Þaka gibi bir ödül

Altýn Koza’ ve ‘Altýn Portakal’ ödüllerinin tartýþýldýðý bir ortamda Nobel jürisinin bu yýl barýþ ödülü için Avrupa Birliði’ni (AB) lâyýk görmesi tam bir þakacýlýk örneði...

Varlýðýný sürdürdüðü uzun yýllar boyunca, AB, hiç þimdiki kadar eleþtiri odaðý olmamýþtý çünkü...

Nobel barýþ ödülünün kime verileceðini kararlaþtýran jürinin üyeleri bayaðý þakacý olmalý... Bunu, 2009’da, barýþ ödülünü, George W. Bush’un Irak savaþýna doðru dürüst karþý çýkmamýþ ABD’nin taze baþkaný Barack Obama’ya verdiklerinde de anlamýþtýk...

Hiç kuþkusuz bu ödülü hakkýyla kazanabileceði dönemler oldu AB’nin: Milyonlarca can alan Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda AB’nin çekirdek üyeleri bir daha birbirleriyle savaþmadýlar; bu bir baþarý... Geniþleyerek büyüdü ve demokratik standartlarý (Kopenhag kriterleri) yaygýnlaþtýrdý AB; bu da bir baþka baþarý... AB ülkeleri vatandaþlarý birbirlerine pasaportsuz gidebiliyor; ülkelerin çoðu (17 ülke) ayný para birimini kullanýyor... Baþarýysa, bunlar da baþarý...

Fakat bugün bütün bu ‘baþarýlar’ tehdit altýnda. Ortak para birimi çatýrdadý, Yunanistan’ýn yeniden Drahmi’ye geçmesi an meselesi... Üye ülkelerin bazýlarý sýnýr kontrollerini sýklaþtýrma kararý alýyor... Bazý ülkelerde ekonomik kriz yüzünden seçilmiþler yerlerini bürokratlara býrakmak zorunda kaldý... Türkiye’nin adaylýðý kesinleþince kriterlerde çifte standart sýrýtmaya baþladý...

Savaþ çýkmýyor Avrupa ülkeleri arasýnda, ama her ülkenin içinde AB desteði iyice zayýfladýðý gibi tepkiler sokaklara taþýyor... Bazý baþkentler ‘savaþ’ manzaralarý vermeye baþladý.

Tam ‘þaka gibi’ durumu: Barýþ ödülünün AB’ye verilmesinin en önemli sebeplerinden birinin Türkiye olduðu Norveç’teki Nobel komitesi baþkaný Thurbjoern Jagland tarafýndan bizzat açýklandý. AB adaylýðý Türkiye’nin demokrasi ve insan haklarý standartlarýný yükseltmiþ...

Adaylýðý sonrasý Türkiye’nin maruz býrakýldýðý muamele AB’ye ödül verilmesi için deðil verilmemesi için ‘gerekçe’ olabilir oysa... AB tarafýndan kendisine verilen ev ödevlerinin çoðunu yerine getirdi Türkiye, diðerlerini de geliþtirme yolunda ciddi adýmlar attý. Buna karþýlýk, AB, kendi içindeki görüþ farklarý ve siyasi ayak oyunlarý yüzünden, Türkiye’ye verdiði sözleri yerine getirmiyor.

Tabii bu arada Bosna’da Sýrplarýn Müslümanlara uyguladýðý soykýrým sýrasýnda (1992-1995) AB’nin kýlýný kýpýrdatmadýðýný da hiç dikkate almamýþ Nobel jürisi...

Jüri üyelerinin ‘þakacý’ olduklarýný söylemiþtim ya, iþte size bir ‘þaka’ daha: AB’ye ‘barýþ ödülü’ sunan jürinin bulunduðu Norveç AB üyesi olmayan nadir Avrupa ülkelerinden biri ve konu ne zaman referanduma sunulsa, halký, AB üyeliðini reddediyor.

Nobel ödülünün açýklanmasý AB’nin Türkiye’yle ilgili en olumsuz ‘ilerleme raporu’nun tartýþýldýðý bir döneme denk geldi. Gereksiz sertlikte iþtah kesici bir rapor bu. Ýyi niyetle kaleme alýnmadýðý her halinden belli oluyor.

Barýþ ödülünü kazanamaz mýydý AB? Kazanabilirdi; ancak Müslüman bir ülkeyi üye kabul eden ve Avrupa’da sayýlarý beþ milyonu aþan Hýristiyan-olmayan unsurlara dinlerinden ötürü ayrýmcý politikalar uygulanmasýnýn önüne geçen bir AB kazanabilirdi.

Film festivalleri jürileri bile bizde daha ciddi çalýþýyor.