Sanatçýlarýmýz da sanatçý olamamýþ...

Atatürk’e ait “Her þey olabilirsiniz, ama sanatkâr olamazsýnýz” sözüne inanýrým. Müzik âletlerine kös baktýðým, elimle fýrça tutamayýp uzaktan bile olsa eve benzeyen bir þeyler çiziktiremediðim, iki fýkrayý birbirine ekleyemediðim, daha ilkokul çaðýmda tiyatroculuk hevesimi öldüren bir sýnavda çaktýðým, 7. sanatla iliþkim bir diziye danýþmanlýktan öteye geçemediði için olmalý...

Sanatçýlar benim gözümde kendi gözlerinde olduðundan daha önemlidir...

Zaten bu sebeple, tuhaf bir bestecimizin her kültürde hoþ karþýlanmayacak sözlerine hapis cezasý verilmesine karþý çýktým; yaptýðýnýn yanlýþlýðýný hatýrlatmak için zorunlu toplumsal hizmet þartýyla serbest býrakýlmasýný savundum...

Hapis yatacaðýna, söz temsili, 12 kabiliyetli gence en az 100 saat piyano dersi vermesi þartýyla...

Kutluð Atamanfilm yönetmeni ve ressam. Kitaplarý da var. Türkiye sýnýrlarý dýþýnda da tanýnan bir isim. Çok konuþan, toplumsal olaylarda ön saflarda didiþenlerden deðil.

Gezi Parkýeylemleri sýrasýnda Baþbakan Tayyip Erdoðan’la görüþen grup içerisinde yer almasýna hemen herkes þaþýrdý... Esas þaþkýnlýk sonradan geldi: Gazetemizden Gülcan Tezcan’a verdiði ‘Sanat câmiasý içerisindeki Ergenekon’a artýk uyanýn’ baþlýðýyla yayýmlanan mülâkatla...

O gün bugündür sanat câmiasý kendine gelemiyor...

Söylediði tam þu: Gezi olaylarý sýrasýnda yaþadýklarým bence her sosyolog, antropolog ve toplumsal psikoloðun imrenerek deneyimleyeceði olaylardý. Yöntem olarak yirmili yaþlarýmdan beri hep kendimi olaylarýn dýþýnda tutarým. Dýþarýdan bakýnca insan bir olayý bütün boyutlarýyla görebiliyor. Maalesef bu özgürlüðü kendime saðlamaya çalýþýrken son derece faþizan ve antientelektüel bir þekilde eleþtirildim. Hatta Gezi Parký’na sinemacý arkadaþlarýmý dinlemeye gittiðimde Takva filminin senaristi Önder Çakar üzerime yürüdü.”

Bu kadarla kalsa neyse; þunlarý da söyledi Kutluð Ataman: “Mesele aslýnda Gezi’yle ilgili deðildi. Cumhuriyet’in alýþtýrageldiði üzere toplumda insanlar kendilerine bir takým roller biçtikten sonra, bu rolü benimsiyor ve sonunda ‘oldum’ zannediyorlar. Ben bazýlarýnýn son zamanlarda çok abarttýðý türden yeni bir gençlik antropolojisine kani olmadým. Bir kýzgýnlýk patlamasýydý. Asosyal klavye gençliðinin sosyali keþfetmesiydi. ‘Gezi ruhu’ diye aslýnda olmayan bir ruh hali üzerinden sivil bir eylem geliþti. Ancak bu Türkiye’ye has deðildi. Orijinal deðildi. Hatta Türkiye’de bir ilk diyenlere de katýlmýyorum: Beyaz Türklerin korku ve hezeyanlarý fazlasýyla ortaya çýktý. Küskün olduklarýný, ‘memnun ve mes’ut’ olamadýklarýný gördük.”

Ve þunlarý da: “Türkiye artýk Niþantaþý ve Kadýköy deðil. Haliyle birikmiþ kýzgýnlýklar ve kendi özelimde bana yaþatýlan profesyonel kýskançlýklar varmýþ. Gezi’nin getirmiþ olduðu özgürlük illüzyonunda bunlar açýða çýktý. Bu acýnasý faþist uygulamalar sadece benim hayatýmda deðil hemen herkesin hayatýnda etkili oldu.”

Cesur sözler bunlar... Cesaretin þâhikasýna, Gezi-öncesi bir eserini satýn almaya karar vermiþ ülkemizin en büyük holdinginin, Baþbakan Erdoðan’la görüþmesi sonrasýnda bu kararýndan vazgeçtiðini fâþederek ulaþtý sanatçý...

Hakkýnda söz söylemeyen, yazmayan neredeyse kalmadý. Hepsi sanat câmiasýndan veya o câmiadan görünmeye özenen isimler... Medyadan da bildik tipler... “Kutluð Ataman için þu birkaç günde söylenmedik söz kalmadý” diyeyim de siz anlayýn...

Tuhaf besteci çam yardýðýnda “Sanatçýdýr, mâzurdur” yatýþtýrýcý tavrýný takýnýp fazla üzerine gidilmesine itiraz edenlerin neredeyse bütünü, Kutluð Ataman’ý yok etmek için sýraya girdi.

Ülkemizin en büyük holdingi, sanatçýyý yalanlayamadýðý için olacak, açýklamasýnda sanatýný hedef aldý.

Ne oluyoruz arkadaþlar? Hani hep övünegeldiðiniz burjuva müsamahanýz nerede kaldý? Yanlýþý nerede Kutluð Ataman’ýn; hangi görüþü sizce tam hedefe vurmadý da hafif yana kaydý? Eksiði var, fazlasý yok söylediklerinin; sizi rahatsýz eden bu mu?

Bana “Ýyi ki sanatçý olamamýþým” dedirtmek için fazla dolambaçlý bir yol bu...