SANAL GERÇEKLÝK ALGISI ÝLE TEDAVÝ

Bu hafta sizlere anlatacaðým konu geleceðin en önemli tedavi yöntemlerinden birisi olacak gibi görünüyor. Nörobilimin yeni çalýþma alanlarýndan birisi de ‘Beynimizi nasýl kandýrýrýz?’ Elbette ki bunu bazý rahatsýzlýklarýn tedavisinde kullanabilmek amacýyla yapýyoruz. Hissettiklerimiz sadece algýlarýmýzdan ibarettir. Algýlarýmýzý deðiþtirdiðimizde bambaþka bir insan olup çýkarýz. Bu cümleleri her gün yerli yersiz, konunun uzmaný olan ya da olmayan herkesten duyduðunuza eminim. Peki bunu hastalýklarýn tedavisinde kullanabilir miyiz? Þu anda benim de çalýþmalarýmý yürüttüðüm üniversite olan Washington Üniversitesi’nden Dr. Hunter Hoffman ve Dr. David Patterson, sanal gerçeklik algýsýný yanýk hastalarýnýn tedavisinde kullanmýþlar. Yanýk tedavisi çok aðrýlý bir tedavi biçimidir. Öyle ki yanýðýn kendisinin sebep olduðundan bile daha fazladýr. Çünkü yanýk tedavisi sýrasýnda vücutta yanan deri parçalarý kesilir ve temizlenir. Uzun süreli rehabilitasyon uygulanýr. En kuvvetli aðrý kesici olan morfin bile verseniz hastanýn aðrýsýný tamamen kesemezsiniz. Dr. Hoffman ve ekibi, yanýk hastalarýna tedavi anýnda sanal bir gerçeklik algýsý yaratmayý hedeflemiþler. Bu amaçla da Snow World adý verilen bir oyun geliþtirmiþler. Normalde vücudumuzun doðal savunma mekanizmasý olan ‘savaþ ya da kaç’ davranýþýnýn bir yansýmasý olan bu þiddetli aðrýyý yenmek için beynin dikkatini baþka tarafa yönlendirmek gerektiðini düþünmüþler. Snow World adý verilen sanal gerçeklik oyununda, hastaya takýlan özel gözlükler vasýtasýyla her yerin buz olduðu, karlarýn yaðdýðý, þelalelerin aktýðý, penguenlerin etrafta gezindiði bir baþka gerçeklik oluþturulmuþ. Çocuk hastalar üzerinde yapýlan bu çalýþmada, dayanýlmaz þiddette aðrýlarýn yaþandýðý yanýk tedavisi sýrasýnda bu gözlükler kullanýlmýþ. Hastalarýn yaþadýðý aðrýda belirgin ölçüde bir azalma kaydedilmiþ. Sonuçlara göre hastalarýn hissettiði aðrý yüzde 35-50 oranýnda azalmýþ. Subjektif olarak kaydedilen bu iyileþmeyi objektif bir þekilde kanýtlamak için özel bir MR yöntemi kullanýlmýþ. Yapýlan fMR’de gözlük kullanan hastalarda, aðrý ile ilgili beyin bölgelerindeki aktivasyonun belirgin olarak azaldýðý tespit edilmiþ. Beynin ayný anda iki olaya ayný düzeyde konsantrasyon gösteremeyeceði gerçeðinden yararlanýp, dikkatin çelinebilirliðini kullanan bu yaratýcý düþüncenin daha da geliþtirilerek birçok hastalýðýn tedavisine ek olarak kullanýlmasý muhtemel görünüyor. Aslýnda bundan daha öncesinde ünlü nörobilimci ve ayný zamanda nöroloji hekimi Dr. Ramachandran ‘Beynimizi nasýl kandýrýrýz?’ sorusunu kullanarak çok güzel bir buluþa imza atmýþtý. Fantom aðrý adý verilen özel bir durumda kullanýlan bir teknik geliþtirdi. Kolu ya da bacaðý kesilen hastalar bazen kesilmiþ olan uzuvlarýnda aðrý hissedebilirler. Bu aðrýlara fantom aðrý adý verilir. Her ne kadar tuhaf görünse de olmayan bir uzvun aðrýsýný hissetmek beynimizin bize yaptýðý bir hiledir. Beynimiz o uzvun kesildiðini kabul etmez ve kesilmeden önce yaþadýðý aðrýlarý sanki hâlâ kolu ya da bacaðý yerindeymiþ gibi hisseder. Dr. Ramachandran beynimizin bize oynadýðý bu oyunu baþka bir hile ile bozmak için çalýþmalar yapmýþ. Geliþtirdiði özel bir aynalý kutu ile bu hastalarý tedavi etmeyi baþarmýþ. Saðlam olan uzvu kutunun içerisine yerleþtirerek aynadan görülen yansýma ile kesik olan uzvu görür gibi hissetmelerini saðlamýþ. Göremedikleri ama aðrýsýný hissettikleri uzuvlarýný artýk ‘görebilen’ hastalarla bir takým çalýþmalar yapmýþ. Kesilen uzvun aðrýsýný hissetmeyecekleri pozisyona gelene kadar bazý egzersizler yaptýrmýþ. Hastalarýn büyük çoðunluðunda baþarýlý olarak aðrýnýn ortadan kalkmasýný saðlamýþ. Bu örnekler bize sanal gerçekliðin birçok rahatsýzlýkta kullanýlabileceðini gösteriyor. Algýlarýmýzý deðiþtirmek sadece hayatýn akýþýnda deðil, hastalýklarýn tedavisinde de iþe yarýyor!

 

Sosyalleþmek Alzheimer’den koruyor!

Arkadaþlarýmýzla paylaþýmlarda bulunmak, belli aralýklarla toplanmak ve birlikte sosyal aktiviteler planlamak, sohbet etmek ve beraber eðlenmek ruhumuza iyi geldiði kadar beynimize de iyi gelir. Yapýlan çalýþmalar yalnýz kalmayan, sosyal aktivitelerden kendisini geri çekmeyen, dýþa dönük ve arkadaþ canlýsý insanlarýn Alzheimer hastalýðýna yakalanma riskinin daha düþük olduðunu gösteriyor. Daha önceki yazýlarda evliliðin Alzheimer hastalýðýndan koruyucu olduðuna dair bir çalýþma paylaþmýþtým. Hayatý sevdiðin bir kiþiyle paylaþmak ve güven duygusu beynimizi koruyor. Buradan yalnýz bir yaþam tercih etmenin beyin saðlýðýmýz için pek de doðru bir þey olmadýðýný anlýyoruz. Bunun nedeni þu an için net olarak bulunamasa da sosyal iliþkilerin beyin rezervini ve beyin plasitisesini artýrdýðý üzerinde duruluyor. Ayný durum aile içi iliþkiler ve sevgi baðý için de geçerli. Batý toplumlarýnda yalnýzlýk daha yoðun olduðundan dolayý huzurevine terk edilen ve herhangi bir yakýný olmayan bireylerde ölüm oraný daha fazla. Sevgi ile sarmalanan yaþlýlarda ise zihinsel gerileme daha ýlýmlý seyrediyor ve ölüm oraný ise daha düþük oluyor.