilerini de belirleyeceði öngörülebilir.
Hali hazýrda iki ülke arasýnda doðalgaz boru hattý mevcut olmasýna raðmen, yapýlan anlaþmayla yeni boru hattý da inþa edilecek. Ayrýca imzalanan anlaþmalar sadece enerji konularýný kapsamýyor, iki ülke arasýndaki 90 milyar dolarlýk ticaret hacminin yaklaþýk on yýl içinde iki yüz milyar dolara çýkarýlmasý öngörülüyor.
Kapsamýna ve önemine uygun olarak bu anlaþmanýn müzakerelerinin on yýldan uzun zamandýr sürdüðünü hatýrlatmak lazým. Ayrýca, bu müzakerelerin de ‘raunt’ olarak adlandýrýlmasý mümkün, zira son derece çekiþmeli geçmiþ. Sonunda metinler hazýrlanmýþ, kalemlere mürekkepler çekilmiþ ve Putin’in Çin gezisinde imzalarýn atýlmasý planlanmýþ. Putin’in üç gün önce gerçekleþtirdiði Çin ziyareti sýrasýnda da anlaþma imzalanmýþ.
Büyük blok oluþumu
Çin Ulusal Petrolü ile Gasprom arasýnda imzalanan anlaþma konusunda anlaþýldýðý kadarýyla son dakikaya kadar bazý uzlaþmazlýklar yaþanmýþ. Týpký Türkiye ile AB arasýnda müzakerelerin baþlayacaðý Ekim 2005’deki toplantýda olduðu gibi, Pekin’de de saatler durdurulmuþ, imzalar son dakikada, Putin ülkesine dönmeden hemen önce imzalanmýþ.
Süreç içindeki anlaþmazlýklarýn büyük ölçüde ekonomik nedenlerden kaynaklandýðý düþünülebilir. Ancak on yýldýr çözülememiþ sorunlarýn son dakikaya býrakýlmasý, daha çok taraflar arasýndaki siyasi iliþkilerin düzeyini tanýmlar. Týpký Türkiye-AB iliþkilerinde olduðu gibi; ekonomik-ticari iliþkileri geliþtirme esas alýnýrken siyasi ortaklýkta nazlý bir tutum sergilenmesi söz konusu.
Her ne kadar iki büyük güç arasýndaki siyasi ortaklýk keskin bir þekil almadýysa da, bu anlaþma zorunlu olarak ikisini stratejik ortak haline getiriyor. Bu stratejik cephenin rakibini ise ABD ile AB arasýnda imzalanmasý öngörülen ve kýsa adý Tafta olan serbest ticaret anlaþmasý olduðuna þüphe yok. Kýsacasý bir tarafta NATO-TAFTA ittifaký, öteki tarafta Þanghay-Gaz ittifaký oluþuyor gibi. Buna yeni bir tür Doðu-Batý bloklaþmasý denebilir, tabi her Blok’un karþý tarafla iliþkileri kesilmeksizin.
Keskinleþen rekabet
Söz konusu giriþimlerin Ukrayna kriziyle hýzlandýðýna þüphe bulunmuyor. Ukrayna krizi, ABD’nin Rusya ile ilgili politikalarýný deðiþtirmesine yol açmýþ gözüküyor. Sadece Batý’da deðil ve sadece Rusya coðrafyasýnda deðil, Çin coðrafyasýnda da ABD’nin sýnýrlarý yeniden çizme çabasýna girdiði belirtilmeli. Tayland krizi, bu çerçevede okunabilir.
Geçtiðimiz hafta, Tayland’da darbe denmeyen bir darbe oldu. Darbe denemiyor, zira o zaman ABD yaptýrým uygulamak zorunda kalýr; o nedenle yarým darbe, azýcýk darbe, darbe benzeri gibi laflar uygulandý; ama sonuçta ordu siyasete müdahale etti. Olay basitçe þöyle ifade edilebilir: Tayland’da sivil yönetim Çin ile fazla flört halindeydi, ordu ise ABD yanlýsý. Müdahale ile týpký Mýsýr’daki gibi, ülke kaydýðý yönden geri çekildi.
Bundan böyle bu tür örnekleri daha fazla görme ihtimalimiz artýyor. Kimi yerde ayrýlýkçý referandumlar artacak, kimbilir belki Sincan’da bile yeniden sular ýsýnýr; kimi yerde darbe denmeyen darbeler, siyasete müdahaleler olacak. Rekabet o kadar keskinleþmiþ ki, hiçbir ülke bu geliþmelerin dýþýnda kalamayacak. Boþuna Avrupa’da aþýrý sað yükselmiyor.