Musa Anter’in nasýl biri olduðu konusunda fazla bir fikrim yok. Ne tanýdým onu ne de doðru dürüst okudum. Zulmen öldürüldüðünü biliyorum o kadar. Geçen hafta sonuna kadar, durum böyleydi.
Geçen Cumartesi, Diyarbakýr’a gittim. Giderken de yanýma Orhan Miroðlu’nun ‘Musa Anter Cinayeti’ kitabýný aldým.
Kitabý okumaya baþlamýþtým, ama fazla ilerleyememiþtim. Uçakta iyice okudum.
Þimdi, Musa Anter’in nasýl öldürüldüðünü biliyorum. Baþka þeyler de biliyorum. Keþke yaþanmasaydý da ben de bilmeseydim. Böyle þeyleri bilmek bile, insanýn ruhunu yaralýyor.
JÝTEM, PKK’lý birçok katili devþirmiþ, maaþa baðlamýþ. Onlar arasýnda, Hogýr kod adlý biri. Adam tam bir kan içici. Türk kaný da içmiþ, Kürt kaný da içmiþ. Kan içiyor ve midesi bulanmýyor. Böyle pis bir adam.
Hogýr, tuzaða düþürmüþ Musa Anter’i. Ve öldürmüþ. Miroðlu da yanýndaymýþ. Aðýr yaralanmýþ. Bir polisin gayreti sayesinde hastaneye yetiþtirilebilmiþ. Ve Allah’a þükür kurtulmuþ.
Ýþin içinde, Yeþil, Ersever gibi JÝTEM’ciler var.
Bu tamam. Bu böyle, yürek yakýcý, çok acý, çok hazin bir hikaye.
Kitabý okuduðunuzda, sadece Musa Anter’in nasýl öldürüldüðünü anlamýyorsunuz. Pis bir iliþkiler aðýný gözlerinizle görüyorsunuz.
Hani biliriz ya, faili meçhul cinayetler iþlenmiþ zamanýnda. Kürt Kürt’ü öldürmüþ. Türk Türk’ü öldürmüþ. Sonra da Kürt Türk’ü, Türk Kürt’ü...
Söylemesi kolay. Laf hepsi!
Bu cinayetleri, bu namussuzluðu, Miroðlu’nun kitabýndan, adým adým, tane tane okuyarak anlayabilirsiniz. Kirliliði, ancak böyle, yakýndan bakarak, görebilirsiniz.
Bakýn, Hogýr’ýn yaptýðý bir köy baskýný:
“Kamptan 37 kiþi olarak çýktýk. Türkiye topraklarýnda iki saat yürüdükten sonra iki çobanýn yanýna geldik ve onlarý etkisiz hale getirdik. (...) Hogýr, “Toplanýn gidiyoruz” dedi. (...) Ýlk eve yaklaþtýðýmýzda elinde fener olan bir kadýn dýþarý çýkýyordu. Kadýný görür görmez ateþ ettik. Arkasýndan Ali kod adlý kiþi de roketatarla eve ateþ etti ve böylece eylem baþlamýþ oldu.”
“(...) Hogýr, Ali Mazlum ve ben evin içine girdik. Evde iki kadýn ve dört beþ tane çocuk vardý. Kadýnlar, kendilerini öldürmememiz için Kürtçe olarak bize yalvarýyorlardý. Çocuklarý ise sürekli aðlýyorlardý. “
Sonrasýný yazamýyorum. Pis, iðrenç olduðu için yazamýyorum.
Böyle bir kaç eve saldýrýp, içeridekileri öldürüyorlar iþte. Bu, PKK’lýlarýn Kürtler’e saldýrmasý. Tersi de var.
Ýþte o Hogýr, bir piþmanlýk formülüyle, JÝTEM’e alýnmýþ. PKK elbisesiyle yaptýðý iþleri derin devlet elbisesiyle yapmýþ.
Birileri, devlet himayesi saðlamýþ bu iþlere.
Tarih kitaplarýnda okuduðumuz savaþlar, döðüþ-çekiþler hiç bir þey deðil, bu pis iliþkilerin yanýnda. Ýyi ki, tarih kitaplarýna yazmýyorlar böyle þeyleri!
Ben, gönlümden geçeni yazýyorum:
Allah hepsinin belasýný versin.
Böyle bir atmosferde indim Diyarbakýr’a. ‘Gönül Köprüsü’ Derneði’nin davetlisiydim. Dertleþtik. Söyleþtik. Melikahmet’te yürüdük, Hasan Paþa Haný’nýnda çay kahve içtik. Hacý Halit’in dükkanýnda yemek yedik. Benim eski bir Diyarbakýrlýlýðým vardýr. Biraz nostalji de yaptýk.
Pazar günü öðleden sonra da, Diyarbakýr’ýn sivil toplum temsilcileriyle birlikte ‘Kürt sorunu’nun þu an geldiði noktayý tartýþtýk.
En az 40 kiþi vardýk ve herkes söz alma fýrsatý buldu. Konuþulacak ne varsa konuþtuk.
Dert çok, yazacak þey de çok.
Ben, bir tanesini yazayým. Orada dile getirilen ve kabul gören bir kanaati:
BDP, Kürtler’in sadece bir kýsmýný temsil edebilir. Çoðunluk, BDP’nin -dolayýsýyla PKK’nýn- dýþýndadýr.
Çözüm sürecinde, bu çizginin dýþýndaki sivil kuruluþlar, kanaat önderleri, pasif kalmasýnlar. Yapýcý bir aktivite içinde olsunlar. Çünkü, PKK dýþýndaki Kürtler, çok önemlidir, geçiþtirilemez.
Diyarbakýr’ýn havasýný bir gün bile teneffüs etmek iyi geldi. Abdurrahman Kurt’la, Vahdettin Bahadýr’la uzun uzun sohbet ettik.
Gönül Köprüsü’nün deðerli yöneticileri, Ali Serdar Tuncer, Muhammed Akar ve Ýhsan Yaþar’la hep beraberdik. Ve bu beraberliklerin tamamý, benim için kýymetliydi.
Miroðlu’nun kitabýný tam bu mevsimde okumak, Diyarbakýr’ýn havasýný tam bu mevsimde teneffüs etmek güzeldi.
O kitabý herkes okumalý, diye düþündüm. Çünkü o gerçekleri herkesin bilmesi lazým.
O gerçekler, çok þiddetli, çok acý. Ýnsanlarýn, acý gerçeklerden kaçmak istemesi anlaþýlabilir.
Böyle düþünenler okumasýn. Gerçekleri görünce saklanmak da, harika bir yaþama þeklidir. Belgesellerde rastlamýþsýnýzdýr.