‘Ýnsan Haklarý Günü’nü senede bir gün olsa da anmak yine de faydasýz olmasa gerek... Ama insan olmak ‘sadece cismen insan þeklinde’ olmak mýdýr?
Bunun böyle olmadýðýný dünyanýn her bir yanýnda her gün görmekteyiz.
***
9 Aralýk Pazartesi yazýmda, ‘Ýnsan Haklarý Günü’ münasebetiyle 10 Aralýk akþamý Yatsý namazýndan sonra Fâtih Câmii avlusundan baþlayacak meþ’aleli bir gösteri düzenleneceðini ve özellikle, emperial güç odaklarýnýn kuklasý olan darbeci General A. Fettâh Sisî’nin tahakkümündeki Mýsýr’da, sýrf inançlarýndan dolayý ‘terörist’ diye suçlanýp zindanlara doldurulan ‘Ýkhwan’ul-Muslimîn (Müslüman Kardeþler) Teþkilatý üyesi onbinlerle, kalbî bir dayanýþma içinde olunduðunun sergileneceðini ifade etmiþtim.
***
O akþam, o saatte, ‘fakir’ de oradaydý. 5-6 derecelik oldukça soðuk bir geceye raðmen, yaklaþýk 2 bin kadarý hanýmlar olmak üzere, binlerce insanýn orada toplanýp, son derece disiplinli bir þekilde ve câmi avlusundan Fevzi Paþa Caddesi’ne ve oradan Saraçhane Parký’na kadar süren 45 dakikalýk yürüyüþ kolunun ve emperial güçlerin kuklasý olan Gen. Sisî ve benzeri diktatörleri ‘tekbîr’ sadâlarýyla tel’in ediþlerine yolun iki tarafýndaki yüzlerce insanýn da katýldýðý görülüyordu.
Bu gösteride sadece Mýsýr deðil, Suriye, Doðu Türkistan, Keþmir ve Yemen gibi coðrafyalardaki Müslümanlarla da dayanýþma içinde olunduðunun ilâný, zulme ve zâlimlere karþýtlýðýmýzýn önce vicdanlarda yer bulmasý açýsýndan hayýrlý bir teþebbüstü.
***
‘En büyük ve tek Önderimiz’ kim mi?
10 Aralýk’ta, ‘Ýnsan Haklarý Günü’ münasebetiyle Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn büyük bir gençlik kitlesiyle yaptýðý ve bazý TV kanallarýndan da canlý olarak yayýnlanan ve bir takým sýnýrlamalar olmaksýzýn yapýlan sohbet ve suallere verilen net cevaplar ilginçti.
25 yýl öncelerde, bütün dünyanýn gözü önünde ve Avrupa’nýn ortasýnda, Bosna’da yüzbinlerce insanýn, Sýrp ve Hýrvat þovenistler tarafýndan ve sýrf Müslüman olduklarý için en vahþî ve ahlâksýz yöntemlerle katledilmesini ‘insanlýk suçu’ kabul etmeyen ve bir de o zamanki kaatil Sýrp liderlerini destekleyen Avusturyalý yazar Peter Handke’ye Ýsveç Kraliyet Akademisi'nce Nobel Edebiyat Ödülü verilmesine tepkisini ortaya koyan Erdoðan, bu ödülle Nobel Ödülleri’nin de böylece tamamen itibarsýzlaþtýrýldýðýný, 10 Aralýk'ta Stockholm'de yapýlan ödül törenini Türkiye’nin boykot ettiðini belirtiyordu.
Evet, 1.5 asra yakýn zamandýr uluslararasý bir gelenek haline gelen Nobel Ödülleri’nin hele de ‘Ýnsan Haklarý, Edebiyat ve Barýþ’ konularýnda kimlere verileceðinin, emperial dünyanýn deðerlerine hizmet ölçüsüyle belirlendiðine Handke ilk örnek deðil...
***
Baþkan Erdoðan’ýn, gençlerle sohbetinde, ‘Sizi etkileyen en önemli kiþi kim olmuþtur?’ gibi bir suale, ânýnda, ‘Elbette ki, en büyük ve tek önderimiz sevgili Peygamberimiz’dir’ demesini þükürle karþýladým.
Ýnsana, ‘Erdoðan bir takým siyasî hesaplarýn ötesinde iþte budur!’ dedirten bir sahne idi, o...
***
Ve, bir ‘herzevekil’in hezeyanlarý..
Alçak deðil, çukurun da çukuru bir ‘herzevekil’, prof. var. Ateistliði umûrumda deðil... Cehenneme de kütükler lâzým... Ama o, Müslümanlarýn inancýna saygýsýzlýk edip, tahrik etmeye çalýþýyor; câmi duvarýna yaklaþan çomarlar gibi.. Bir kötek yiyecek olsa kuyruðunu kýstýrýp, ortalýðý velveleye vermeye baþlayacaðý ve hangi zamâne putuna sýðýnýp, hangi darbeci güçlerden medet umacaðý da kesin...
Bu ‘herzevekil’ kiþi, Azerbaycan'da bir grup öðrenciyle görüþürken, 'Ýslamiyet'in 11. yüzyýldaki çöküþü türkleri de beraberinde sürükledi. Özellikle Osmanlý Devleti en alt noktadýr' diye saçmalamýþ... Kendi putunu yüceltmek için, tarihin derinliklerinde ‘sümüklü böcek’ler arýyor...
Þair ne demiþti:
‘Ne taaccüb ediyorsun, buna dünya derler,
Duyulan herzelere onda nihayet yoktur.
‘Yerin altýnda öküz var mý?’ dedi bir meczûb,
Onu bilmem dedim, üstünde fakat pek çoktur!’