Bir þeyi çok isterseniz olur, denir. Ýsteðiniz dua olur çünkü. Hac ve umre yapabilmeyi öylesine çok istediðim vakitlerde nasip etmiþti ki Allah, evet demiþtim; istemek dua zaten. El açýp yakarmadan da ister ya insan, hep aklýnda o özlemle dolaþýr, kim oralardan havadis getirse kulak kesilir, giden-gidecek herkesten dua istersin... Allah'ý davete mecbur edercesine, yola çýkmadan yola revan olurcasýna ister ya insan... Ýþte öyle bir hal ile...
Sonra bir gün durduk yere Kudüs'e gitmek için bir davet aldým. "Hay Allah" dedim, "Bu ne güzel bir nasip. Aklýmda da yokken üstelik. Teþekkür ederim Allah'ým."
Bir sivil toplum kuruluþuyla birlikte Ramazan'da Kudüs'ü ziyaret edecektik, yaklaþan bayram için hazýrladýklarýmýz hediyeleri çocuklara verecektik. Her þey hazýr; pasaportlar, vizeler, hediyeler...
Bu köþeyi okuyanlar hikayeyi biliyor aslýnda, Ben Gurion Havalimaný'nda 10 saate yakýn sorgulandýktan sonra 10 yýl giriþ yasaðý konulmuþ halde sýnýr dýþý edildik. Yeterinde istemeden, duasýný edemeden yola çýktýðým için olsa gerek, Fatýma'nýn þehit düþtüðü o kapýya varamadan daha geri döndük Ýstanbul'a. Kýzýmla yaþýt Fatýma'nýn kapýsýnýn eþiðinde vurulduðu Kudüs'ü göremedim daha. Ömür verirse Allah 10 yýl sonra da olsa varacaðým o kapýya...
Vurulmak için dahi olsa...
Kudüs'te ezanýn susmasýna, Kudüs'ün Müslümansýzlaþtýrýlmasýna müsaade etmemeliyiz asla.
O kapýlarda Fatýmalar olmak pahasýna...
Her masada bu konuþuluyor!
FETÖ ile mücadelenin en zor tarafý örgütün kripto bir yapýlanmaya sahip olmasý. Bu kripto yapýya, devletin en mahrem kurumlarýnda etkili pozisyonlara sýzmak üzere bürünmüþler. Takiyyenin, kendi lisanlarýyla söylersen "tedbir yapmalarýnýn" sebebi de bu zaten. Tanýnmamak ve böylece gizli ajandalarýný uygulamaya koymak...
Vataný ve ezaný için Kudüs'ün kapýlarýnda vurulup düþen Fatýmalara bakýn, bir de milletine silah doðrultan, Meclis'ini bombalayan, ülkesini ABD'ye, Ýsrail'e peþkeþ çeken, insanlarýn zaaflarýný ve dini duygularýný kullanarak kendine bir haþhaþi ordusu kuran þu yüzüne tükürülesi haine...
Müceddit-mehdi diyerek onu Peygamber'in üstünde tutan alçaklar sürüsüne bir de...
Bu hain ve sapýk örgütün devlet haline gelmesine ramak kalmýþtý. Allah bu millete acýdý.
Kudüs kapýlarýnda ülkelerini Ýsrail iþgalinden korumak için þehit düþenlerin þahitliðine, Suriyeli mültecilerin dualarýna, Arakan'dan Somali'ye yüzü bize dönük medet bekleyen alemi Ýslam'ýn yakarýþýna, namazý sünnetini terk etmekten imtina ederek kýllan mümin yüreklerin vecdine, bayraðýný þehitlerin kanýyla anan milletimizin vatan sevgisine hürmeten Allah Türkiye'yi bu alçaklarýn iþgalinden korudu.
Korudu korumasýna ama belki de imtihanýn büyüðü þimdi baþlýyor. Hani "küçük cihat", "büyük cihat" denilen þey var ya...
Ne yaptýðýmýz kadar nasýl yaptýðýmýz da önemli. PKK-FETÖ iþ birliðiyle katledilen þehitlerimizin ruhunu incitmeden, zengin olaný fakir olana üstün görmeden, ak ile karayý ayýracak tartýya hile katmadan, adaleti incitmeden, mazlumun ahýný deðil duasýný alarak yapýlacak bu büyük cihat. Hiç kolay deðil!
Günlerdir herkes bunu konuþuyor, gaziler, þehit yakýnlarý feryat ediyor. FETÖ'nün marifetiyle hapse atýlýp oralarda can verenlerin yakýnlarý isyanda. Yüzlerce insan var, revir ve hücre arasýnda mekik dokuyarak þafak sayan; Gökyüzünü göremeden ölürlerse "ecelleriyle" diyeceðiz.
Ömer Faruk Kavurmacý suçlu ya da deðil, bilmiyoruz. Hükmü de biz verecek deðiliz. Ancak tahliye edilme yöntemi-gerekçesi herkesi isyan ettirdi. Hangi masaya otursanýz bu konu konuþuluyor. "Bu kadar da olmaz" deniliyor.
Kimse duymayacak mý bu feryadý?