Sabahattin Zaim Ünv. ve Rotterdam Ünv. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hıdır: Trump Evanjeliklere papazla PR yapıyor

HIDIR: Brunson, misyonerler tarihinde çok yaygın görüldüğü üzere asla sadece papaz değildir, casus papazdır. Trump blok halinde oylarını aldığı yüz milyon Evanjelik seçmeni kaybetmemek için papaz üzerinden kampanya yapıyor. 

-Trump evanjeliklerden oy isterken oyununa mı geldi?

Türkiye’de casusluk ve teröre destekten yargılanan Papaz Brunson nedeniyle ABD-Türkiye ilişkileri yeni bir krize girdi. Başkan Erdoğan’ın “Trump oyuna geldi” dediği nedir? Yaklaşan seçim için sıkışan Trump, Brunson’la Evanjeliklere göz mü kırpıyor? Evanjelik hedeflerle Kudüs kararı nerede örtüşüyor? İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Rotterdam İslam Üniversitesi öğretim üyesi olan ilahiyatçı Prof. Dr. Özcan Hıdır ile konuştuk. Hıdır, “Trump Evanjelik mi” sorumu şöyle cevapladı: Pence kadar Evanjelik görünmüyor. Öyle bir dindarlığı yok. Ama koyu dindarlarla ciddi din sohbeti yaptığı yönünde yorumlar var. Evanjeliklerin önemli kısmı ırkçı ve islomafobiktir. Trump’ın babasının da Ku Klux Klan’dan tutuklandığı biliniyor. 

-ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler uzun süredir gerilimli ama son krizin öznesi Papaz Brunson. Terör örgütleri FETÖ ve PKK lehine suç işlemekten ve casusluk yapmaktan yargılanan Brunson size göre kimdir? 

Öncelikle şunu ifade edelim ki, Protestan mezhebine mensup ve ülkelerinin dışında, etkili ülkelerdeki kiliselerde görev yapan rahipler-misyonerlerin hemen tamamı sadece bir papaz değildir. Genelde başka misyonları vardır, ülkeleri adına casusluk ve istihbarat hizmeti gibi. Bu öteden beri böyledir. İslam ülkelerine yönelik oryantalizmin tarihi gözden geçirildiğinde bunun böyle olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; Papaz Brunson sadece bir papaz değil; “papaz ve ötesi”dir. Bir “casus papaz”dır. İddianameye yansıyan bilgilerden bu açıkça anlaşılıyor zaten.   

BRUNSON CASUS PAPAZ

-Bu yaşananlarla Evanjelizm arasında nasıl bir bağ var? 

Evanjelizm, Hıristiyanlığın üç ana akım mezhebinden olan Protestanlığın alt koludur. Protestanlığın çıkışı 1517’de Martin Luther ile olmuştur, Evanjelizmin etkili olmaya başladığı dönem 18. Yüzyıl sonrasıdır. Bu tarih oryantalizmin de gelişme kaydettiği dönemdir. Bu dönemlerde İslam ülkelerine gönderilen misyonerlerin önemli kısmı Protestan-Evanjelik olup aynı zamanda oryantalisttirler. En yoğun olarak Hint Alt kıtasında görürüz. Misyoner oryantalistler hem teolojik görevleri gereği dinlerini yayıyorlar hem de politik görevleri gereği casusluk gibi istihbari anlamda ülkelerine raporlar gönderiyorlar. Rahip Brunson da tarihteki bu tür Protestan-Evanjelik rahiplerin günümüzdeki örneği olup söylediğimiz üzere asla ve asla sadece bir rahip değildir. Savcılığın hakkındaki suçlamalarına bakınca üç suçlama görüyoruz. Bir, FETÖ bağlantılı olması, FETÖ için casusluk yapması -ki FETÖ’nün bölge imamı ile 293 kere görüşmüş. İki, PKK ile bağlantısı var. Üç, ABD adına casusluk yaptığı suçlamaları var.

EVANJELİZM ZİRVEDE

-Evanjelizm Beyaz Saray’da ne zamandır var?

Protestanlığın Amerika’daki en önemli alt mezheplerinden olan Evanjelizm 

ABD yönetimindeki etkisi de daha ziyade 1970’lerin sonlarına doğru Reagan ve Baba-Oğul Bush’lar döneminde olmuştur. Tabi zirvesini de Trump-Pence dönemi oldu.

EVANJELİZM SELEFİLİK GİBİ

-Evangelikler neye inanıyorlar? 

Protestanlığın iki-üç umdesi vardır. Din adamlarının hâkimiyetine son veriyoruz, doğrudan İncillere dönüyoruz derler. Bu, din adamı-kilise hiyerarşisinden bağımsızlığı getirdi. Ağzı laf yapanın kilise açtığı ve öne çıktığı bir sonuç. Amerika’daki durum tam böyle. Evanjelikler ruhbanlığa inanmazlar. Kitab-ı Mukaddes metinlerini lafzi-literal anlamda yorumladıklarını, apokaliptik-eskatolojik ifadelerden ideoloji çıkardıklarını de belirtmemiz lazımdır ki, aslında bu, bizdeki aşırı zahiri-selefi-vehhabi yorum çizgisiyle benzerlik arzeder ki, bu önemli ama ayrıca konuşulması gereken bir noktadır. 

-Politik kısmında ne buyuruyor Evanjelizm? 

Buna sadece politik demeyelim, “teo-politik” diyelim. 19. Yüzyıl sonlarında Amerika’da “siyonizm”i ilk ortaya atanlar Evanjeliklerdir. “Hıristiyan siyonizmi”dir bunun adı. Theodor Herzl’in 1897’deki siyonizm kongresinden yaklaşık 10 yıl öncesinde, bilindiğinin aksine, önce “Hıristiyan siyonizmi” Evanjeliklerce ortaya konmuştur. İsrail’e yönelik bu siyonizmin en önemli hedefi, tabiatıyla Kudüs’tür. Kudüs’e yönelik teo-politik isteklerini daha o dönemde ABD yönetimine kabul ettirmek istediler. Ancak o dönemde bu gerçekleşmedi. Dolayısıyla Hıristiyan siyonizmi ile Yahudi siyonizmi ayrışan ve kesişen yönlere sahiptir. Ancak Evanjeliklerin Yahudi siyonizminin de ötesine geçen teolojik-apokaliptik-eskatolojik anlayışları vardır. Yahudilerle Evanjelik Hıristiyanlar iki siyonist anlayışa sahip taraf olarak Kudüs üzerinde birleştiler. Nitekim daha önce Bush üzerinden de denedikleri bu anlayışlarını Evanjeliklerin altın çağına ulaştıkları Pence ve Trump yönetimi üzerinden hayata geçirdiler.  

AZINLIKLARIN BEYANI

-Hem Pence, hem Trump’ın Brunson ile ilgili açıklamalarda bir şey çok öne çıkıyor. İkisi de Brunson için “çok temiz bir insan, iyi bir dindar, iyi bir aile babası” gibi yücelten abartılı ifadeler kullandılar. Bu ifadeleri neye bağlıyorsunuz?

Trump ve Pence’nin bu ifadeleri kanaatimce bir PR çalışmasıdır. Uluslararası kamuoyuna, Hıristiyan dünyaya ve özellikle de Evanjeliklere mesaj veriyor. Türkiye’yi de din özgürlüğünü kısıtladığı, masum dindar Hıristiyanları tutukladığı iması ile mahkûm etmeye çalışıyor. Nitekim Türkiye’de görev yapan ve sadece işini yapan pek çok dindar papaz var. Bunlarla alakalı bu meyanda bir suçlama-yargılama olmadı Türkiye’de. Şu halde Brunson’un iyi aile babası, temiz bir insan, iyi bir dindar olması değil burada söz konusu olan. Buna bence en güzel cevabı Türkiye’deki azınlık cemaatinin temsilcileri, “Türkiye’de dinimizi serbestçe yaşıyoruz” mealindeki ortak açıklamalarıyla verdiler. 

PENCE YAPTI, TRUMP UYDU

Diğer taraftan burada Trump’tan ziyade Pence faktörüne işaret etmeliyiz. Zira ilk açıklamayı Pence yaptı ve Trump da mecburen ona uymak zorunda kaldı. Yoksa kanaatimce Trump Türkiye ile iyi olmak istiyordu. Zira Pence ABD’deki ve ABD yönetimindeki Evanjeliklerin asıl temsilcisi ve en öne çıkan figürüdür. Indiana valisi iken koyu bir evanjelik olarak biliniyor. Evanjeliklerin baskısı vardı Pence-Trump üzerinde. Yaklaşık 100 milyon evanjelik neredeyse blok halinde onlara oy verdi. Tabiatıyla Evanjelik kiliseler Brunson olayında yönetime Pence üzerinden baskı uyguladılar. Evanjelik kiliseler etkilidir. Medyayı, sosyal medyayı iyi kullanıyorlar. Etkili STK’ları, üniversiteleri var. Yönetim mekanizmalarına rahat ulaşıyorlar. Ekleyeyim, Trump’ın atadığı üst düzey görevlilerin üçte ikiye yakını ya Evanjelik ya Yahudi lobisiyle bağlantılı fundamentalistler, hemen tamamı da İslam karşıtıdırlar.  

TRUMP SIKIŞTI, KASIMDA SEÇİM VAR 

-Trump da Pence de Türkiye’yi küstahça tehdit ederken Brunson için de çok abartılı övgüler düzdü. Neden? 

En önemli sebeplerden birisi seçimler. Koyu dindar, güzel bir insan denilmesine bakmayın, onun bambaşka misyonları vardır burada. Tabii daha önce de söylediğimiz üzere, iddianameye yansıyan somut suçlamalardan hareketle söylüyoruz bunu. Ayrıca Evanjeliklerin iç kamuoyundaki baskısı -ki Kasım’da Amerika ara seçimlere gidecek. Bu seçimde Cumhuriyetçilerin durumu kritik ve Demokratların Temsilciler Meclisi ve Senato’da –veya sadece birinde- çoğunluğu elde etme riski var. Çoğunluğun Demokratlara geçmesi durumunda ise, ABD kurulu düzeninin unsurları ile sürekli başı zaten dertte olan Trump için kritik günler başlayacak, belki de “azil” süreci başlayacak.  

AMAÇLARI MESCİDİ YIKIP MABEDİ YAPMAK

-Trump ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. İsrail meclisi de İsrail’i Yahudi ulus devlet olarak ilan etti. Amaçları nedir? 

Hıristiyanlar Hz İsa’nın yeryüzüne tekrar geleceğini söylüyorlar. Bu geliş Kudüs’te olacak. Sonrasında orada “yeryüzü cenneti-milenyum” kurulacak. Öncesinde ise Yahudilerin Kudüs’te Süleyman Mabedi’ni inşa etmesi gerektiğine inanıyorlar. Yani Kudüs’te Yahudi devletinin kurulması gerekiyor. Hedef budur, yeryüzü cennetine ulaşma hedefi. Esasen Mescid-i Aksa’nın altında süren ve arkeolojik kazı diye gerekçelendiren kazılar bu hedefe ulaşmak içindir. 

ERDOĞAN’A DECCAL DİYORLAR!

Bu plana karşı çıkanlar, Evanjelik Hristiyanlara göre “deccal”dir, “Ye’cuc-Me’cuc”tür. Evanjeliklere göre Batı’nın en önemli deccalleri tarihte Selahaddin-i Eyyübi ve Fatih, günümüzde ise Sn. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dır. Nitekim Craig C. White adında bir yazarın “Türkiye, İsrail’i İşgal Ediyor: Armageddon’a Az Kaldı” kitabı yeterli fikir verir. White gibi evanjelik-siyonistlerin yazdıklarına ve sitelerine bakılırsa, Trump’ın büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararına en sert-nitelikli tepkiyi veren, İİT zirvesi toplanmasına öncülük edip önemli kararlar alan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı özellikle hedef aldıkları ve İncillerdeki bazı ifadeleri yorumlayarak onu “Antichrist-Deccal” ve “Ye’cüc-Me’cüc” diye nitelediklerini görürüz. Nitekim Craig yazısında Cumhurbaşkanımızın neden Deccal olduğunu spekülatif çıkarımlarla Kitab-ı Mukaddes-İnciller’in eskatolojik-apokaliptik pasajlarıyla delillendirmeye çalışmıştır.

FETÖ İLE EVANJELİZMİN HEDEFİ AYNI 

“Evanjelizmle FETÖ’nün belli hedeflerde buluşabildiğini düşünüyorum. O hedef İsrail bağlantısı ve Türkiye’ye yönelik düşmanlıktır. FETÖ’nün İsrail ile bağlantısını, İsrail ve Yahudi lobisi ile ilişkisi aşikar. Ezoterik-batıni yön arzeden FETÖ ile daha ziyade zahiri tutumlara sahip Evanjelizm arasında birebir teolojik ilişki olduğu söylenemez. Zira Evanjelizm, selefi-protest bir tutumdur. FETÖ ise batıni-ezoterik bir harekettir. Ancak FETÖ’nün ikili yani “takiyyeci” tutumu ise Şiilik’te de vardır”. 

TRUMP’I KEYHÜSREV’E BENZETİYORLAR

“Dikkatinizi çekti mi bilmem. Keyhüsrev diye bir İran kralından bahsedilir. Bu sürgün döneminden sonra 70 yıllık süreden sonra İran karlı Keyhüsrev Yahudilerin tekrar yurtlarına Kudüs’e dönmesine izin verdi, mabedi inşa etti. Bugün Amerika’da yapılan yorumlarda Trump bu Keyhüsrev’e de benzetiliyor. Buna göre Trump’ın rolü, aracı roldür aslında. Tıpkı Keyhüsrev gibi Trump da, Yahudilerin ve Evanjeliklerin hedefine ulaşmasında etkili bir figür olarak bugün mabedin inşasına vesile olacak diye inanıyorlar.”

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAR MISINIZ