Putin; yeni Milli Muhafýzlarýný, yani sadece kendi komutasýnda olan bir alay kurdu. Ülkenin bu kadar sýkýntýsýna ve ciddi bir ordusu olmasýna raðmen, “neden böyle bir giriþime ihtiyaç duydu” sorusunu sormadan da, üzerinden geçmek olmuyor!
Ordu içerisinde, siyasi tutumundan dolayý eleþtirilen Putin, güç kurumlarýndaki orta tabakada bayaðý reyting kaybetmektedir.
Ayrýca Putin’in; savaþmýþ Rus askeri kurmaylar içerisinde, Çeçenistan konusunda Kadirov’a yatýrým yapmasý da epey eleþtiri konusu oldu. Bunun da nedeni; Kadirov ve ordusunun, Rusya içerisinde ciddi etkiye sahip olmasýdýr. Putin’in ise buna bilerek göz yummasýdýr. Parasal destek ve ekonomik olarak zengin sahalarda, Kadirov için kontenjan saðlanýlmasý, Rus askeri kulislerinde, sessiz itirazlarýn esas konusudur.
Milli Muhafýzlar meselesi, esasýnda Putin’in önümüzdeki süreçte, Rusya içerisinde çýkmasý beklenen ayaklanmalarý bastýrmak için hesaplayarak kurduðu bir kurum olarak görülmektedir.
Ýki gün önce canlý basýn toplantýsýnda, halktan gelen sorunun biri bu idi. “Milli Muhafýzlarý neden kurdunuz?”
Cevap; “ordudaki silah devriyesini kontrol etmek” demiþ Putin. Cevap o kadar boþ gözükmüþ ki kamuoyunda, silahlarýn nerden gelip nereye gittiðini kontrol edecek bunca askeri ve istihbarat kurumlarý varken, yeni milli askeri alaya ihtiyaç duyulmasýný kimse inandýrýcý bulmamýþ.
Ekonomik yaptýrýmlar eðer 2-3 sene daha devam ederse, gözüken o ki Putin fazla dayanamayacaktýr. Lakin bu durum, Putin zihniyetinin tamamen ortadan kalkacaðý anlamýna gelmemelidir. Ekonomik olarak sýkýntýdan baþýný kaldýramayan, bu sýkýntý yüzünden Türkiye gibi stratejik dostlarýna saldýran Putin’in, düþtüðü çukurdan çýkamamasý biraz da kibirle dolu karakterine baðlýdýr. Putin’in stratejik hamleleri, uzun vadeli olmadýðý için anlýk üstünlükler saðlasa da, orta ve uzun vadede Rusya’yý ciddi ciddi çukura sürüklemektedir.
Putin ekonomik reformlara gidemezse ve Batý ile arasýndaki ambargo durumunu düzeltemezse; Rusya’nýn, ayaklanmalara sahne olacaðý gözükmektedir. Lakin bu ayaklanmalarýn bastýrýlacaðý da aþikârdýr. Hatta Putin görevden çekilir gibi gözüküp, yerine Rusya Devleti’nin emperyal hayallerini taþýyan, Putin türü yeni isimlerin arenaya çýkmasýný saðlayacak planlar da konuþuluyor.
Putin’in yaptýðý en son halkla açýk soru cevap toplantýsýnda, Türkiye’ye yönelik ýlýmlý tutum sergilemesi de, beklenen türden idi. Bu konuda hep ýsrarla üzerinde durmamýz gereken þeyin, zinhar geriye çekilmiþ görüntüsünün verilmemesidir. Rusya’ya ait Kursk isimli denizaltý, ABD tarafýndan batýrýldýðýnda, Putin’in Türkiye’ye gösterdiði göstermelik dirayeti, ABD’ye gösterememiþtir. Putin; Karadeniz kýyýsýndaki tatilini dahi bölmeden, yaptýðý “denizaltý battý” açýklamasý ile konuyu küçümsemeye çalýþsa da, bu tutumunu ve 118 denizcisini bile bile orada ölüme terk etmesini, Rusya kamuoyu asla unutmamaktadýr.
Rusya konusunda önemli olan bir hususta odur ki; ABD ve Avrupa’nýn bu büyük pazar uðrunda her türlü takla attýðýný görüyoruz. Artý olarak Türkiye’yi ilgilendiren Orta Asya ve Kafkasya konusunda, Rusya’nýn coðrafyadaki etkisi meselesi üzerinde düþünülmesi gereken husustur. Akýl savaþý, savaþlarýn en etkilisidir. Rusya’nýn her hatasý, akýl savaþýndaki baþarýsýzlýðýnýn kanýtýdýr!