Sadece anlayýþ kýtlýðýndan deðil

Dönemin Genelkurmay Baþkaný Hilmi Özkök’ün Ergenekon Davasýndaki þahitliði, muhtýra ve darbe giriþimlerini “iftira” sayanlarýn elini epeyce zorlaþtýrdý.

Ne dedi emekli orgeneral? Aytaç Yalman’ýn muhtýrayý gündeme getirdiðini söyledi. Balyoz planýnýn amacýný aþtýðýný söyledi. “Ayýþýðý” ve “Yakamoz”dan haberdar olduðunu ve Eruygur’u uyardýðýný söyledi.

Siz bu ifadelerden ne anlarsýnýz?

“Hükümete karþý bir dizi müdahale giriþimi vardý” sonucunu mu çýkarýrsýnýz, yoksa “bakýn hepsi fasafisyomuþ,”“Balyoz davasýndaki sanýklar masummuþ,”“o belgeleri oraya Fethullah Hoca koymuþ” sonucunu mu?

“Suçlamalarý doðrulayan önemli bir ifade” mi dersiniz, yoksa “dava çökmüþtür, bunca zamandýr boþuna hapis yatmýþlar” mý?

Eðer Ergenekon tutuklularýyla, yüz kýzartýcý bir yakýnlýk içine girmiþ bir partinin lideriyseniz ve bu yakýnlýk sizi vicdanen rahatsýz etmiyorsa, ikinci sonucu çýkarmýþ gibi yaparsýnýz.

“Tecahül-i arif” yani “bilmezden gelme” sanatýna baþvurur, anlamamýþ gibi yapmayý tercih edersiniz.

Eðer oligarþi medyasýnýn yüzünün derisi kalýn tecrübeli bir gazetecisiyseniz ama onunki kadar sýrýtan bir tutarsýzlýðý da “siyaseten doðrucu” çizginize yakýþtýramýyorsanýz, siz de “valla her þey muðlak”a sýðýnýrsýnýz.

***

 

Muhtýranýn, darbenin “kurumsal bir gelenek” olduðu bir ülkede, kendi halkýna karþý psikolojik savaþ yürütebilen, insanlarý andýçlayan veya JÝTEM gibi öldüren unsurlara sahip bir ordunun, yeni bir darbe veya muhtýra giriþimiyle suçlanmasý karþýsýnda þaþýrmýþ gibi yapmak, buna ihtimal vermemek, üstüne üstlük bir de onu peþinen savunmaya geçmek masum deðildir.

“Görmemek,”Markar Esayan’ýn dediði gibi, çoðu kez ancak bir “tercih” olabilir.

Hepsi bir yana, “bu seminerdi”, “harp oyunuydu” diyene sormazlar mý, kardeþim bu ne biçim savaþ oyunudur ki içinde Fatih Camiinin bombalanmasýndan bahsediliyor? Niye hedefte gerçek isimler var? Hangi oyunda falanca þirketin adý geçer? Siz bu savaþý kendi halkýnýzla mý yapacaktýnýz? Bunun “amacýný aþmayan” veya sanýklarca reddedilmeyen kýsmýnda da bir sorun yok mu?

Aslýnda hepimiz biliyoruz kimin ne yapmýþ olabileceðini.

Açýldýðý günden beri Ergenekon Davasýný yýpratmaya çalýþanlarýn çoðu da biliyor. Ve iddialarýn gerçek olduðuna inanmadýklarý için deðil, tam tersine,inandýklarý için araþtýrýlmasýný istemiyorlar.

***

 

Ergenekon’da, Balyoz’da davanýn yürütülüþ biçimine iliþkin eleþtiri yapabilirsiniz.

Yapmak da gerekir.

Asker kökenli, yaþý kemale ermiþ bir hukukçuyla konuþuyorum, o da yapýyor.

Bu davada yargýlanan bazý kiþilerin masum olduðuna ve mecburen diðerleriyle ayný fotoðrafta yer aldýðýna inanýyor. “Diðerlerine” gelince, “bunlar da namert insanlar” diyor, “eðer biraz olsun adil olsalardý, ülke zarar görür, ordu zarar görür kaygýlarý olsaydý, ‘biz yaptýk ulan, ne ceza verecekseniz bize verin, onlara deðil’ derlerdi ama demiyorlar.”

 

***

 

Derin devlet ve darbe davalarý bu ülkenin kader davalarý. Bu ülkenin huzurlu, zengin ve medeni olmasý, bu cerahatin tamamen sökülüp atýlmasýna baðlý.

Ama bu davalarýn asýl özelliði siyasi deðil ve biz de aslýnda sadece hukuktan söz etmiyoruz.

Bu anlamda Hilmi Özkök’ün söylediklerini tersinden anlamak, sadece “anlayýþ kýtlýðý” ile açýklanamaz. En azýndan herkesin sorunu bu deðil.

Derin devletin ve darbelerin üstünü örtmeye çalýþmak ahlak dýþý ve zalimce. Ama kimi de bunu tercih ediyor.