Kestanepazarý’ndaki ilk yýllarýnda Gülen’in talebesi olmasýný, Gürcistan’daki ilk üniversitelerine kurucu rektör yapýlmasýný, FETÖ kapsamýnda artýk kapatýlmýþ olan Ýzmir Üniversitesi'nin kuruluþunda ve devamýnda görev almýþ olmasýný, kendisi ve iki kiþi hakkýnda “Biz Fetullah Hocaefendi’nin özel yetiþtirmesiyiz, bize Risaleler’den önce Rus klasiklerini okuttu” beyanýný, Erbakan Hoca’yý Altýnoluk’ta ziyareti sýrasýnda “Hocaefendinin selamýný getirdim” sözlerini, Erbakan’ýn ise “Bunca zaman neredeydiniz”le baþlayan sitemlerini birlikte deðerlendirerek bir önceki yazýmda “Hiç alakadar olmadýklarýný sandýðýmýz Refah Partisi’nden bakan dahi çýkarmýþlardý. 54. Hükümet’te Devlet Bakaný görevi verilen Sabri Tekir Refah Partisi Ýzmir Milletvekili’ydi” ifadesine yer verdim.
Yazým bu yapýnýn siyaseti partilere tasallutuyla ilgiliydi. Sabri Tekir’i hedef gösteren deðil örnek gösteren bir yazýydý. Sabri Tekir’in bugün bu yapýnýn mensubu olduðuna dair bir iddia da içermiyordu. Doðrusu FETÖ’nün üniversitelerinin kapatýldýðý, yurt dýþýndaki üniversitelerinde görev yapmýþ rektörlerin tutuklandýðý bir vasatta eskiden de olsa bu yapýnýn üniversitesinde kurucu rektörlük yapmýþ birisi hakkýnda böyle bir kanaat sahibi olmak absürd olmasa gerek. Hele de bu veriler “Biz Fetullah Hocaefendi’nin özel yetiþtirmesiyiz” ifadesi ile yan yana gelince, aksini düþünmek pek mümkün gözükmüyor.
Ama dediðim gibi yazýnýn amacý ne Sabri Tekir’i ihbar etmek ne de bu iliþkiler aðýný ortaya dökmekti.
Ayrýca, eskiden bu yapýyla iliþkisi olan bir kiþi bugün nedamet getirmiþse ve suç kapsamýna giren bir fiil içinde bulunmamýþsa isminin zikredilmesinden rahatsýz olmasý son derece normal.
Böyle bir durumda bana düþen özür dilemek olurdu, gönderilmiþ bir tekzip metnini hiç yüksünmeden köþemde yayýnlayabilirdim.
Ancak Sabri Tekir bu yola baþvurmak yerine, ancak bir FETÖ’cünün kaleminden çýkabileceðini düþündürten pespayelikte ve iftiralarla dolu bir yazý ile bana cevap vermeyi tercih etti.
Aksiyon dergisinin kuruluþunda 4-5 ay telif karþýlýðý çalýþmýþ olmamdan hareketle [ki bu sakladýðým bir þey deðil], beni “kripto FETÖ’cü” ilan eden, bir ara öðretmenlik yaptýðým Sultan Fatih Koleji’ni [hala eðitim vermeye devam eden köklü bir kurumdur] FETÖ’nün koleji olarak niteleyen, FETÖ’nün bana Kürt açýlýmý üzerine doktora tezi yazdýrdýðýný iddia eden, ama en bombasý kýzlýk soyadýmdan hareketle “Karakaþiler’den olabileceðimi” söyleyerek beni bir de Sabataist yapan o pespaye yazýyý yazýnca iþin rengi deðiþti.
Kendisine de ifade ettim. FETÖ soruþturmasý yapan savcýlarý buradan göreve çaðýrýyorum, Sabri Tekir’in yazdýklarýný ihbar kabul edip beni soruþtursunlar.
Ama Sabri Tekir de gidip bildiklerini Türkiye Cumhuriyeti savcýlarýna anlatsýn. “Hafýzamý þöyle bir yokladým da...” diye baþlayan yazýsýndan dökülenlere bakýlýrsa maþallah öyle bir hafýzasý var ki az daha zorlasa kim bilir baþka neler çýkacak?
Belki “özel yetiþtirmesi olduðunu” söylediði Gülen’in iliþkileri hakkýnda savcýlarýn iþine yarayabilecek bilgiler gelir aklýna. Nitekim kendisi gibi bu yapý ile yolu bir þekilde kesiþmiþ kiþiler gidip tanýk olarak ifade veriyor. Ýyi bir vatandaþ olmak bunu gerektir öyle deðil mi?
Son bir nokta; Sabri Tekir, 15 Temmuz’daki darbe giriþimini FETÖ’nün yaptýðýný tüm Türkiye biliyor ve haykýrýyorken facebook sayfasýnda yazdýðý uzun darbe analizinde bir kere bile FETÖ kelimesini kullanmamýþtýr. Herhalde Sabri Tekir ben kendisinin ismini hasbelkader zikredince FETÖ’yü fark edebildi.
Gelelim Timetürk’e. Sabri Tekir’i pespaye yazýsýný yayýnlamak suretiyle benimle ilgili ikinci itibar suikastýna imza atmýþ olan bu site ayný pespayeliðe ortak olmuþtur. Bunun objektif gazetecilikle tevil etmeye çalýþýlmasý ise ancak gülünç bulunabilir.
17 Aralýk’tan sonra Fetullah Gülen’e kameralar önünde kefil olan Mustafa Kamalak’ýn partisinin Milli Gazetesinin o pespaye yazýya yer açmasýna ise hiç sözüm yok. Yakýþmýþ!.