Sanatçılar sevinçten ağlar Mimarlar Odası karalar bağlar

Yeni AKM projesi sanat dünyasında heyecan uyandırdı ancak bu heyecan dalgası Mimarlar Odası’nın böğrüne saplanmış mızrak etkisi yaptı. Yeni havalimanı, üçüncü köprü gibi Türkiye’nin dev yatırımlarını durdurmak için her seferinde yargıya koşan Mimarlar Odası, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) konusunda da Türkiye’nin sanat yaşamına köstek oldu. Açtığı davalarla projelerin gecikmesini sağladı. Oda, köhnemiş AKM’nin yıkılıp yerine estetik ve işlevsel bir kültür merkezinin yapılmasına karşı. Bugüne kadar yüzlerce projeye iptal davası açarak, politik ve ideolojik bir pozisyon alan Mimarlar Odası, neden Türkiye’nin dev yatırımlarını rehin almak istiyor? Şahsi kanaatim, Oda’nın asıl işlevini yapmaktan uzaklaştığı ve ideolojik enstrüman olarak varlığını sürdürdüğü yönünde.

Bilenler bilir, Atatürk Kültür Merkezi soğuk, gri ve kasvetli bir bina idi. Üstelik, bizzat burada çalışan sanatçılardan dinlediğim kadarıyla kullanışlı bir tarafı da yoktu. 15 yıl öncesinde bile yağmurlu günlerde çatısının aktığı vakidir. AKM’nin şimdiki hali daha aydınlık, ferah ve çok amaçlı kullanıma açık bir yapı. Üstelik kapasitesi artırılıyor ve sanatseverlerin sosyalleşebileceği mekanlar da tasarıma dahil ediliyor. Bu önemli bir ayrıntı… Eski AKM’nin hatırası da binanın dış cephesinde korunuyor. Bir başka deyişle yeni AKM’nin dış cephesi eskisinin özelliklerini yansıtmakla birlikte daha aydınlık ve şeffaf bir hal alıyor. Üstelik içerideki sanat etkinlikleri, büyük ekran olarak kullanılabilen binanın ön cephesinden, Taksim meydanına yayın yapabilecek şekilde tasarlanıyor. Sanat sokağa taşıyor…

Kaçak kat çıkanlar AKM’ye karşı

Atatürk Kültür Merkezi’nin yenilenmesi konusunda geriye dönülmez bir yola girilmiştir.  Mevcut haliyle binanın kullanılması mümkün olmadığına göre, yenisinin yapılmasının önüne geçilmek istenmesi, antipatikliğin deötesinde, bizzat sanat kurumlarının sinirinedokunan bir hal almıştır. Sanat dünyası büyük bir ittifakla AKM projesini sevinçle, heyecanla karşıladı. Devlet Opera ve Balesi’nin yöneticilerinden birinin ‘Yeni AKM harika bir proje, mutluluktan ağlayacağım’ demesine rağmen, Mimarlar Odası’nın ideolojik saplantıları gına getirmiştir ve bu hastalıklı duruşun, AKM’yi bir 10 yıl daha rehin almasına kimse izin vermemelidir.

Mimarlar Odası ‘Koruma ve imar mevzuatı’ bahanesiyle bu değişikliklere karşı çıkıyor. Mevzuat bahanesine sığınan Mimarlar Odası ile Karaköy’de kendi binasının çatısına kaçak restoran yaptıran ‘işgalci’ Mimarlar Odası aynı… Üstelik lokal olarak geçen yere inşa edilen restoranın işletme ruhsatı da yoktu. Neyse ki medyanın yayınları sonrasında o kaçak kat yıkıldı.

Asıl mesele ne?

Yazar dostumuz İsrafil Kuralay’ınisabetle tespit ettiği gibi; Mesele, ayakta durmakta zorlanan, çürümüş binanın yıkılıp yeniden yapılmasından ziyade Ak Parti döneminde böyle bir kültür eserinin yapılmamasıdır. Yoksa Hindistan’da ineğe tapar gibi depremde zarar görmüş bir binaya tapmazlardı.

Her şeye rağmen kervan yürüyor.

Şimdi asıl üzerinde durulması gereken, teknik ve estetik özellikleriyle eskisinden kat be kat üstün olan yeni AKM’nin, (muhtevasıyla da) sanatın tüm dallarını kucaklayan, demokratik bir yapıya kavuşturulması meselesidir.

Bu ne kitap sevgisi ah bu ne izdiham!

Pazar günleri kullandığım metrobüs hattı, dün, her zamankinden daha kalabalıktı. İş günü olmamasına rağmen bu yoğunluğun sebebi ne olabilirdi? Çok geçmeden, konuşulanlardan anlaşıldı ki TÜYAP Kitap Fuarı’nınson gününe borçluyuz bu izdihamı… Bu manzara, dün akşam televizyon ekranlarında gördüğüm TÜYAP kalabalığını hatırlattı. İnsanlar bendini yıkmış sel gibi fuar alanına akın etmiş…Havadan görüntülenen bu kalabalık karınca sürüsü gibi, trafiği de tıkayarak, E5 bariyerlerinden atlayıp kitaba ulaşmaya çalışıyor. İstanbulluların yılda bir kez olsun çoşup kabaran bu kitap sevgisi karşısında hayrete düşmemek elde değil! İyi güzel de kitaba koşan bu kalabalıklar, nasıl oluyor da sonrasında buharlaşıp gözden kayboluyorlar. Zira İstanbul’un toplu taşıma araçlarında kitap okuyan birine rastlamak nadirattan… Halbuki, sırf TÜYAP kalabalığı bile okuma ortalamasını yükseltebilir.

Ne olursa olsun sonuçta kazanan kitap sevgisi olsun. İş ki bu kalabalıkları okurken de görelim.