Spor yapmanın amacı uzun yaşamak? Güldürmeyin beni! Spor yapmanın zararı çok. Birkaç yüz metre koşunca göğüs kafesinde sıkışma oluyor, ortalık kokuyor, daha çok oksjien harcanıyor. Ömrü de uzatmıyor, öyle olsa yerinde duran kaplumbağalar 200 yıl yaşamazdı!
Önceden belirlenmiş kurallara göre, kişisel veya takım halinde yapılan rekabet amaçlı yarışma ve kişisel eğlence veya mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel aktivitelere spor denir.”
Wikipedia’ya göre sporun tanımı bu. Hepimiz sporun ne demek olduğunu biliyoruz ama kabul edin ki yazıya bilimsel bir hava katmış olduk. Gerçekten çok hoş durdu.
Uzmanlar yıllardır spor yapmanın öneminden bahsediyor. Bir kişi de çıkıp sormuyor “Neden” diye. Sağlıklı olmak için mi? Fit görünmek için mi? Kilo vermek için mi? Güldürmeyin beni. Bu saydıklarınızın sporla alakası yok. Birazdan siz de hak vereceksiniz.
Öncelikle spor yapmayanlara yönelik tam bir yıldırma, baskı ve psikolojik şiddet uygulanıyor. Her konuda fikir ayrılığına düşen uzmanlar konu spor olunca adeta tek bir yerden emir almış gibi “Ha babam spor yapın” diyor. Bu oyuna gelmeyelim.
Hayatında yaptığı en büyük spor kumandayı aramak olan ben bile geçen gün bu baskıya boyun eğip spor yapmaya çıktım. Birkaç yüz metre koştum ve sonuç: Çarpıntı, nefes darlığı, göğüs kafesinde sıkışma... Hani spor sağlıklıydı? Otururken bunların hiçbiri olmuyordu.
PERDE ASMAK HALI YIKAMAK DA SPOR
Bir kere ben spor yapanları samimi bulmuyorum. Annen ekmek almaya gönderdiğinde mırın kırın ediyorsun ama saatlerce amaçsız koşabiliyorsun. Riyakarlıktır bu. Madem spor yapacaksın bari bir işe yara. Yerleri süpür, çamaşır as, perdeleri değiştir. Ya da halı, kilim paspas, yolluk kenarına, halıfleks kenarına overlok çek, beş dakikada yap, hemen teslim et. Bunlar işte hep spor. Ama boş iş tatlı geliyor değil mi? Çok yazık. Tek dezavantajı millete hava atamaman. “Spordan geliyorum” demekle “Yerleri süpürdüm” demek arasında müthiş bir elitizm var.
OTOBÜS BİZİ ROBERTO CARLOS YAPIYOR
Ayrıca zaten çoğumuz gün içerisinde mecburen devamlı spor yapıyoruz. Otobüse yetişmek için attığımız depar dışında ayrıca bindikten sonra da ani manevralardan korunmak için sıkı sıkıya asıldığımız tutamaklar bir nevi barfiks oluyor bize, dambıl oluyor, halter oluyor. Düzenli bir şekilde ayakta yolculuk eden bir vatandaşın kol kasları Slav güllecileri kıskandırır. Hele ki otobüsün içi aşırı kalabalıksa ve tutamağa uzanma şansınız yoksa bacaklar denge vazifesi icra eder ve düzenli bir şekilde kalabalığa maruz kalıyorsanız üç ay içerisinde Roberto Carlos baldırına sahip olmanız işten bile değil.
KALORİ VERİRKEN İYİ DE
Spor yapmak müsrifliktir. “Efendim geçim sıkıntısı çekiyoruz, yiyecek bulamıyoruz” diyorsun ama bir saatlik sporda binlerce kaloriyi hoyratça harcıyorsun. Sofranın başına geçtiğindeyse aç bir kurt gibi yemeklere saldırıyorsun. Sonra da vay efendim mutfak harcamaları çokmuş. Herkes kalorisine sahip çıksa, spordan uzak dursa dört kişilik bir aile 300 liraya haydi haydi doyar.
HERKES EFENDİ GİBİ OTURSA KOKU OLMAZ
Sporun en çirkin taraflarından biri de terlemedir. Spor esnasında terlemeye bağlı koku salgılarsınız. Size göre hava hoştur ama bize göre hava hiç hoş değildir. Beden dersinden döndükten hemen sonra sınıfta oluşan o kokuyu düşünün. Herkes efendi gibi otursa yaşanmayacak türden kokular bunlar. Mis gibi silgi kokusu, defter kokusu koklamak varken... İnanın şu an bile canım çekti. Ortaokulu özledim. Belki de ait olduğum yer orasıydı. Belki de hiç mezun olmamalıydım.
ÖZÜNÜZ DOYSUN, OKSİJEN BIRAKMADINIZ
Spor yaparken nefes alış verişi normalden en az üç kat daha fazladır. Bu benden üç kat daha fazla oksijen tükettiğin ve yine üç kat fazla karbondioksit saldığın anlamına gelir. Hani atmosfer hepimizindi? Spor yapanlara bakıyorum, yüzlerinde en ufak bir utanma veya minnet duygusu yok. Adam ona buna hava atmak için benim oksijenimden çalıyor ve ben buna sessiz kalacam öyle mi? Yo dostum yo, o kadar bilinçsiz değilim.
Ne yapalım, size oksijen yetiştirmek için her gün bir ağaç mı dikelim? Bizim mahallede her sabah yandan yırtmaçlı şortunu giymiş halde koşan bir amca var. Yandan yırtmaçlı, evet. Kimi ve nasıl etkilemeyi düşünüyor, fikrim yok. Bir gün evin önünden geçerken yanlışlıkla kafasına saksı düşürmeyi çok istiyorum. Benim hayatım boyunca tükettiğim oksijeni herif üç günde harcıyor. Düşüncesizliktir bu."
HAREKETSİZ KAPLUMBAĞA 200 YIL YAŞIYOR
Bir çitanın hayatı koşmakla geçiyor, 20 yıl yaşıyor; fıldır fıldır dolanan köpeğiniz 15’inci yaş gününü zor görüyor ama bütün hayatı olduğu yerde durmak olan kaplumbağalar 200 sene yaşıyor. Ne o uzmanlar, sustunuz? Şimdi gidin ve bir kaplumbağaya “Bebeğim çok hareketsizsin, biraz spor yap, hayatının kıymetini bil” deyin, muhtemelen tavsiyenizin saçmalığı karşısında cevap vermemeyi tercih edecektir. Deneyin ve görün.