Televizyon ekraný ve tiyatro sahnelerinden tanýdýðýmýz bir sevimli yüz o... New York Tiyatro Enstitüsü mezunu, ilk oyununu 8 yaþýndayken yazdý.
12 yaþýndaki oyunu ise UNICEF’ten ödül aldý. Ýlk iþi 10 yaþýndayken pil satýþý ve bisiklet tamirciliði oldu. Bir yandan da kurduðu ekiple beraber, tiyatroya gitmeye para bulamayan çocuklar için sokak oyunlarý sahneliyordu. Hiperaktif olduðunu ise çok sonralarý öðrendi. “Ýçimde hep bir giriþimcilik ruhu vardý. Tiyatro yaparken ek iþ gerekiyordu. Tatlýcý oldum” diyen Tatlýcý Tombak’ýn patronu Nedim Saban, sayýsý 35’i bulan Türkiye’deki tatlýcý zincirlerinden sonra tatlýlarýný ihraç etmek için kollarý sývadý. Toplam 2 milyon dolarlýk yatýrýmla kurduðu fabrikada yýlda 1 milyon adet tatlý üreten Saban’ýn bundan sonraki adýmýnda ise Ortadoðu baþta olmak üzere yurt dýþýna geleneksel Türk tatlýlarýyla açýlmak var.
Herkes sizi tanýyor ama tiyatro oyuncusu ve yazar olarak... Ýþ adamlýðý hatta sanayici yönünüz çok bilinmiyor. Önce ilk iþiniz olan tiyatro aþkýna tutulmanýzýn hikayesini anlatýr mýsýnýz?
Tiyatroyla 1976 yýlýnda çocuk oyunlarý yazarak tanýþtým. Ama tiyatro aþký derseniz, ateþin içime düþmesi 1979 yýlýnda çocuk haklarý üzerine yazdýðým oyunla beraber baþladý. Oyunum UNICEF’in bir yarýþmasýnda birinci oldu, þehir tiyatrolarýnda oynanma hakký kazandý. Bundan sonra da tiyatrodan baþka birþey düþünemez oldum. 1982 yýlýnda ‘Beþ Kafadarlar Çocuk Tiyatrosu’nu kurdum. Türkiyede ilk kez çocuk parklarýnda tiyatro uygulamasýný da baþlattýk. Parasý olmaya çocuklara tiyatro izlettiriyorduk, hem de sýký yönetim zamaný...
Profesyonelleþmeniz ne zaman oldu?
1986 yýlýnda Robert Koleji’nden mezun oldum. Bir bursla ABD’ye gittim. Bu ülkede 7 yýl boyunca tiyatro, sinema ve televizyon eðitimi gördüm. New York Enstitüsü’nü bitirdim. Yazdýðým bir oyunla aldýðým burs, Amerika’nýn en önemli tiyatrolarýnda staj yapmama yardým etti. 1992 yýlýnda Türkiye’ye döndüm. Bugün faaliyetlerine devam ettiðimiz ‘Tiyatrokare’yi kurdum, televizyon programlarý yaptým.
Sanat yaparken keskin bir manevrayla iþ dünyasýna adým attýnýz, üstelik bir marka yaratarak... Ýþ adamý olma fikri nereden doðdu?
Televizyonda program yaptýðým iþ, istikrarsýz gittiði bir dönemde ek iþ gerektiðini düþündüm. Küçük bir kafe ve bar açmak gibi bir hayalim vardý. Bir bayilikle baþlayalým dedim, Bolulu Hasan Usta’nýn bayisi oldum. Ýstanbul’da tatlý kültürü yeniden canlandý. Çünkü o zaman Ýstanbul’da birkaç tatlýcý markasý vardý. Bizden sonra sütlü tatlý patlamasý oldu, 2001 yýlýndan söz ediyorum. Kriz sonrasý kiralarýn düþtüðü bir dönemdi ve üç dükkanla baþladýk, 18 dükkana ulaþtýk.
Ýzmir kökenli bir markayý Ýstanbul’a taþýdýnýz yani...
Sütlü tatlýlarýn Ýzmir’den Ýstanbul’a yayýlmasýnda katkýmýz var. Ýstanbul’da muhallebici kültürünün bittiði dönemlerdi. Oysa sütlü tatlý kültürü Ýstanbul’undur. Zaman içinde daha yaratýcý iþler yapmam gerektiðini düþündüm. Kendi iþimi kurmak da hep aklýmda vardý. Tatlýyý da severim. Ve hemen Tombak’ý kurdum. Bolulu Hasan Usta dükkanlarýný kýsa sürede Tombak’a dönüþtürdük. Ýnanýlmaz bir stresti. Bir anda maðazalar deðiþti. 35 maðazamýz var þu anda. Sütlü tatlýlar aðýrlýkta olsa da þerbetli tatlýlar, pasta ve dondurma grubunda 100 çeþit ürünümüz bulunuyor. Ayrýca yemeklerimiz de var.
Bundan sonra neler yapacaksýnýz?
Ýstanbul ve çevresindeki yapýlanmamýzý daha da artýracaðýz, 30-40 metrekarelik dükkanlarla varolacaðýz. Fabrikamýz yüzde 90 kapasiteyle çalýþýyor. Üç büyük markete kendi markalarýyla üretim yapýyoruz. Ýlk önce Sultanbeyli’de üretim yapmaya baþlamýþtýk. Daha sonra Levent’te bir üretim tesisimiz oldu, derken Dudullu’daki fabrikamýzý 1 milyon dolar yatýrýmla hayata geçirdik. Bugüne kadar Tombak için yaptýðýmýz yatýrýmlarýn toplamý 2 milyon dolarý buldu. Bu yatýrýmla 50 bin adet tatlý üretirken 1 milyon adetlere çýktýk. Bundan sonra da franchise yoluyla daha çok Ýstanbul aðýrlýklý büyümeyi düþünüyoruz. Toptanda da yerimizi alacaðýz. 2011 yýlýnda 9 milyon 200 bin lira olan ciromuzu bu yýl sonunda 10 milyon 200 bin liraya çýkarmayý hedefliyoruz. Her yýl yüzde 5-10 arasý büyüme hedefi koyduk, 2017 yýlýna geldiðimizde ise 120 þubeye ulaþmýþ olmayý planlýyoruz.
Tatlýcý Tombak açmak isteyen bir giriþimcinin ne yapmasý gerekiyor?
Öncelik cadde üzerleri olmak üzere AVM’lerde de odaklanacaðýz. Analiz yeteneði yüksek, vizyon sahibi ve büyüme odaklý giriþimcileri tercih ediyoruz. Yatýrým maliyeti ise 30-40 metrekarelik bir dükkan için 60 bin lira olacak. Agresif büyüme politikasý izlemediðimiz gibi amacýmýz düþük maliyet, yüksek kâr, tasarým ve corner konseptiyle ön plana çýkmak.
Ýhracat çalýþmalarýnýz...
Yurt dýþýndan çok teklif alýyoruz. Özellikle Almanya’dan... Ýlginç pazarlar var bizim için, maðaza açmak ya da üretim deðil. Çünkü oralarda denetimi sürdürmek çok zor olur. Ýhracat için 2012’yi hedeflemiþtik ancak global kriz ve Ortadoðu’daki kargaþa nedeniyle erteledik. Özellikle Yunanistan vardý aklýmýzda, iyi ki olmamýþ diyorum þimdi. Türk Cumhuriyetleri’nde pek tatlý kültürü yok, bizim 20 yýl öncemiz gibi ama yeniliðe açýklar. Ortadoðu’dan da çok talep var. Acele etmemek lazým. Bana kalsa hiperaktif enerjimle bekmeyeceðim ama profesyonel yöneticilerim beni dengeliyor. 2013 yýlýnda yurt içinde daha da büyümek var hedefimizde, yüzde 90 olan üretim kapasitesini de yüzde 100’e çýkartacaðýz. 2014 yýlý gibi Ortadoðu’ya açýlacaðýz.
Tatlýlar, buradan yurt dýþýna gönderilmesi sýrasýnda bozulmaz mý?
Tatlýlarý ürettikten sonra oksijensiz ortamda vakumlayarak paketliyoruz. Böylece 4 derecede tatlý, hava almadan, hiçbir gaz basmadan Türkiye’nin her yerine özel araçlarýmýzla gönderiyoruz. Dolayýsýyla 40 gün dayanabiliyor. Dolayýsýyla ihracatta bir sýkýntý yaþamayacaðýz. Yurt dýþýnda fabrika kurmak kârlý olmayacaðýndan ihratacatýmýzý bu þekilde gerçekleþtireceðiz.
Tombak adý nereden geliyor?
Tombak eski bir sanat dalý. Bakýr ve bakýr alaþýmlarýn yaldýzlanmasýyla ortaya çýkarýlan eþya ya da süs eþyasý. Bizim sloganýmýz ise ‘Tatlý Sanattýr’. Tombakýn sevimli, kulaða hoþ gelen ve nostaljik bir hali de var. Tatlýlarýmýz da geleneksel tatlardan oluþuyor. Bunlarý birleþtirdik marka ortaya çýktý. Anneannemin küçükken bana yaptýðý özel tatlýnýn da adýna da Tombak dedik. Çikolatalý aðýrlýklý üretim yapsak da karamelli bu muhallebi bizim simgemiz oldu.
MARKETLERE?ÖZEL?ÜRETÝM
100 çeþit tatlý türüyle 35 Tombak’ta müþterilerini aðýrlayan Nedim Saban, üç büyük market zinciri için de özel markalarla üretim yapýyor.
Tiyatrolar özelleþirse dünyada bir ilk gerçekleþmiþ olur
DEVLET tiyatrolarýnýn özelleþtirilmesi konusu son günlerde konuþulmaya baþlandý. Ama bu konu þu haliyle uygulanabilir deðil. Çünkü tiyatrolar devlet olsun özel olsun zaten desteklerle faaliyetlerini sürdürüyor. Tiyatrolar kar eden çok para kazanan kuruluþlar deðil. Dolayýsýyla kar etmeyen iþletmeyi kimse almak istemez. Hangi ülkeye giderseniz gidin sanat devlet tarafýndan desteklenir. Eðer devlet tiyatrolarýný özelleþtirirsek bu dünya da bir ilk olur. Acele, üzerinde çok çalýþýlmadan yapýlmýþ bir açýklama diye düþünüyorum. Belki iþi bilenlerle konuþularak farklý bir uygulama modelleri geliþtirilebilir. Son yýllarda çok hýzlý büyüyen internet üzerinde ticaret bizi çok ciddi sýkýntýya soktu. Bugüne kadar tiyatro izleyicisinin sayýsýnýn azaldýðýndan konuþurduk ama artýk bu konu ikinci sýraya düþtü. 20 lira olan tiyatro biletini 10 liraya sattýðýnda zarar daha da artýyor. Bu konuda birlik oluþturmamýz lazým meslektaþlar olarak.
Pil satarak baþladýðým iþ kariyerim bisiklet tamirciliðiyle bitti
SUADÝYE’DEKÝ pil fabrikasýnda genel müdürlük yapan babamýn eðlenelim diye getirdiði pilleri satarak ilk iþ hayatýma 10 yaþýnda adým atmýþ oldum. Üç ortaktýk, mahallede satmak istediðimiz pillere çok ilgi olmayýnca biz de toptan iþine girdik ve bir benzin istasyonuyla anlaþtýk. Pilleri oraya veriyorduk. Bostancý-Caddebostan mýntýkasýndaydýk dýþarý çýkmamýz yasaktý, o yaz çok gü-zel para kazandýk. Babamý kapýda beklerdim pil getirsin de satalým diye. Hatta bir süre sonra fabrikanýn satýþ elemanýyla iþe çýkmaya baþladým. Çok da baþarýlý olduk. Bir ara fabrikada gelen telefonlarý anons ediyordum. Bir de bisiklet tamirciliðine soyunduk ama o fiyaskoyla sonuçlandý.
Çaðýrdýðým taksinin bagajýna saklanýr okuldan kaçardým
HÝPERAKTÝF bir çocuktum ben. O zamanlar bu teþhis bilinmediðinden çok yaramaz derlerdi benim için. Sonradan öðrendim ki meðer týbbi olarak benim teþhisim hiperaktiflikmiþ. Robert Koleji’nin kampüsü çok büyüktü. Ýçeriye taksi çaðrýlýrdý. Kampüsün içine çaðýrdýðýmýz taksinin bagajýna biner, kapýdaki görevliye görünmeden okuldan öyle kaçardým. Edebiyata sanata meylim hep vardý. Haftada iki klasik kitap okurdum. Ama derselerim, edebiyat da dahil kötüydü. Aklýmda tiyatrocu olmak yoktu aslýnda, gazeteci olabilirdim belki diye düþünüyordum.