Sahtekârlýk denince aklýma geldi

Balyoz Davasý delillerinin sahteliði tartýþmasý baðlamýnda Fehmi Koru dün “tüm zamanlarýn en büyük belge sahtekârlýðý”ný yazdý. Yýllar önce Stern ve Newsweek gibi ciddi yayýn organlarýnda “Hitler’in Günlüðü” diye yayýnlanan sahte belgelerin hikâyesini okurken aklýma baþka örnekler de geldi.

Ýngiliz siyasi tarihinde “Zinoviev Mektubu” diye anýlan bir olay vardýr. 1924’te, genel seçimlere bir hafta kala Ýngiliz gazetelerinde Sovyet liderlerinden Grigory Zinoviev’in Ýngiliz Komünist Partisine gönderdiði iddia edilen bir mektup yayýnlanýr. Mektupta güya Ýngiliz yoldaþlara komünist ihtilalin baþlatýlmasý için bir takým önerilerde bulunulmaktadýr. Doðal olarak ülkede büyük bir infial uyanýr. O günlerde ciddi ciddi komünist bir ihtilalin gerçekleþebileceðini düþünen bir kamuoyu vardýr Ýngiltere’de çünkü.

Mektubun sahte olduðu anlaþýlýncaya kadar atý alan Üsküdar’ý (isterseniz Westminister’ý veya Millbank’i diyebilirsiniz) geçer. Komünist devrim tehlikesinin ciddiyetine inandýrýlan Liberal Parti seçmeni Muhafazakâr Partiye yönelmiþtir. Zaten o mektubu üretenlerin yapmak istediði de budur ve seçim sonuçlarýna bakýlýrsa sahtekârlýk iþe yaramýþtýr.

Bu konular sadece Almanlarýn veya Ýngilizlerin baþýna gelen olaylarla sýnýrlý deðil. Belge sahtekârlýklarý pek çok zaman bizim de baþýmýzý aðrýtmýþtýr. Mesela “sahte belge” denince benim aklýma hep “Talat Paþa telgraflarý” gelir. Bir süre önce Sarkis Torosyan adlý bir Osmanlý Ermenisi’ne ait olduðu ileri sürülen hatýratýn sahte olduðunun ortaya çýkmasý üzerine yazdýðým yazýda bahsetmiþtim bu konudan, oradan aktaracaðým:

“Osmanlý Ermenileri Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda devlete karþý isyanlar çýkardýklarý ve düþman Rus ordusuna yardým ettikleri gerekçesiyle zorunlu göçe tabi tutulmuþlardýr. Savaþ yýllarýnda gerçekleþen bu zorunlu göç sýrasýnda bölgedeki baþýboþ aþiretler ve çetelerce kimileri intikam hisleriyle kimileri soygun amacýyla yapýlan acýmasýz saldýrýlar sonucunda çok sayýda masum Ermeni’nin hayatýný kaybettiði bir gerçek. Ýstanbul hükümetinin bu saldýrýlarý engellemek için çaba sarf ettiði ve olaylarda kusuru bulunan devlet görevlilerini en aðýr biçimde cezalandýrdýðý da bir gerçek. Ne var ki uluslararasý Ermeni hareketi, o günden beri Türkiye’nin doðu vilayetlerinde baðýmsýz bir Ermeni devleti oluþturma hayallerini ortadan kaldýran dönemin Osmanlý yönetimini ‘tehcir’in ötesinde ‘soykýrým’ kararý alýp bunu uygulamýþ olmakla suçluyor.

Bu soykýrým iddiasýný savunanlarýn en önemli problemi bunu ispatlayacak belge ve kanýtlara sahip olmayýþlarýdýr. Bunun için sahte belgeler üretilmesine ihtiyaç duyulmuþtur!

Bu tür faaliyetlerin en iyi bilinen örneði ‘Talat Paþa Telgraflarý’dýr. Aram Andonyan isimli bir yazarýn yayýnladýðý kitapta Naim Bey isimli bir Osmanlý memurundan alýndýðý söylenen ‘bütün Ermenileri kadýn çocuk ayýrmadan öldürün’ mealinde telgraf metinlerine yer veriliyor.

Þinasi Orel ve Süreyya Yuca’nýn uzun zaman önce ‘Ermenilerce Talat Paþa’ya Atfedilen Telgraflarýn Gerçek Yüzü’ adýyla yayýmlanan çalýþmalarýnda söz konusu telgraflarýn sahte olduðu kesin olarak kanýtlanmýþ bulunuyor. Ancak yürütülen propaganda o kadar güçlü ki Türkiye’de bile bu telgraflarýn ‘varlýðýný’ duyanlarýn çoðu bunlarýn aslýnda sahte olduðunun kanýtlandýðýný hiç duymamýþ durumdalar.” (“Sahte Belge Doðru Tarih”, STAR, 20 Aralýk 2012)

Dediðim gibi, Ermenilerin soykýrýma uðradýðýný ispat etmeye yarayacak belge mevcut olmadýðý için bu iddiayý kabul ettirmek isteyenler bol bol sahte belgeler üretmiþlerdir. Mesela “soykýrýmý Atatürk kabul etmiþtir” iddiasýnýn dayanaðý 1926’da Emile Hildebrand adlý Ýsviçreli bir gazetecinin Los Angeles Examiner gazetesinde yayýnladýðý mülakattýr. Ancak böyle bir mülakatýn gerçekleþtiðine dair bir bilgi Türkiye Cumhuriyetinin devlet kayýtlarýnda yer almadýðý gibi Emile Hildebrand adlý Ýsviçreli bir gazetecinin var olduðuna iliþkin bir bilgi ve belge de Ýsviçre devletinin resmi kayýtlarýnda mevcut deðildir.

Asýnla bakarsanýz Ermeni soykýrýmý iddiasýna kanýt olarak gösterilen belgelerin tamamý problemlidir. Öyle ki Rus ressam Vereþçagin’in 1915’ten 44 yýl önce tamamladýðý “Savaþýn Kutsallaþtýrýlmasý” adlý yaðlýboya tablosu bile “soykýrýma uðrayan Ermenilerin yüzülmüþ kafataslarýnýn oluþturduðu tepenin görüntüsü” diye kullanýldý. Prof. Türkkaya Ataöv’ün “Ermeni Belge Düzmeciliði” kitabýnda bu sahteciliðin ne kadar yaygýn biçimde ve cüretkârca kullanýldýðýnýn ayrýntýlarý var. Ýlgilenenlere öneririm.