Safları sıklaştırmak

Eyvallah; 

Bizi kendimize getirdiniz, uyandırdınız, aklımızı başımıza getirdiniz.

Biz ki farklı görüşler, farklı bakış açıları, farklı önceliklerdeki değerlere sahip çocuklarıyız bu ülkenin. 

Didişir dururuz, pek anlaşamayız, kavgamız-gürültümüz bitmez.

Milliyetçisi, ülkücüsü, Atatürkçüsü, dindarı, muhafazakarı, AK Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi, Saadet’lisi, BBP’lisi, Türk, Kürt, Laz, Arap kökenlisi, Alevisi, Sünnisi... 

Bitmeyen, tükenmeyen sorumuzu sorar, tartışmaya başlarız bir araya geldiğimizde. 

“N’olacak bu memleketin hali”

İşte bu sorunun etrafında birleşiriz, çözüm önerilerimiz de günah keçilerimiz de farklıdır ama ortak derdimiz “memlekettir”. Memleketin halinin ne olacağını önemseyenleriz biz. Kafamızın bastığı kadar çözümler buluruz, bazen sebeplerde çatışırız, bazen sonuçlarda çelişiriz ama ortak kavgamız memlekettir

Eyvallah, bizi kendimize getirdiniz.

Saflarımızı daha “sık” ve daha “düzgün” tutmamız gerektiğini hatırlattınız. 

*    *    * 

Ne bekliyordunuz?

Siz katil devlet deyince devletimizin katil olduğuna inanmamızı mı? 

Aksine, siz böyle deyince devletimizi değil, sizi yanlış tanıdığımızı anladık. 

Ne bekliyordunuz?

Siz dünya kamuoyuna “Türkiye’de devlet halkını katlediyor, halkına zulmediyor” deyince bunu kabul etmemizi ya da “Eyvah dünyaya rezil olduk!” diye dövünmemizi mi? 

Aksine, hem sizi hem uluslararası yayın kuruluşlarını tanımış olduk böylece. 

Ne bekliyordunuz?

Önce “Türkiye partisi olacağız” deyip şarkılar, türkülerle gelip sonra operasyondan terörist kaçıran ve onların silahlarına “hafif silahlar” diyen ikiyüzlülüğünüzü bu halk görmeyecek mi zannettiniz? 

Provoke et, galeyana getir, devletle karşı karşıya getir, öldürürse adına gerilla, ölürse sivil halk de ve sonuç ne olursa olsun bundan nemalan” taktiğinizi yiyeceğimizi mi zannettiniz? 

Ne bekliyordunuz?

Tuzaklar işe yarar mı sandınız? Pusularınız tutar mı sandınız? Sizin hesabınız galip gelir mi zannettiniz? 

Biz, “memleket ne olacak” diye düşünen herkes biriz. 

Biz, görüş ayrılıklarımız, fikir çatışmalarımız olsa da bu memleketin bütünlüğü söz konusu olduğunda aynı sancağa sarılırız sıkı sıkıya.

Biz,“Vatan sağolsun” diyenler, ülkesini sevenler, gidecek başka hiçbir yeri olmayan ve olsun da istemeyenler, biz ülkemizin başı dertte olunca ikiz kardeşten daha yakın oluruz. Görünce şaşırmayın. 

Yutturamadınız, tutturamadınız. Bu sefer de olmadı, bir daha da deneseniz yine olmayacak. 

Tuzaklarla, pusularla, türlü türlü oyunlarla yürüyenler, hesaplarınız tutmayacak. 

Ama yine de bir teşekkür borcumuz var size;

Üstümüzdeki ataleti atmamızı biraz da size borçluyuz;

Vatanımızın, milletimizin, memleketimizin kıymetini hatırlamayı biraz da size borçluyuz.

Birbirimizin değerini anlamayı biraz da size borçluyuz.

 Artık saflarımız daha “sık” ve daha “düzgün”.

*    *   * 

Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır. Âl-i İmran (54)