Gözler Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn kritik Rusya ziyaretine çevrilmiþken, Þam’daki patlamalar bir anda gündemi alt üst etti. Hoþ zaten dünyanýn neresine baksanýz, Pekin’de ya da BM’de gündem yine Suriye.
Þam’daki bombalý saldýrý Milli Güvenlik Merkezi’ne yönelik. Saldýrý anýnda kritik bir güvenlik toplantýsýnýn yapýldýðý, Savunma Bakaný Davut Rayiha’nýn öldüðü, içiþleri bakaný ve pek çok önemli ismin aðýr yaralý olduðu bildiriliyor. Öldüðü iddia edilen eski istihbarat sorumlusu Asaf Þevket, Esad’ýn eniþtesiydi. Davut Rayiha, Beþar Esad’a yakýn bir Hýristýyan olmasýnýn yaný sýra Genelkurmay Baþkan yardýmcýsýydý.
Kimin öldüðü ya da sað olduðu tam olarak netlik kazanmasa da bu saldýrý, þu ana kadar Þam yönetiminin aldýðý en aðýr darbe. Bu ölçekte bir saldýrýnýn Þam’da gerçekleþmesi, kritik bir istihbarat merkezinin, üstelik önemli bir toplantý anýnda vurulmasý, Suriye’de iþlerin nasýl geri dönülmez bir noktaya geldiðinin resmi.
Suriyeli muhaliflerin, böyle bir saldýrýyý gerek silah ve lojistik, gerekse istihbari anlamda planlayacak bir güçleri olup olmadýðýný tartýþmak bu saatten sonra anlamsýz. Belli ki muhaliflerin içinde bulunduðu/yaslandýðý ittifak, bu tür eylemleri gerçekleþtirecek güce ve istihbarata sahip.
***
Peki saldýrýnýn Baþbakan Erdoðan’ýn kritik Rusya ziyaretiyle baðlantýsý var mý? Eðer dünya bir çocuk kadar masum olsaydý, o zaman biz de Erdoðan’ýn Rusya ziyaretiyle Suriye’de Savunma Bakaný’nýn ölümüyle sonuçlanan büyük saldýrý arasýnda ilgi kurmaya çalýþmazdýk. Ne dünya o kadar masum, ne de Suriye üzerindeki hesaplaþma sadece Suriye’den ibaret.
Son günlerde bir hayli gerilmiþ olsa da, Ankara-Moskova hattýndaki iliþkiler, bölgenin en önemli denklemini oluþturuyor. Suriye krizinin baþýndan itibaren Türkiye’nin tezi çok farklý olmasýna raðmen, Rusya ile iliþkiler ve bunlar üzerinden oluþturulacak diyalog zeminlerine iki taraf da büyük önem verdi. Son ziyaret neresinden bakarsanýz bakýn bunun ifadesi.
Nitekim daha geçen yýl Suriye krizi devam ederken, Ankara-Moskova hattýnda Türkiye Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu ve mevkidaþý Sergei Lavrov arasýnda 30 baþlýktan oluþan bir bildiri imzalanmýþtý. Ýki ülkenin hemen her sorunda konuþabilir durumda olduðuna iþaret eden, fakat þaþýrtýcý biçimde Türkiye basýnýnda hiç tartýþýlmayan bir metindi.
***
Ankara, baþýndan itibaren kendi tezini genel anlamda tutarlý adýmlarla savunuyor. Ancak diðer yandan Suriye üzerinden yaþanan hesaplaþmanýn, sakin bir seçime ve onun sonucunda ortaya çýkacak iktidar dengesine kolayca geçit vermeyeceðinin de farkýnda. Dahasý, kendisi için hayati deðer taþýyan Kürt sorununda baþýný aðrýtacak yeni bir kontrolsüz bölgenin ortaya çýkmasýndan da ciddi olarak endiþeli. Bu alaný yönetmeye mi talip olacak, yoksa onu engellemek için mi çaba gösterecek, bunu henüz bilmiyoruz. Ancak her durumda Rusya’nýn çok ciddi bir muhatap olduðu ortada.
Þu sýralarda sanki olup biten tamamen Türkiye’nin aleyhine geliþiyor gibi bir hava estiriliyor. Bunun gerçekle yakýndan uzaktan ilgisi yok. Bölgesinde ve giderek geniþleyen ilgi alanýnda Ankara, asla tek seçeneðe mahkum deðil. Aksine bulunduðu coðrafyanýn kendisine verdiði avantajlarla, beklenmedik çýkýþlarýn adresi olabilecek güce ve derinliðe sahip.
Bu çerçevede Erdoðan-Putin görüþmesi bize ne söylüyor? Þam’daki patlama süreci nasýl etkileyecek? ‘Esad gitsin de nasýl giderse gitsin’ kolaycýlýðýnýn, baþýmýza sandýðýmýzdan daha büyük iþler açmasý üzerinde daha fazla durmalýyýz. Þam’daki bombalar, Moskova’daki Türkiye’nin elini rahatlatmak bir yana, çok daha sýkýntýlý hale getirebilir.
Erdoðan ve Putin’i dinledikten sonra devam edeceðiz.