Þu anda, duruþmalarý devam eden iki büyük dava var. Ýki büyük darbe davasý.
Birisi 28 Þubat.
Þubat ayý 28 çektiðine bin piþmandýr herhalde. Mümkün olsaydý, o sene 27 çekmeye razý olurdu.
Dünyadaki en adi iþlerden biri yapýldý 28 Þubat’ta.
Daha önce çok yazdým. Yine de yazarým.
Her meslek erbabýndan bir takým düþük seciyeli tipler... Bürokrat, siyasetçi, asker, sendikacý, yargýç, savcý, yerine göre avukat, gazeteci, sözümona hoca, þeyh, bilimadamý, iþadamý (bu ikisinin ‘-kadýný’ versiyonlarý da var) ne ararsan... hep beraber milletin üstüne çullandýlar.
Millete hakaretler, aþaðýlamalar, yerine göre küfürler... Bunlar bir yana soruþturmalar, gözaltýlar, hapisler... Akýllarýna gelen her türlü eziyeti ettiler.
Bunlarýn yapýlmasýný kolaylaþtýrmak için gazeteler, televizyonlar, yalan haber yaptýlar. Gazeteciler, yazarlar, andýçlara, zulümlere yataklýk ettiler.
Tamamý milletin deðerlerine ve millete düþmanlýk olan her türlü alçaklýða tevessül ettiler.
28 Þubat, bugün yargýlanýyor.
Çok þikayet var. Mahkemenin lakayt olduðu söyleniyor. Kimi zaman müdahillerin lakayt olduðu söyleniyor.
28 Þubat darbesinin tamamýnýn, zamanýn Genelkurmay Ýkinci Baþkaný Çevik Bir’e fatura edileceði, geri kalan mes’ullerin bir þekilde iþin içinden sýyrýlacaðý söyleniyor.
Ben de yadýrgýyorum birçok þeyi. Mesela, General P.’yi mahkeme niye çaðýrmadý diye kendime soruyorum ve cevabý yok.
Veya, Vural Savaþ, acaba hiç mi bulaþmadý 28 Þubat’a? Bu sorularý ve daha baþka sorularý, ben de soruyorum, baþkalarý da soruyor.
28 Þubatçýlarýn, duruþmalarýn gidiþatýna bakarak piþmiþ kelle gibi sýrýtmalarýný çok manidar buluyorum.
12 Eylül’le ilgili hislerim, 28 Þubat’la ilgili hislerimden çok farklý deðil.
Ben de, -12 Eylül savcýsýnýn bir miktar iþaret ettiði gibi- 80 öncesindeki kargaþadan, insanlarýn birbirini öldürmesinden, kurtarýlmýþ bölgelerden, ayný silahlarla, bir mahallede saðcýlarýn, baþka bir mahallede solcularýn öldürülmesinden, devletin içine çöreklenmiþ kirli mekanizmalarý mes’ul görüyorum. Darbeyi meþrulaþtýrmak için, anarþinin çoðalmasýný yani kan dökülmesini teþvik ettiler.
Binlerce insan hapsedilmiþtir 12 Eylül’de. Belki on binlerce.
Binlerce insan iþkence görmüþtür. Metris’in, Mamak’ýn dili olsa da söylese.
Gözaltýna alýrlar, ‘niye buraya düþtün’ diye 15 gün sonra sorarlar.
Nezarete atarlar, gelen geçen polis, asker kimse, sevabýna size bir-iki tokat, bir-iki tekme atar.
Bir de sistemli iþkence.
Alýrlar sizi ele, sopayla, copla, kasaturayla, yoruluncaya kadar döverler. Bunu, ahlaký, namusu, dini imaný olan hangi insan yapabilir? Allah hepsinin, yapanlarýn da sebep olanlarýn da, hepsinin belasýný versin.
Evinizdeki kitaptan korkarsýnýz. Cebinizdeki kitaptan korkarsýnýz. Çünkü, darbeciler sevmez kitabý. Sanki her kitap onlarýn melanetlerini yazýyormuþ gibi, rahatsýz olurlar.
Doðru, öteki darbelere göre, bir ‘ýlýmlý Ýslam’ darbesiydi 12 Eylül. Okullara dindersi konuldu. Ýmam-Hatip okullarýnýn gidiþatýna müdahale edilmedi.
Ama bizim, sözümona solculardan bir farkýmýz var. Onlar, iþlerine gelen darbeleri seviyorlar. Ben, sevmiyorum. Adý batsýn. Ilýmlý Ýslam veya ýlýmsýz Ýslam. Darbenin hiçbir çeþidini sevmiyorum.
12 Eylül faþizmi de faþizmdir, 28 Þubat faþizmi de...
Diyeceðim þu:
AK Parti iktidarýnda çok iþler yapýldý. Karadeniz otoyolu. Baþlamýþ ortada býrakmýþtý Anasol. Veya Bolu Daðý tüneli. Veya 20 bin küsur kilometre duble yol... Geçitler, tüneller, barajlar... Saðlýk reformlarý, yargý reformlarý.. Okullar, hastaneler, üniversiteler...
Hepsi önemlidir. Hepsi büyük iþtir.
Ama...
Kenan Evren’in ikametgah adresine savcýlýktan kaðýt gitti ya... Kenan Evren’in adý ‘sanýk’ sýfatýyla okundu ya...
Çevik Bir, sanýk sandalyesine çýktý ya...
‘Darbe yaptýk’, ‘balans ayarý yaptýk’, ‘memleketin idaresine el koyduk’ diye kasým kasým kasýlanlar, þimdi hesap veriyor ya...
Bunlara paha biçilemez.
Evren’i dava etmeye teþebbüs eden -bana göre- cesur savcý Sacit Kayasu diyor ya, ‘Ben bir gün savcýlýk yapayým, Kenan Evren bir gün hapis yatsýn.’
Doðru söylüyor.