Terör örgütü PKK’nýn birbiri ardýna gerçekleþtirdiði farklý eylemler gerçeði iyice gözlere soktu. Daha çok dýþ konjonktürden kaynaklanan sebeplerle ülkemizin en zayýf olduðu bir zaman diliminde bütün gücü ve kabiliyetini ortaya koyarak birkaç cepheden saldýrdý PKK; ama hiçbirinde istediði sonucu alamadý.
Ýzmir/Foça’da, Þemdinli ve Çukurca’da, Hatay/Erzin’de saldýrýlarý hiçbir etki yaratmadýðý gibi Tunceli’de kaçýrdýðý milletvekilini iki gün içinde serbest býrakmak zorunda kaldý. Canlý bomba olarak kendini feda edecek militan bulmakta da zorlanýyor.
Daha da önemlisi þu: Sivil halktan beklediði desteði alamýyor PKK... Eylemleri ülkenin dört bir yanýnda yaþayan Kürtler tarafýndan tasvip edilmiyor...
Baðdat’ta ve Þam’da Türkiye yanlýsý yönetimler bulunsa, belli ki, hareket kabiliyeti iyice kýsýtlanacak... Yaþlanan lider kadrosunun yerini Türkiye-dýþý ülkeler kökenli militanlarýn almaya baþlamasý da mânidar... Farklýlaþýyor PKK ve daha ‘Pan-Kürt’ bir örgüte dönüþüyor. Bu da onu yalnýz Türkiye’nin deðil, bölgenin diðer ülkelerinin de ‘sorunu’ haline getiriyor...
Ýçinden geçtiðimiz muhataralý dönem taþlarýn oturmasýyla yerini istikrara terk ettiðinde PKK için daha da zor günler baþlayacak...
Süreci kýsaltmak ve PKK’yý iyice yalnýzlaþtýrýp ülkemizde temsil ettiði iddiasýnda olduðu kesimlerle iliþkisini bütünüyle kesmek için daha aktif bir politik çizgi izlemek gerekiyor. PKK’nýn terörü besleyen ve terörden beslenen bir örgütten baþka bir þey olmadýðýný kem gözlere de sokacak bir politik çizgi...
Aslýna bakýlýrsa Türkiye ‘Kürt sorunu’ konusunda bayaðý mesafe aldý. Sorunun yalnýzca ‘terör’ boyutuyla ilgilenmekten vazgeçip, kimlik ve dil yönlerinin daha önemli olduðu gözlemi eþliðinde, uzak durduðu adýmlarý kararlýlýkla atarak... Devleti temsil edenlerin sýcak davranýþlarýnýn ve halkýn özellikleriyle barýþýk yöneticilerin süreci kýsaltmada büyük katkýlarý oldu.
Nedir hâlâ ‘sorun’ teþkil eden konular? Onlarý da ortadan kaldýrmak için dil ve kimlikle iliþkili anlamsýz ayak sürümelerden vazgeçmek ve en önemlisi ‘yerinden yönetim’ anlayýþýný idareye hakim kýlacak yapýsal deðiþiklikleri gerçekleþtirmek gerekiyor.
Hem de hiç gecikmeden...
Yazdýðýmý hatýrlar gibiyim, ama yeniden kayda geçirmekte yarar var: IRA adlý terör örgütünün silâhlarýný býrakmasýyla sonuçlanan süreç içerisinde keskin adýmlar atmakta olan Tony Blair’in sabrý, hem de birkaç kez, örgütün aðýr ölümcül saldýrýlarýyla çatlama eðilimine girmiþti; kendini toplamasý ve ayný yönde adýmlar atmaya devam etmesi arzulanan sonucu getirdi.
Teröristi kanlý eylemiyle baþbaþa býrakmak, örgütü öldürttüðü insanlarýn hesabýný vermeye zorlamak en iyi terörle mücadele yöntemidir.
Bugün böyle bir durum ülkemiz için de söz konusu... Çukurca ve Þemdinli’de, Foça’da ve Erzin’de, en son Tunceli’de eylemleri ters tepen, Türkiye kökenlilerin geri plana itildiði PKK, varlýk sebebini yitiriyor. Kendini ve yaptýklarýný anlatmakta zorlanýyor. Adam kaçýrmaya giden militanlar ‘barýþ’ ve ‘daðdan inme’ özlemlerini dile getiriyor.
Unutmayalým: CHP de ‘çözüm’ istiyor...
Bundan daha uygun bir zaman mý olur?
Sabýrlý kararlýlýk zamanýdýr.