S&P’nin kararı neden çok önemli?

Pazartesi günleri ekonomi yazıları yazmayı, araya çok önemli bir konu girmez ise, tercih ediyorum.

Aslında bugün aklımda bir milliyetçilik yazısı vardı, muhtemelen bu yazıyı yarına sarkıtıp, bugün S&P’nin çok önemli bulduğum kararını tartışmak istiyorum.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notları ülkemiz Türkiye’de büyük ölçüde yanlış ele alınıyor kanısındayım; öncelikle şunu belirtelim, bu derecelendirme kuruluşları bir ülkenin ekonomisinin genel görünümüne not vermiyorlar, bu anlamda işsizlik oranı, bütçe açıkları, milli gelir artışları gibi çok önemli göstergeler bu kuruluşlar için sadece ikincil göstergeler.

Bu derecelendirme kuruluşları birer özel şirket, müşterileri de devletler değil, kreditörler, tasarruf sahipleri, yatırımcılar; bu özel derecelendirme şirketleri/kuruluşları da kendi finansörlerinin yani müşterileri olan yatırımcıların, kısa ve uzun vadeli sermaye hareketi gerçekleştirenlerin ihtiyaçlarına, taleplerine göre derecelendirme yapıyorlar, notlar veriyorlar.

Kötü not alan, derecelendirmede notları aşağı düşürülen bazı ülke yöneticilerinin zaman zaman iddia ettikleri gibi bu şirketlerin manipülatif işlem yapmaları da adeta imkansız zira yanlış sinyal, yanlış not yanlış yatırım kararlarına neden oluyor, yanlış yatırım da yatırım sahibine para kaybettiriyor, şirket/derecelendirme kuruluşu da müşterisini kaybediyor, tekil müşterisini kaybetmekle de kalmıyor, piyasalarda adı kötüye çıkıyor, batıyor.

Gelelim Türkiye’ye; Türkiye’de derecelendirme kuruluşlarının odaklandıkları temel konu cari açık konusu.

Cari açığın milli gelirin yüzde onuna yükselebildiği (şimdi yüzde altı), bu açığın tümünü de doğrudan yabancı yatırımlarla kapatamayan bir ülkede ulusal paranın, TL’nin yabancı paralara karşı değer yitirme ihtimali her zaman önemsenmesi gereken bir ihtimal, TL’nin değer yitirme ihtimali ise ülkeye dolar, avro, vs. sokan, bu dövizi TL’ye çevirerek yatırım yapan, kısa ve orta vadede de yeniden dövize dönerek çıkmak isteyecek bir yatırımcı için büyük zararlar anlamına geliyor.

Cari açığın milli gelirin yüzde onuna geldiği bir ekonomik ortamda, bütçe dengeleri, büyüme, işsizlik verileri ne kadar iyi olursa olsun, derecelendirme şirketlerinin not yükseltme konusunda çok da istekli davranmamalarını normal karşılamak lazım.

Nitekim, cari açığın milli gelirin yüzde altısına düştüğü, ihracat artışının ithalat artışının önünde gittiği yeni konjonktürde TL’nin değer yitirme ihtimali azaldığı ölçüde Türkiye’nin notu da iyileşmeye başladı.

Ancak, unutmayalım, cari açığın düşmesinin temel nedeni de büyüme oranlarının yüzde sekizden, dokuzdan, 2012 senesinde yüzde 3 dolayına düşmesi, bu durum da madalyonun sevimsiz yüzü; 2012 büyüme oranı 1 Nisan Pazartesi (bugün) Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanacak, cari açığın gerçek düşüş nedeni de ortaya çıkacak.

S&P’nin’ not yükseltmesi çok önemli zira belki de bu yükselen notumuzla birlikte ülkemize daha fazla yabancı kaynak girer, umarım daha büyük yüzdesi doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak gerçekleşir, cari açık daha nitelikli bir biçimde finanse edilir, biz de, mesela Merkez Bankası politika araçlarıyla talebi dizginlemek gibi bir yanlışa düşmek zorunda kalmayız, hem yüksek büyüme oranlarını yeniden yakalar, hem de kaçınılmaz olarak artacak cari açığı daha kolay, risk sinyali üretmeden finanse ederiz.

Bu arada, yabancı kaynak çekmenin temel gereklerini de ihmal etmeyelim, evrensel standartlarda bir hukuk devleti olalım, ülkemizin adının yabancı basında iç ve dış savaşla beraber geçmesini önleyelim, AB sürecini de hızlandıralım.

S&P’un not arttırımı çok önemli, bu konjonktürü, küresel tasarrufların merkez ülkelere kaçış sürecini de ihmal etmeden, iyi değerlendirelim; küresel tasarruflar neden merkeze dönüyorlar, bunu da iyi tartışmak şart.

 twitter.com/KarakasEser