Ýstanbul’da dev bir hastane zinciri… Adý þimdilik bende kalsýn
Gidiþ sebebimiz bizim ufaklýða bulaþan influenza diye bir yeni virüs çeþidi. Bulaþtý mý serum yemeden kurtulamýyorsunuz, anlayacaðýnýz baþa bela…
Her neyse, testler þu, bu derken virüs tespit edilince bir oda açýldý bizim için. Hasta küçük olunca serumu alýþý uzun sürüyormuþ, 4-5 saat serum süresi kadar yatýþýmýz saðlandý.
Akþam 6 gibi serumumuz bitti, ödemelerimizi yaptýk. Sosyal güvence olarak oðlum benim SGK’mdan yararlandýðý için belli oranlarda indirimler yapýldý ve çýkýþ…
Serum sonrasý hýzlýca bir ilaç tedavisi için de vakit kaybetmeden eczanenin yolunu tuttuk. Saat tam 19.00. Eczanenin kapanma saati.
Eczacý hanýmýn reçeteyi ve üzerindeki hastane adýný görünce yüzü buruþtu. “X Hastanesi mi? Bunlar sizin çýkýþýnýzý yapmamýþtýr ki…”
Anlayamadým önce. Nasýl olmuþtu da bu hastane zinciri hastalarýnýn çýkýþýný yapmamakla ünlenmiþti.
Reçeteyi sisteme girdiðinde haklý çýkacaktý eczacý haným. “Evet, dediðim gibi, þu an halen içeride, yatýyor görünüyorsunuz, dolayýsýyla bu reçete de geçersiz oluyor çýkýþýnýz yapýlmadýðý için”.
“Bir dakika!” deyip hemen telefona sarýldým, yorgun geçen zorlu günün de sertliðiyle oradan-oraya derken çýkýþ bankosuna baðlattým kendimi.
“Bir saat önce þu isimli hastanýn çýkýþ iþlemlerini yaptýk ancak ilaç almaya geldiðimizde…” diyecek oldum ama karþýndaki neyin ne olduðunun farkýndaydý. Leb demeden anlamýþtý gerisini...
“Tamam, hemen yapýyorum çýkýþýnýzý beyefendi” dedi ve kapatýverdi telefonu.
Eczacý kadýna “bir daha dener misiniz?” dedim. Bu kez olmuþtu. Bir telefon konuþmasý ile o yarým saat dikildiðim bankoda yaptýramadýðým çýkýþý yaptýrmýþtým.
***
Jetonun düþmesi birkaç saatimi aldý.
Eczacý hanýmýn bu hastane zincirinin adýný görür görmez yürüttüðü tahmin boþuna deðildi.
Acaba gerçekten de tahmin ettiðimiz gibi , hastane zinciri özellikle aranýp da ýsrarla söylenmediði takdirde çýkýþýnýzý yapmýyor muydu?. Ardýndan da devlete gidip “Al, bak senin SGK’lý hastan bir gece hastanemde kaldý, öde bakalým oda parasýný” mý diyordu?
Böyle bir þey olabilir miydi?
Dev bir saðlýk zinciri böyle bir gelire tevessül edebilir miydi?
Kendi devletine, vermediði bir hizmeti vermiþ gibi gösterip üç kuruþ fazla kazanmanýn yoluna gidebilir miydi?
Bunu bilmiyoruz.
Eczacýnýn refleksi ve telefonla arar aramaz çýkýþýmýzýn yapýlmasý güçlü bir þüphe doðuruyor sadece.
Ama, “Nasýlsa bizden çýkan bir þey yok, ödesin devlet” de diyemeyiz, öyle deðil mi?
Bunu gündeme getirmek, Saðlýk Bakanlýðý’na sormak da boynumuzun borcu.
Öyleyse soralým.
Sayýn Saðlýk Bakanlýðý yetkilileri.
Bu durumdan haberdar mýsýnýz?
Eðer bana ulaþýrsanýz hastane zinciri ismi vermeye hazýrým.
Ha, eðer bu durum gerçekten tahmin ettiðimiz gibi ise, o zaman markayý açýklamaktan da çekinmem. Kimse de kusura bakmasýn. Devletin kuruþu bile kýymetli. Tüyü bitmemiþ yetimin hakký var.
***
Sözü açýlmýþken hem beni hem de oðlumu iki seksen uzatan #influenza dan da bahsedeyim.
Özellikle havayolu seyahatlerinde fena halde yayýldýðýný öðrendim. 5 saatlik bir uçak yolculuðunda, sadece bir yolcuda olan influenza virüsü o yolculuk boyunca uçaðýn %72’sine bulaþabiliyormuþ.
Ve serum tedavisi görmeden ayaða kalkabilmek çok zor.
Baþladýysa kesinlikle serumdan kaçmaya çalýþýp günlerce rezil olmayýn. Serumunuzu yiyin, ayaða kalkýn.
Grip virüsünün bu kadar güçlenmiþ olmasý da ayrý enteresan. Resmen kendini geliþtirmiþ, hýrs yapmýþ da öyle gelmiþ insanlýðýn karþýsýna.
Aman dikkat. Þu sýralar çok tehlikeli. Hele bir de çocuklara bulaþýnca iyice fena.
Benden uyarmasý.