Rusya’nın G -20 tavrı

G-20 toplantısı, Rusya ABD gerginligi ile dikkat çekti. Putin’in Suriye konusunda tutumu, daha ziyade ABD ye devam eden tavrı olarak görülmelidir. Putin, ABD karşıtı bir liderdir. Kendine ve Rusya’ya tehdit olarak belirlenilen ABD politikaları başkan Putin için harekat alanlarının daraltılması olarak yorumlanılıyor.

ABD kongresi üyeleri ile Rusya milletvekilerinin Suriye’ye yönelik görüşme taleplerine ABD den hayır cevabı gelmesi de bu gerginliğin oranını gösteriyor.

Putin’e gore ABD hem eski Sovyet bölgelerinde, hem de Rusya’ya partnerligi ile bilinen Orta ve Uzak dogu ülkelerindeki politikaları Rusya’nın daha sonrakı aşamada parçalanmasına hesaplıdır.

Suriye’de kimyasal silah kullanımını itiraf eden, lakin bunun Esat tarafınca yapılmadıgı konusunda ısrarcı tutumunun arkasında gerçeği görmeme durmuyor. Rusya için bu gerçegi görmek ABD’nin haklılık payına destek vermektir.

Türkiye’nin Suriye meselesinde  samimi ve argumanlı tutumu, Rusya’nın Suriye’de kimyasal silah kullanımı konusunda itirafına neden oldu. Zaten bu tutumunun kökünde Türkiye’nin bagımsız duruşu sözkonusudur. Suriye konusunda sadece  ABD mahreçli durum sözkonusu olsaydı emin olun ki,Rusya bu duruma daha sert mühalif tutum sergileyecekti.

Rusya ABD’nin Esat’dan sonra kendine bağlı birilerinin iktidara getirilmesi durumunda Rusya için yol verilmez manazaranın ortaya cıkacağından tedirgindir.

NATO ve Varşova bloklaşması tarihe arşivlense de Rusya için bu durum bitmemiştir.

Alternatif yollar arayan Putin, yeniden Avrasya birliği ve eski Sovyet cumhuriyetleri ile gümrük birligine gitme planlarını Rusya için ciddi alternatif plan olarak görüyor.

Bu arada Ermenistan’la ortak gümrük birliğine karar veren Putin, Azerbaycan ve Gürcistan’ı da bu duruma zorlayacak gibi gözüküyor.

Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ olayından dolayı fazla alternatifinin olmadığı aşikardır. Zaten ABD’nin senaryosu  olduguna inandığı Orta Doğu siyaset külliyesine köstek olmakla, aslında kendisinin Kafkaslar ve Orta Asya planlarının gerçekleşmesi ve bu tutumuyla ABD ile pazarlıktan daha fazla menfaatla çıkmak isteğini ifade etmektedir.

Türkiye Rusya’nın ve özellikle Putin’in tutumuna rağmen ortak harekat konusunda ısrarından vazgeçmemelidir. Bu gün Suriye, yarın daha farklı ve önemli coğrafyalarda Rusya engel olarak meydana yeniden çıkacaktır. Bu coğrafyalar ise ABD’den ziyade ,Türkiye’nin ilgi ve hayati alanlarıdır.

Bu anlamda başbakan Erdoganın siyasetdeki varlığı önemlidir. Başbakan’ın varlığının ne anlama geldiğini anlamak için gerçeklere objektif bakmak yeterlidir.

Başbakan Erdoğan dünya siyasetine devrim olarak müdahil oldu. İtiraf etmekte zorlansalar da Erdoğan’ın lider varlığı bir çok planların bozulmasına nedendir.

Bu meselede Erdoğan’ın varlığını Türkiye iyice degerlendirmelidir. Türkiye’nin bir daha, tarihin hangi döneminde böyle güçlü durumu yakalayıp- yakalayamayacağını sadece  Allah bilir. Ama benim anladıgım, Türkiye Erdoğan gibi  lideriyle fazlasıyla dağları aşabilmek niteliğindedir. Bu Türkiye’nin daha fazla menfaatlerinin elde edilmesi için önemli silahıdır. Bunun bilerek farkına varmamak Erdoğan’a mühaliflikten daha ziyade, Türkiyeye vurulan darbedir.

Türkiye’nin yeni ve güçlü imajının hedefe varmaması için dışarıdakilerin  gayretini anlamak zor degil. Lakin, bazı çevrelerin Erdoğan’a duyduğu sevgisizliğin, Türkiye alehine tutuma dönüşmesini anlamak oldukça zordur.

Tarih bu gün şahidi olduğumuz  her satırı yazmaktadır. Bazı yazılar ve tutumlar hiç ama hiç unutulmayacaktır.