Sadece onlar mý ‘hayýr’ için uðraþýyor?

FETÖ’nün “bedduacý” elebaþý Fetullah Gülen dâhil, bütün terör örgütleri ve iltisaklý aydýn kesimi “hayýr” çýksýn diye uðraþýyor.

Adalet Bakaný Bekir Bozdað böyle söylüyor.

Bonus olarak da, CHP’yle HDP’yi ekliyor...

Þaþýrtýcý mý?

Deðil.

Geçen hafta, Duran Kalkan’la Cemil Bayýk’ýn “anayasa deðiþikliðine hayýr” baþlýklý görüntülü açýklamalarý düþtü internet sitelerine.

Kemal Kýlýçdaroðlu, “Demedi demeyin, bu anayasa deðiþikliði Türkiye’yi böler” diyordu ya, herhalde bölünme endiþesi sardý terör örgütü liderlerini...

Demek ki, sandýða gidip “evet” oyu kullanacaklar, ayný zamanda Türkiye’nin bölünmesine “evet” demiþ olacaklar...

Þaka kaldýracak durumda olsaydým bir yorumda bulunurdum.

Sadece susuyorum.

Susuyorum ve sinir halinin geçmesini bekliyorum.

Bekir Bozdað “hayýr cephesi”ni açýklarken, bir kesimi es geçmiþ...

Ýçerideki arkadaþlar bunlar.

Daha doðrusu “içerideymiþ gibi” yapýp AK Parti hükümetinin son bir yýllýk icraatýný eleþtiren; ne eleþtirmesi, “felaket” olarak gören; cari (!) kötü gidiþatýn sorumluluðunu Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yýkan arkadaþlar...

Hani, “Baþbakan deðiþmeseydi kredi notumuz düþmezdi, Baþbakan deðiþmeseydi dolar yükselmezdi, Baþbakan deðiþmeseydi 15 Temmuz felaketi yaþanmazdý” diyen arkadaþlar.

Önümüzde bir referandum varmýþ.

Ýyi düþünmeliymiþiz.

Ýyi düþünürsek, ne yönde oy kullanacaðýmýza daha saðlýklý karar verebilirmiþiz.

Mesela kendileri... Þimdilik “evet” diyorlarmýþ ama iyi düþünürlerse belki de “hayýr” derlermiþ...

Görüyorsunuz deðil mi? “Biz de AK Partiliyiz. Biz de Cumhurbaþkanlýðý sistemini destekliyoruz, biz de ‘Reis’ diye ölüyoruz” diyorlar ama cambazlýkla, hokkabazlýkla, laf kalabalýðýna getirerek “hayýr” diyorlar... “Sinsi” dendiðinde de kýzýyorlar.

Bu kesimden bir arkadaþ da, bu referandumla, 12 Eylül 2010’da yapýlan referandumu kýyaslamýþ.

12 Eylül referandumunda “demokrasi heyecaný” varmýþ.

Bu referandumda yokmuþ!

Bunu diyen arkadaþ, bir-iki hafta kadar önce, Cumhurbaþkanlýðý sisteminin Hitler Almanya’sýndan esintiler taþýdýðýný yazýyordu.

Hiç utanmýyordu.

Utanmýyordu, çünkü bugün AK Parti’de nakýsa saydýðý hususlarýn tümü (lider sultasý, tek adam yönetimi, vs.) kendisinin milletvekili olduðu dönemde de geçerliydi.

Listede yer bulabilseydi, özlediði demokrasi heyecanýný mutlaka bu referandumda da bulacaktý. Liste dýþý kalýnca, demokrasi heyecanýnýn yerini “Hitler esintileri” aldý.

Hayýr, yorum yapmayacaðým.

Durum, yorum kaldýrmayacak netlikte ortada.

Þu kadarýný söylemek kifayet eder:

Dostluðunuzda mert deðildiniz, bari düþmanlýðýnýzda mert olun.

Karnýnýzdan konuþmayý býrakýn, ne düþünüyorsanýz, neyi savunuyorsanýz apaçýk yazýn.

HAMÝÞ

Bir arkadaþa, “Kimlerdir bu Trump severler? Açýkla da bilelim!” diye sormuþtum. Cevap niyetine, yel deðirmenleriyle savaþan saçma sapan (ve galiba ironik olmaya çabalayan) bir yazý yazdý.

Ne anlattýðýný, neyi savunduðunu, esasýnda ne demeye çalýþtýðýný ben anlayamadým. Yaptýðý ironik göndermeleri de anlayamadým.

Kime laf sokmaya çalýþýyor? Hele onu hiç anlayamadým.

Birileriyle “ölümüne” derdi var ama üç gündür kafa patlatýyorum, kim o “birileri”, bir türlü bulamadým.

Bu yüzden kendi haline býrakmaya karar verdim.