SÛRÝYE, IRAK ve BÝZ

Batý kamuoyunda tedrîcen Sûriye ve Irak’ýn, yýkýldýkdan sonra nasýl tekrar þekillendirileceði senaryolarý gündemi iþgâl etmeðe baþladý. 

Emînim ki bu konular Batýlý baþkentlerde ve bâhusus da Ankara, Moskova yâhut Pekin’de, ama en yoðun biçimde de diðer Arab ülkeleri yönetim kademelerinde aylardýr en önemli günden maddeleri arasýndaydýlar. Ama kamuoyunda apaçýk dile getirilmeye baþlamalarý yeni.

Evet, ne olacak Irak ve Sûriye’nin hâli?

Þimdi artýk yýkýlma, yâni târihe karýþma meselesi açýkça konuþulunca Türkiye’nin de iþin içine girmesi kaçýnýlmaz oluyor.

Çünki baþka hiç bir komþusunun Irak’la Türkiye’ninki kadar uzun ortak sýnýrlarý yok. Toplam 1240 km. ve bunun 920 kilometrelik kýsmý Sûriye ile olan ortak sýnýr.

Ayrýca sýnýr bu kadar uzun olmasa dahî mültecîler meselesi yeterince yakýcý.

Dün îtibâriyle 4 milyon nüfuslu Lübnan’a sýðýnmýþ Sûriyelilerin sayýsý 1,5 milyon; Ürdün’e 900.000; darmadaðýn Irak’a 800.000; Suûdî Arabistan’a 600.000, hattâ dörtbin km. uzakdaki Almanya’ya 45.000 Sûriyeli sýðýnmýþ.

Bize gelenlerin sayýsý 1 milyon 66.000 kiþi, dün îtibâriyle...

Þimdi öyle görünüyor ki 1916’da Umûmî Harb’den sonra Osmanlý Ýmparatorluðu’nu silerek yerine kendi düzenlerini kurmak üzere haritalar hazýrlayanlar, son kullaným târihleri sona eren Sûriye ve Irak’ýn yerine nasýl bir harita çizileceðinin hesablarýný yapýyorlar.

Bu yeni haritada yeni bir devlet daha var: Kürdistan.

Ancak bu ismi var cismi henüz yok devletin sýnýrlarý da henüz muallâk...

Öte yandan Kürdlerin nüfus çoðunluðunu teþkîl etdikleri bölgenin en büyük bölümü Türkiye sýnýrlarý içerisinde bulunuyor.

Batýlý kaynaklarýn toplam Kürd nüfûsuna dâir genellikle kabûl etdikleri rakam 20 milyon civârý. Bunun 10 ilâ 13 milyon kadarý ise, yine ayný kaynaklara göre Türk yurddaþý.

Yâni ilk kademede sâdece Irak ve Sûriye’nin kuzey kesimlerinde bir baðýmsýz Kürd devleti kurulsa bile bir süre sonra gözünü ister istemez Türkiye’deki soydaþlarýna ve elbet onlarýn yaþadýklarý bölgeye dikecek.

Bu geliþme önümüzdeki yýllarda Türkiye’nin baþýný epeyi aðrýtabilir.

Bunun kansýz, suhûletle ve heriki tarafýn da içine sindirebileceði bir çözüme baðlanmasý bence þu þekilde olabilir:

Türkiye, uzun bir kýþ uykusundan nihâyet tekrar uyanabilir ve büyük devlet olduðunu bi’ zahmet yeniden hatýrlayabilirse var gücüyle kuzey Irak ve Sûriye’de bir baðýmsýz Kürt devleti kurulmasýna önayak olur; o devleti en önce tanýyan de yine Türkiye olur ve bu yeni devletin güçlenip ayakda kalmasýna destek verir.

Sonra Ankara bu Kürdisten Cumhûriyeti’ne, kendi güneydoðusundaki Kürd çoðunluklu birkaç ilin de katýlmasýna paralel olarak iki devlet arasýnda bir federasyon kurulmasýný önerir.

Türkiye’nin Baþkenti Ankara kalmaya devâm ederken Kürdistanýnki de muhtemelen Erbil olacakdýr.

„Birleþik Cumhûriyet”in baþkenti ise Ýstanbul olabilir.

Bu, dürüstçe bir çözümdür ve böyle bir formasyon 21. Yüyýl’da bütü Önasya, Doðu Akdeniz ve Balkanlar’ýn en önemli aktörü olabilir.

Bu konu bizi daha çok yýllar meþgûl edecek gibime geliyor...