Sadece ve yalnızca O’na yöneliyoruz

Cumartesi.

Medine-i Münevvere’den, Mekke-i Mükerrem’e gidiyoruz otobüsle.

Bir yanda Hz. Peygamberimizden (S.A.V) ayrılmanın hüznü, öte yanda Yüce Rabb’imizin Evi sayılan Kâbe’ye bir an önce varmanın sevinci kalbimi adeta ikiye yarıyor.

Hüznü de güzel, sevinci de güzel buranın.

Çünkü buranın adı belde-i Tayyib.

Güzeller güzeli belde. En sevgilinin en kutsalla buluştuğu en güzel belde...

Burada olmak müthiş bir duygu sarmalı oluşturuyor insanın kalbinde.

***

Mekke Resûl’ün doğup büyüdüğü yer.

Mekke Resûl’ün acımasız zulme uğradığı yer.

Mekke Resûl’ün hicret etmek zorunda bırakıldığı ana yurdu.

Medine ise Resûl’le özdeşleşmiş.

Mekke Allah’ın Evi Kâbe ile anlamlı, Medine ise Resûl’ün Mescidiyle, varlığıyla...

Medinesiz Mekke eksiktir elbet.

Her ikisiyle oluşan anlam dünyası, Müslüman coğrafyanın topyekûn anlam dünyasıdır.

Dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların yöneldikleri yerlerdir buralar.

Allah ve Resûl’ünü nasıl ki birbirinden ayırmak mümkün değilse, Mekke ile Medine’yi de birbirinden ayırmak mümkün değildir.

Biri diğerinin mütemmim cüzüdür.

***

Mekke muhterem ve mükerrem bir şehirdir. Çünkü orada Kâbe vardır. Çünkü orada ahirete uzanan yol vardır. İşaretler vardır. Beldeler vardır. Mekanlar vardır. Semboller vardır.

Hacc yönelmek demektir. O’na yönelmek ve oraya yönelmek... Kutsal’ın Başkentine yönelmek... Aşkın Başkentiyle bütünleşmek... En sevgilinin mescidinde O’nunla bir ve beraber olmak... O’na yönelip, O’nda yok olmak... Yüklendiğimiz günahlardan arınarak yeni bir başlangıç yapmak için dosdoğru O’na yönelmek...

İşte Kâbe’deyiz... Gecenin ilerleyen bir vakti... Mahşeri bir kalabalık..

Bir tek O var. O’nu görürcesine yöneliyoruz Kâbe’ye...

Kâbe dediğiniz bir küptür... Ama onun mana derinliği o kadar büyüktür ki anlatılamaz. Kâbe bir tür semboller mekanıdır. Tavaf gibi...

Hacer-i Esved gibi... Hz. Hacer gibi...

Bir küpün etrafında sadece ve yalnızca O’nu düşünerek ve O’nda yok olarak dönüp duruyorsunuz. Bedenen dönüyorsunuz, ama siz yoksunuz artık.

Benliğiniz yok. Irkınız yok. Unvanınız yok. Renginizin, dilinizin, mezhebinizin, mevkinizin hiçbir önemi yok. Siz oradasınız bedeninizle ama

orada bir tek O var. Kâbe’nin sahibi.

Yeryüzünün sahibi. Sadece ve yalnızca O’na yöneliyorsunuz ve O’ndan bağışlanma diliyorsunuz...

Tavaf arındırıyor sizi.

Dilinizde sadece dua ve yakarış...

Kalbinizin hafiflediğini hissediyorsunuz her dönüşünüzle birlikte.

Yüklenip geldiğiniz günahlarınızdan ve kirlerinizden temizlendiğinizi hissediyorsunuz.

***

Kâbe’de Hz. Hacer var.

Allah’ın Evi’nde bir tek siyahi bir

kadın medfûn...

Ne anlamlı, ne büyük bir mesajdır... Hz. İbrahim efendimizin siyahi eşi... Hz. İsmail efendimizin mübarek anneleri... Yüce Allah’ın kadına ne büyük değer verdiğinin işareti ve anlamı... Döndükçe tarihe yolculuk yapıyor zihniniz.

Hz. Hacer’i ve Hz. İsmail’i düşünüyorsunuz...

Bir başına bırakıldıkları bu yerde Allah’ın sayesinde nasıl bir nimete sahip olduklarını düşünüyorsunuz...

İşte zemzem...

Hz. Hacer can havliyle bebek yaştaki oğlu İsmail’e su bulmak için koşuşturup durmaktadır ilerideki Merve ve Safa tepelerinde...

Bir Merve’ye, bir Safa’ya gidip gelmektedir...

Sa’y dediğimiz işte bu yürüyüşün adıdır...

Sa’y yürüyüş demektir...

Ve nihayetinde topraktan fışkıran hayat kaynağı su: Zemzem...

O gün bugündür akıp duruyor İlah-i bir mucize misali...

***

Tavafımızı bitirdikten sonra Merve ve Safa tepeleri arasında 7 kez gidip geliyoruz, Hz. Hacer annemizi ve Hz. İsmail efendimizi anarak...

Zaman durmuş gibi sanki...

Sabaha karşı kan ter içinde kalıyoruz ama kalbimizde müthiş bir huzur...

***

Allah Hz. Hacer ve İsmail ile beraberdi.

O yüzden onlara hiçbir şey olmadı.

15 Temmuz gecesi, “Korkmayın, Allah bizimle beraberdir!”diyen bir liderin arkasından şehadet aşkıyla meydanlara çıkan milletimize bahşedilen zaferi hatırlıyorum.

Şehitlerimize Kâbe’den rahmet diliyorum.

İnsan suretine bürünmüş İblis’in askerlerinden liderimizi ve ülkemizi koruması için Rabb’ime niyazda bulunuyorum.

Görünmeyen İblis’in şahsında Pensilvanya’daki İblis’i de taşlayacağım o günü büyük bir aşkla bekliyorum.

15 Temmuz ruhunu sadece ve yalnızca O’na yönelenler temsil ederler, biline.