Bu seneki Kutlu DoðumGünleri, Rasulllah Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) “samimiyet çaðrýsý”ný toplum gündemine taþýma zemini olacak.
Toplum gündemine, yani birim insanýn veya topluluklarýn kalb gündemine.
Samimiyet bir kalb sesidir çünkü. Kalb eylemidir.
“Din Samimiyettir” buyuruyor Rasulullah.
Sözün muhatabý “dindar insan”dýr.
Sonra devamý var:
“Allah’a karþý, Allah’ýn kitabýna, Peygamberine karþý samimiyet. Ýdarecilere karþý samimiyet ve tüm mü’minlere karþý samimiyet.”
Aþaðý yukarý bir insanýn inanç dünyasýndan toplumsal iliþkilerine kadar bütün alanlarý kapsayan bir çerçeve sunuluyor önümüze ve “Dindar olmak, tüm bu alanlarda samimi olmayý gerektirir” hükmüne varýlýyor.
Samimi olmak ne demektir?
Yapýlacak iþin görünen yüzü ile arka planýnýn ayný olmasý ve iþin sonunda “Allah için olmasý” demektir.
Ýþin, arka planýnda bir baþka neden için -kiþi veya grup çýkarý için- kullanýlýyor olmamasý demektir.
Peygamberimizin bir baþka hadisi þeriflerinde insan davranýþlarýnýn içindeki niyete baðlý olarak deðer kazanacaðý belirtilir.
Ýþin deðerini, Allah Teala nezdindeki anlamý belirler. Niyet de dýþtan görünmese bile, Allah Teala tarafýndan görülen þeydir. Samimiyet sorgulamasý, bir anlamda niyet sorgulamasýdýr.
Bir de þunu belirtebiliriz bu niyet - samimiyet hesabýnda:
Elbet bir gün, her inananýn insanýn inanç çerçevesi içinde yer alan “likaullah - Allah Teala ile buluþma aný- günü - zamaný”nda niyetler açýða çýkar.
Yine Peygamberimizin mü’minlere verdiði bir haber, mahþer ortamýnda cihad edenin cihadýnýn, infakta bulunanýn infakýnýn, alimin ilim öðretmedeki niyetinin sorgulanacaðýný ve “Allah için olmayan” iþlerin üstünün çizileceðini ortaya koyuyor. Yani bazen cihadda can verip, karþýlýk alamamak gibi bir “samimiyetsizlik” durumu olabilir.
Kur’an’dan bir ayeti ya da Allah rasulü’nden bir hadisi þerifi bugün okumanýn, bugüne yönelik bir mesajý, özel algýlamasý olabilir.
“Din samimiyettir” sözünün bugün okunmasý da, inanan insanlara, “Din ile iliþkinize bakýn” gibi bir mesaj taþýyor hiç kuþkusuz.
Allah ile iliþkilerinize bir bakýn.
Allah’ýn kitabý ile iliþkilerinize bir bakýn.
Allah’ýn elçisi ile iliþkilerinize bir bakýn.
Meþru idarecilerle iliþkinize bir bakýn.
Ve tüm Müslümanlarla iliþkinize bir bakýn.
Ben bazen diyorum ki, “Acaba Allah’ýn ayetlerini ya da Peygamberimizin sözlerini birbirimizi dövmek için kullanýyor muyuz?” mesela...
Allah Teala bunu görünce -ki mutlak surette görüyor- ne diyordur bize?
Peygamberimizin, “Ýhsan kývamý” diye nitelediði, “Allah’ý görüyormuþ gibi yaþamak” diye bir hayat disiplini var. “Biz onu görmesek de O bizi görmektedir” buyuruyor Allah Rasulü.
Bu bilinçle yaþýyor olsaydýk, kalbimizden geçene Allah Teala’nýn her an vakýf olduðu bilincimiz diri olsaydý, yine de, Allah Teala’yý yanlýþ bir iþimize þahit olarak göstermeye cür’et edebilir miydik?
Biliyorum, her birimizin insani zaaflarý var, her iþte samimiyeti kuþanmak, ciddi bir kalbi çabayý gerektiriyor. Allah Teala Kur’an’da “Hevasýný tanrý edineni gördün mü?” uyarýsýný yapýyor. Yani insan, kendi tutkularýný tanrýlaþtýrabiliyor kimi zaman. Kendi tutkularýný tanrýlaþtýran insan, gülük hayatý içinde nasýl derin savruluþlar içine girmez ki?
Burada sevgili Peygamberimizin “Din samimiyettir” sözünü de baþkalarýný dövmek için kullanmak gibi bir davranýþtan Allah’a sýðýnýrým. Þunu söylemek istiyorum:
Müslümanlar olarak hepimiz, kalblerimizi bir “Samimiyet MR”ýna soksak diyorum. Sonra da firelerimizi görsek ve Allah’ýn huzuruna götürülecek hayat defterlerimizde “samimiyeti yaralý” olanlarýn tamirine yönelsek... Samimiyeti yaralý davranýþlar, bir anlamda “Defolu davranýþlar”dýr Yaratan nezdinde. Herhangi bir insanda ne kadar defolu davranýþ varsa o kadar defolu bir kiþilikten söz edilebilir.
Dünya sýnavý samimi Müslüman olabilme sýnavý dense yanlýþ olmaz.
Samimiyetsizlik ise bir muhteva boþalmasýdýr. Ameli sýfýrlama durumudur.
Allah korusun.