Sovyetler Birliði döneminde; Moskova’nýn Kürt konusuna ve halkýna kendine has ilgi ve alakasý vardý. Orta Doðu uzmanlarý içinde özel olarak Kürtþinaslýk dalýnda bayaðý boy gösterenlerinin yetiþtirilmesi, bu ilginin ölçüsünü göstermekte.
PKK kurulurken; Sovyetler Birliði’nin ideoloji beyinleri baþta Primakov olmak üzere, bu örgütün þekli þemailine dizayn verebilmiþtir. Sol görüþlü ve Ýslam Türk karþýtý örgütün esasýnda mimarlarý, örgütün kuruluþundaki nedenlerini Kürt halkýnýn özgürlüðüne odaklasalar da, aslýnda o zamanlar neden NATO üyesi olan Türkiye idi. Sýnýrlarýnda NATO üyesine tahammül edemeyen Sovyetler Birliði, birliðinin baþýndan itibaren Türkiye’yi, Ýslam’ý ve Türkleri yok sayan politikalarýný, Sovyetlerin içindeki Türklere ve Müslümanlara yaptýklarý zulümlerle tescillendirdi. O kadar çok Türk Müslüman aydýn kurþunlandý ki, sadece Türkiye’ye sevgisinden dolayý. Ýstanbul Üniversitesi mezunu, büyük mütefekkir Hüseyin Cavid gibi bir Türk Müslüman aydýnýný “Turancýlýk” suçlamasýyla katletti. Stalin döneminde; Orta Asya, Kafkasya ve Rusya’daki tüm Türk Müslümanlarýn milli kimlikleri deðiþtirildi. Türk kelimesi, Müslümanlýk ve Ýslam yasak ve korkunç kelimeler olarak nitelendirildi. Ermenistan, Sovyetler döneminde ciddi biçimde desteklendi. Ekonomik olarak hep Moskova’nýn cebinden beslendi. Ermeni aydýnlarý Türkþinaslýk enstitülerinin baþýna getirildi. Düþünebiliyor musunuz? Ermeni kökenli bilim adamlarý; Orta Doðu, Türkiye ve Osmanlý temalarýnýn uzmanlarý oldular. Kürtleri ise aslýnda; biz kendimizden bilirdik, ayrýca bir halk olduklarýný daha sonralar öðrendik. Biz Kürtlerin bizden olduklarýný bilirken, Moskova Kürtlerle ilgili ve Türklerle ayrýþan noktalarýný tespit ettirmek için enstitüler kurdu. Orta Doðu’da hep olmak istemiþ Moskova! Birinci dünya savaþýnda þartlar bu imkâný elinden aldý. Buna raðmen Sovyetler Birliði döneminde, Orta Doðudaki devletlerle iliþkileri kurmayý ve oyuna dâhil olmayý baþardý. Nedeni ise; o gün de, bugün de dünyayý yönetenlerin arasýnda olmak, hatta mümkünse tek yönetici olmak! Yeniden Orta Doðu denklemine girebilmek için ise Esad “tek koz” olarak iþe yaramýyor.Hem de kalýcý deðil! Bunu, Putin çok güzel tespit etmiþtir. Onun için Kürt kozunu sahiplenme yolunda, Esad’la Kürtleri biraraya getirme çabasý da budur. Sovyetlerden kalma tecrübe ve baðlantýlarý tazelemekte. Ýran’la iliþkiler ve Þii dünya görüþü desteklemesinin de nedeni budur. Hem Sovyetler döneminde, hem de sonrasýnda Rusya, Þii geleneðe sýcak durdu. Hatta destekledi.
Rusya’da yaþayan Müslüman ve Türklerin konumunu da, kendi denklemine göre dizayn edebildi. Çeçenleri yok etti esasýnda. Bunu yaparken onlarýn herhangi bir hakkýnýn olduðunu müzakere konusu bile yapmadý ve en dehþetlisi, Çeçen’i Çeçen’e öldürttü. Tatarlara zulüm yaptý. Kafkasya’daki Çerkezler halen Karadeniz’e baktýklarýnda, Çarlýk Rusya’sýnýn zalimliðini aynada görür gibi görmekteler.
Rusya esasýnda baskýcý ve patavatsýz bir devlet geleneðinin taþýyýcýsýdýr. Putin sýk sýk “adamlýk, erkeklik” konusuna deðinir. Hatta bazen onun bu duruþu, bazý ikiyüzlü Batýlý liderlerin utanmasý için güzel iyi bir örnek gibi de gözükürdü. Oysa kendi halkýný yok eden, sadece iktidar hýrsý ile çoluk çocuk demeksizin herkesi bombalarý altýnda facialara sürükleyen, zalim ve katil Esad’ý Moskova’da tam destekli görünümde karþýlamasýnýn, Hristiyan dünyasýnýn insana, özellikle Müslüman toplumlara bakýþ açýsýnýn bariz numunesi olarak tarihe geçti.
Putin; devlet adamý olarak farklý dururdu. Mesela, sözüne ihanet etmeyen biriydi! Oysa Suriye meselesinde rakiplerinden hiç de farklý olmadýðýný, üstüne basa basa sergilemiþ oldu. Ýnsaný yok sayan politikalarýn sonucunun, ne kadar karanlýk yarýnlara gebe olduðunun örneklerini, tarihten bilmekteyiz.
Sadece Rusya tarihi, buna benzer hüsranlarla doludur. Ahýskalýlara bir gecede yapýlan zulümle, Esad’ýn zulmü arasýnda; üslup, zaman ve araç farklarý vardýr. Mahiyet esasýnda aynýdýr. Elbette anlamak gerekir ki; Putin, Rusya’nýn ikinci çöküþünden çok korkar ve eski kudretine kavuþmasý için Rusya’yý yeni yeni maceralara sürüklemekte. Baktýðýnýzda birçok konuda baþarmýþ da gözüküyor. Hatta Esad kozunun son kullanma tarihi bitene kadar, ABD ile savaþ oyununu sürdürecek gibi duruyor. Esad’dan vazgeçmeyecek mi? Geçecek! ABD ile derdini çözdükten ve Ukrayna meselesine yönelik uygulanan ekonomik yaptýrýmlarýný muhataplarýna hafiflettirdikten, mümkünse kaldýrttýktan sonra, Suriye’nin geleceðinde kendinin yerinin kalýcý olduðuna ikna olduðu gün, Esad’ý muhakkak ki silecek. Teþekkürünü en fazla, Esad’a Moskova’da sýðýnma hakký tanýyarak ifade edebilir de tabiki! Rusya jeostratejisi, satranç oyunu sahnesine þimdilik geri dönmekte. Ne kadar baþarýlý olacaðýný zamanla göreceðiz. Lakin bir husus, zamana býrakýlmadan net olarak gözükmektedir. Ýnsan merkezli siyaset inþasýný yapana kadar, Rusya’dan ne kendine, ne de girmek istediði bölgelere hayýr var...