Evet, yazının başlığının böyle olmasını istemezdim aslında.. Çünkü, 'sadece ermeniler öldürülmüş olsaydı, önemi yoktu..' gibi bir mânâ da gelebilir akla.. Konunun, sadece 'ermenilerin katliâm olunduğu, kitleler halinde öldürüldüğü' iddiası, asıl konunun çarpıtılmasına yol açıyor.
Amerikan Başkanı Joe Biden, dün yaptığı açıklama, -önceden de belirttiği üzere-'Ermenilere jenosid/ soykırım uygulandığı'nı iddia etti. Bu iddiayı, 35 yıl öncelerde, dönemin Amerikan Başkanı Ronald Reaganda yine bu şekilde 'jenosid/ soykırım' olarak ifade etmişti. Ondan sonrakiler özellikle Obama ise, soykırım demeyip, 'Büyük felâket, trajedi, kitlevî gaddarlık'mânâsına gelen ermenice 'medyeghem' ibaresini kullanmıştı.
Şimdi ise, bu iddia Amerikan Başkanı Biden'ın ağzından jenosid/ soykırım olarak tekrarlanıyor.
Tekrarlansa n'olur, deyip geçilebilir, ama, bunun ardından başka büyük ve uluslararası fitne ateşleri yakılmak istenecek..
Tazminat istenmesi en basiti.. Sonra, 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından kurulan Ermenistan Devleti'nin Anayasası'nda -sanırım, 12. Maddesinde- 'Batı Ermenistan olarak ifade edilen bölgelerin kurtarılması hedefi de var.. Yani, Doğu Anadolu'dan bazı bölgeler..
Bu bölgelerin kurtarılması yolunda uluslararası baskıların devreye sokulmasına çalışılacak..
'Öyle bir şey olur mu hiç?' denilebilir mi?
Unutulmasın.. Yahudilerin 2000 yıl vatansız kaldıktan sonra bir devlet kurma hayalleri , Almanya'da, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yahudilere uygulanan baskı, zulüm ve temerküz/ toplama kamplarında yaşanan facialarla daha bir arzulanır hâle gelmişti. Savaştan sonra, 1948'de ise, İsrail adında bir devlet şekline dönüşmüştü, o göçmen Yahudi topluluğu..
İkinci Dünya Savaşı'nda yenilen Almanya ise, İsrail'e hâlâ da -ve denildiğine göre 100 milyarlarca dolar'ı bulan- dev tazminat ödemeleri yapıyor, Yahudilere soykırım uyguladığı gerekçesiyle..
Ermeni nasyonalistleri de propaganda yöntemleri ve uluslararası siyasî baskı ve oyunlarla netice alınabileceğini o zaman daha bir farkettiler.
Nitekim, belki kendi aralarında geçmişin acı tecrübelerini anmış olabilirler, ama, Ermenilerin topluca öldürüldüğü iddiaları, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki İsrail denemesinden sonra, daha etkin ve yaygın şekilde ve dünya çapında sözkonusu edilmeye başlandı. Ne de olsa, 'Doğu Hristiyanlığı'nın Kafkaslar'daki bekçileri'olarak saygıyla da anılıyorlardı, emperial dünyada.. Bu yüzden, 1915 Hadiseleri'nin 40'ncı yılında daha bir güçlü ve uluslararası planda, hele de, 1965'de, yani 1915'in 50'nci yılında, bu yıldönümü daha da etkin ve yaygın şekilde anılmaya başlandı.
İlginç olan şu ki, Hitler Almanyası'nın öldürdüğü söylenilen Yahudilerin sayısı giderek arttırılıyor ve sonunda 6 milyon'a vardırılıyordu. Biring. tarihçi , 'Yahu , o zaman, değil Almanya'da, bütün Avrupa'da bile Yahudilerin sayısı 6 milyonun çok altında idi..'dedi diye, bir Avusturya Mahkemesi onu gıyaben 3 sene hapis cezasına çarptırmıştı.
*
Aynı tablo ermeniler için de söz konusu oldu. Çünkü, 1915 Hadiseleri'nde öldürülen ermeni sayısı 500 bin rakamıyla ifade ediliyordu, 50. Yıldönümü'nde 1965'lerde.. Sonra, 75. Yıldönümünde , 1980'lerde bu rakam, 1 milyon'a yükseltildi.. 2015'e, yani 100. Yıldönümü'nde ise 1,5 milyon'a..
Almanya'da zaman zaman sohbet ettiğimiz mutedil bir ermeni tarihçiye, 'Sizin ölüler de çoğalıyor.' dediğimde 'Siyaset böyle bir şey..' diye tebessüm etmişti.
*
Ama,1915'de ne olmuştu? Ya da, bir şey olmamıştı denilebilir mi?
Ona da, 'Hayır!' denilmelidir. Çünkü 6 asırlık bir büyük devlet çökertiliyordu. Tek başına bu bile, ortaya büyük bir insanî yıkım çıkaracağını anlatabilirdi.
Nitekim, halkımızın kültüründe 'Seferberlik Yılları' diye facialar kervanı bir zaman dönemi olarak yer etmiş olan o büyük yıkım esnâsında öldürülen Osmanlı vatandaşlarının sayısının 6-7 milyondan az olmadığı biliniyor. Devlet eliyle değil, halklar arasında çeşitli tahrik veya planlarla büyük mücadeleler olmadı değil.. Tabiatiyle, Ermeni halkı ile diğer halk kitleleri arasında da büyük boğuşmalar yaşandı..
*
Ve denilebilir ki, ermeniler de mâsum değildi.. Üstelik 800 yıl dostça yaşadıkları müslüman halklarının devleti Osmanlı, hasta yatağına düştüğü bir sırada o hastayı öldürmeye teşebbüs eden bir konumda..
Halbuki, 1060'lardan 1860'lara kadar, 800 yıl boyunca, Müslüman halk nazarında diğer bütün gayrimuslim unsurlardan çok ayrı bir yerde ve oldukça itibar gören ve 'qavm-i necîb', veya 'millet-i sâdıqa' olarak isimlendirilen ermeni halkı, isyân ve hıyanet etmez bir halk olarak bilindiğinden , Osmanlı'nın Müslüman halklarıyla en fazla kaynaşmış olan bir halk idi.
Ama, 1860'lardan itibaren, emperial dünya, 'Hasta Adam' dedikleri Osmanlı için, onu yok edecek daha büyük planlar yapmaya başlamıştı. Ve, giderek daha bir zayıflamakta olduğu görülen Osmanlı'dan ayrılıp müstakil bir Ermeni devleti oluşturulması fikriyle, ifrit, artık şişeden çıkmıştı.. Tabiî, bu cereyanın ardında da, Avrupa'nın, o zamanlar 'Duvel-i Muazzama' denilen bütün emperial devletleri vardı..
*
1877-78 (Hicrî-1293)'de meydana gelen Osmanlı- Rus Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'ndeki Rus Ordusu'nun komuta kademesinde ermeni subayları vardı. 'Daşnaksutyun' ve 'Hinçak' vs. gibi silahlı ermeni mücadele teşkilatları da, Doğu Anadolu'da Rus Orduları'nın ilerlemesine yardım ediyordu.
Batı Cebhesi'nde de, Balkanları geçip taa İstanbul- Yeşilköy'e kadar gelen Rus ordularını karşılamaya giden İstanbul Ermeni Patriği Nersesyan da, Rus Başkomutanı Grandük Nikola'yı, zaferlerinden dolayı tebrik ediyordu.
Bu durumda...
(Bu konuya sonraki yazıda da devam edelim, inşaallah..)