Süleyman Þah Türbesi’nin askeri anlamda son derece baþarýlý bir operasyonla taþýnmasý, bazý tartýþmalarý da beraberinde getirdi. Aslýnda bu tartýþmalarýn bir kýsmýný anlamak kolay deðil; zira konu tamamen Türkiye’nin güvenliði ile ilgili ve gayet partiler üstü.
Türbe’nin ilk yeri, Türkiye’ye yaklaþýk 100 km mesafede Fýrat’ýn kýyýsýndaki Caber Kalesi’nin eteklerindeydi. Fransa ile yapýlan 1921 Ankara Anlaþmasý ile 1926 Sözleþmesi, Lozan Antlaþmasý ve Suriye ile yapýlan 1956 Halep Protokolü, Türbe ve müþtemilatýn bulunduðu alanýn mülkiyetini Türkiye’ye vermiþtir. 1939’da ilk nakil Caber Kalesi içinde yapýlmýþ, 1975’de ise Suriye yönetiminin yaptýðý baraj nedeniyle sular altýnda kalacak olan Türbe ve karakol, Türkiye sýnýrýna 37 km mesafedeki Karakozak bölgesine taþýnmýþtý.
1995 ve 2001’de Suriye yönetimi yine yeni barajlar yapýlacaðý gerekçesiyle Türbe’nin taþýnmasýný istemiþ, zaten gergin olan iliþkilere bir de bu anlaþmazlýk konusu eklenmiþti. 2003’de ise Türbe’nin yerinde kalmasý konusunda anlaþmaya varýlmýþ, 2008’de de yükselen baraj sularý nedeniyle büyük bir tadilat gerçekleþtirilmiþti. Bugün ise Türbe neredeyse Türkiye sýnýrýna yapýþýk bir bölge olan Suriye Eþme’sine getirildi.
Tartýþma, Türkiye’nin topraðýný terk ettiði ya da geri çekildiði yönünde.
Geri çekilme
Önce geri çekilme konusuna deðinmek gerekiyor. Gayet tabi Türkiye de kendisine ait bir topraðýn ilk yeri olan Caber Kalesi’nde kalmasýný stratejik nedenlerle tercih ederdi. Ýkinci en iyi tercih ise muhtemelen Karakozak’ta kalmasýydý. Ancak Suriye normal bir ülke deðil. Türkiye sýnýrýna yaklaþýk 40 km mesafedeki 10 dönümlük topraðýn çevresi IÞÝD tarafýndan çevrilmiþ vaziyetteydi. Daha önce konsolosluk çalýþanlarýný ellerinde tutanlarýn benzer bir eylemi burada da gerçekleþtirmemeleri için hiçbir neden yoktu.
IÞÝD Türbe’ye saldýrsa, gücünün yettiðini varsaysak araziyi iþgal etse, askerlerin birazýný öldürüp geri kalanýný esir alsa, Türbe’yi yakýp yýksa, oradaki Türk bayraðýný indirip kendi kara bayraðýný çekse daha mý iyi olurdu? Bu Türkiye’yi alenen Suriye iç savaþýna sokmak anlamýna gelmez miydi? IÞÝD’i bertaraf etme konusunda elini kirletmek istemeyenler, bu iþin Türkiye’ye havale olmasýndan mutluluk duymazlar mýydý? Türbe’yi rehin alarak Türkiye’nin kara operasyonuna sürüklenmesi ve Rejim ile IÞÝD baþta olmak üzere en az iki ateþ arasýnda kalma riskiyle karþýlaþmasý söz konusu olmaz mýydý?
Dolayýsýyla Türkiye Türbe’yi yakýnýna taþýyarak olasý riskleri bertaraf etmiþ, kendisine þantaj yapýlma olanaðýný ortadan kaldýrmýþtýr.
Topraðý terk etme
Topraðýn terk edildiðine dair tartýþmalar ise teknik olarak gerçekçi deðil, zira söz konusu toprak üzerindekilerle iliþkili. Diðer bir ifadeyle Türkiye’ye ait olan Türbe, karakol ve müþtemilat; onlar nereye taþýnýrsa, orasý Türkiye’ye ait arazi oluyor.
Bu durum týpký yurt dýþý temsilciliklerinin mülkiyetine benziyor. Türkiye’nin Paris büyükelçiliði bina ve bahçesi Türkiye topraðý. Olmaz ama diyelim ki burasý yansa, yýkýlsa ya da Paris belediyesi yol yapmak için istimlâk etse, büyükelçilik baþka bir yere taþýnýr ve taþýndýðý yer de yine Türkiye topraðý olur. Týpký Türkiye bandýralý gemiler gibi. Gemi nereye giderse gitsin, ister açýk denizde gezsin ister Þili’de bir limana demirlesin, içine ayak basýldýðý anda Türkiye topraklarýnda olunur.
Hal böyle olunca, Türkiye’nin sýnýrlarý dýþýndaki bir topraðýný terk ettiðini ileri sürmek doðru olmaz. Ayrýca her iþte bir hayýr vardýr. Fiilen sýnýrda güvenli bölge kuruluyor, bu bir. Ýkincisi, Suriye ilânihaye bu koþullarda kalmayacak, bir gün sular durulacak. Ýþte o gün Türkiye Türbe ve karakolun ilk yerine yani Caber Kalesi’ne taþýnmasýný talep edebilir; zira þimdiki yerinin geçici olduðu ilan edilmiþ durumda.