Sanatseverlerin çok ilginç bulacaðýný, okumaktan keyif duyacaðýný düþündüðüm bir sanat tarihi kitabý çýktý Ýthaki Yayýnlarý’ndan: “Sanatçý Ýmgesinin Oluþumu: Efsane, Mit ve Büyü”. Ernst Kris ve Otto Kurz’un ortak çalýþmasý olan bu kitabýn sunuþunu E.H.Gombrich yapmýþ. Ünlü sanat tarihçisi ilk cümlesinde “Bu, sýradýþý bir kitap” diyor.
Toplumun sanatçýya karþý tutumuna odaklanan “Sanatçý Ýmgesinin Oluþumu: Efsane, Mit ve Büyü” sýradýþý bir kitap gerçekten. Sanatçýnýn kimliðinin anonim kaldýðý ve ait olduðu kültürü temsil ettiði eski çaðlardan birey olarak kiþisel ifadesinin önem kazandýðý; þan ve þöhrete kavuþtuðu dönemlere dek geçen süreci inceliyor. Modern zamanlarda dahi yaþamöykülerinde tekrarlanagelen ortak temalarýn, mit ve sagalarýn yazýlý tarihe taþýdýðý hayali malzemeyi önümüze seriyorlar.
Sanatçýlarýn hayatlarýna ve eserlerine dair Antik Çað’dan bugüne dek pek çok söylence ulaþtý. Gerçek ile yakýþtýrma birbirine karýþtý ve sanatçý, yaratýcý bir insandan daha öte bir mertebeye taþýndý. Eserlerinin mükemmeliyetini vurgulayan ya da abartan, yaþamöykülerini süsleyen inanýlmaz ya da heyecan verici anekdotlarý hepimiz zevkle okur / dinler ve aktarýrýz... Onlarý insanlar üzerinde yarattýklarý etkiler nedeniyle bazen ilahi varlýklar bazen de dehalarýnýn bir metaforu olarak bir tür büyücü gibi görme eðilimindeyizdir. Sanatçýlarý birer muamma olarak görmek elbette, iþini iyi yapan birer usta olarak görmekten çok daha caziptir! Gerçekliði sorgulamak yerine gizemli býrakmayý tercih ederiz...
Kitabýn yazarlarý Ernst Kris ve Otto Kurz “Bir sosyolojik sorun: Sanatçý Muammasý” baþlýklý önsöze “Sanatçý muammasý, yani onun çevresini saran esrar ve ondan çevresine yayýlan büyü, iki perspektiften görülebilir. Hayranlýk duyduðumuz sanat eserlerini yaratabilen insan doðasýný sorgulayabiliriz - bu psikolojik yaklaþýmdýr. Ya da eserlerine hemen belli bir deðer atfedilen bir insanýn, çaðdaþlarý tarafýndan ne kadar deðerlendirilebileceðini sorabiliriz - bu da sosyolojik yaklaþýmdýr,” cümleleriyle giriyor.
* * *
Viyanalý Ernst Kris, uzmanlýk alaný Rönesans mücevherleri olan bir sanat tarihçisiyken Freud’ün yakýn çevresine girip psikanalist oldu. Otto Kurz ise daha okuldayken Rönesans dönemi hümanistlerini incelemeyi bitirmiþ, bilgi birikimiyle etkileyen bir araþtýrmacý. Ýlk önce Eski Yunan’da sanatçýnýn adý sanýyla bilinen biri haline gelmesinden, imzasýnýn deðer taþýmaya baþlamasýndan, yaþamöykülerinin edebi dille yazýlmasýndan, kendilerinin edebi anlatýlara konu olmasýndan bugüne uzanan kesintisiz diziyi ele alýp sanatçýnýn ve eserlerinin býraktýðý izi takip ediyor.
“Bizim burada yaptýðýmýz þey, çeþitli sanatçýlarýn yaþamlarýyla ilgili anlatýlanlardan bu anekdotlarý çýkartmak oldu. Tipik sanatçýyý tasvir eden bu tipik anekdotlarýn kahramanýný tarihçinin aklýnda olan sanatçý imgesi olarak görüyoruz. (...) En genel terimle söylersek, sabit biyografi temalarýnýn anlamýný kavramaya çalýþtýðýmýzý söyleyebiliriz,” diyorlar.
Önsöz dahil 130 sayfa içerisinde sanatçýlarýn ‘harika çocuk’luðundan, Tanrý’nýn da bir sanatçý olarak tarif edildiði dini yaklaþýmla ilahi bir nitelik atfedilen yeteneklerinden, öðretmensiz oluþlarýndan, rastlantý sonucu keþfedilmelerinden, virtüozitelerinin vardýðý mükemmeliyetten, onlara saygý duyan kral ya da aristokrat hamilerinden, bilgeliklerinden, kibirlerinden, hazýrcevaplýklarýndan, isyankarlýklarýndan oluþan bir defile yer alýyor.
Sanat tarihçilerinin atasý olan Giorgio Vasari’nin “Hayatlar”ý baþta olmak üzere pek çok kaynaktan bilgilerin karþýlaþtýrýldýðý kitabýn sanatçý muammasýný çözdüðünü, bir tür demistifikasyon yaptýðýný sanmayýn, aksine onca mistik ve eðlendirici anekdotu bir arada bulmanýn “sanatçý imgesini” aydýnlatýcý olduðu kadar ona karþý bir kat daha hayranlýk uyandýrýcý bir yaný da var.