Diyarbakýr’da HDP mitinginde patlayan bomba da Türkiye’yi hedef alýyordu, Suruç’taki bomba da Türkiye’yi hedef aldý.
Ýki saldýrýda da hedef Türk vatandaþý Kürtlerdi.
DAEÞ’in (IÞÝD) içinde çok sayýda Kürt militan olduðunu en son iki olaydan da biliyoruz;
Diyarbakýr’daki saldýrýyý yapan Adýyamanlý bir Kürt ve Alevi. Ayrýca bomba paketini orada bulunan birilerine daha sonra almak üzere ‘emanet’ býrakacak kadar diyalog kurmuþ. Yani ne Kürt ne de Alevi olmasý Kürt ve Alevilerin yoðunlukla desteklediði bir partinin mitingine bomba koymasýný engellememiþ. DAEÞ’li olmasý hepsinin önüne geçmiþ.
Ýkincisi;
Kobani’ye yönelik son DAEÞ saldýrýsý ‘içeriden’, bölgedeki köylerden toparlanan ve çoðu Kürt olan militanlar tarafýndan yapýldý. Birçoðunun PYD’lilerin kýyafetlerini giydiði ve farkedilmeden kente girdikleri biliniyor.
Suruç’taki patlama da, öyle görünüyor ki, yine bir ‘sýzma’ terör saldýrýsý. Bu kez Kobani’ye yardýma giden Türkiye vatandaþý Kürt gençleri hedef aldý.
Bu saldýrýlarýn birden fazla sonucu var ve bu sonuçlarýn hepsi Türkiye’ye ve Kürtler’e zarar veriyor.
Bundan yarar görenler ancak Esad yönetiminin halkýna yönelik katliamýný deðil, DAEÞ-PYD veya DAEÞ-Türkiye çatýþmasýný görmek isteyenler...
Bir baþka sonucu daha var ve daha önemli:
PYD’nin, onun üstünde PKK’nýn, onun etkisinde HDP’nin ve ‘paralelinde’ hesaplarýný Türkiye’ye zarar vermek üzerine kuran çevrelerin, bu terör eylemlerinden Türkiye’yi de sorumlu tutmalarý...
Bunun arkasýnda, Avrupa ve ABD’de bilinen odaklarda üretilen ve servis edilen “Türkiye DAEÞ’i destekliyor” zýrvasý yatýyor.
Bunun doðru olmadýðý, hedefinin Suriye’deki çatýþmayý Türkiye’ye ihraç etmek olduðu bunca yýldan sonra artýk anlaþýlmýþ olmalýydý.
Ancak bu zýrvayý üretenler, -ki bizzat DEAÞ’ýn icadýnda da parmaklarý olduðu artýk Avrupa medyasýnda da yazýlýyor- ve onlarýn iþbirlikçileri bundan nemalandýklarý için vazgeçemiyorlar!
Önce bu oyunun bozulmasý gerekiyor.
Çünkü bozulmak zorunda.
Bunu bozacak en önemli unsur da HDP, PYD ve umarýz PKK...
Zira onlar satýn almazsa bu zýrvanýn deðeri olmayacak...
Terörün nasýl ‘devletlere raðmen’ olduðunu, güvenlik ve istihbarat bariyerlerini nasýl aþtýðýný en iyi onlar biliyor...
Þimdi bu vahþi saldýrýdan sonra Türkiye’yi de suçlamak en çok DAEÞ ve arkasýndaki odaklara yarayacak, bunu da biliyor olmalýlar.
Unutulmamalý ki Kobani’ye TIR’lar dolusu insani yardým Türkiye tarafýndan gönderildi, KDP Peþmergeleri Türkiye üzerinden askeri yardýma gitti, yaralýlar Türkiye’de tedavi edildi, imar malzemeleri Türkiye’den gidiyor, direniþte ve imarda rol alan gençler de Türkiye’den gitti.
Saldýrýda hayatýný kaybeden gençler de Türkiye’nin gençleriydi.
‘Devlet’ bunlara engel mi oldu?
Hayýr...
DAEÞ’le mücadele Türkiye’siz olmaz. PYD’siz de..
Ama ayný zamanda KDP’siz de, Özgür Suriye Ordusu ve bileþeni olan Esad muhalifi direniþ gruplarý olmadan da olmaz...
Bu vahþi saldýrý DAEÞ ve onu ortaya çýkaran þartlar ve odaklara karþý birleþmenin þart olduðunu bir kez daha ve en acý þekilde gösteriyor.
Aksine davranan ‘kandan beslenme’ ithamýyla karþý karþýya kalýr.