Sanattan suç, sanatçıdan suçlu olur mu?

Eleştirilerini, yergilerini, protestolarını sanat aracılığıyla yapanlar tehlikeli midir? Tarih boyunca binlerce sanatçı zindanlarda çürütülmelerini, idama mahkum edilmelerini, sürgüne gönderilmelerini hak edecek ne yapmış olabilir? Bugün hala Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde sık sık belirli bir aktivist / sanatçı tipine yönelik ciddi suçlamalar duyarız. Yargılanıp hüküm giydikleri de olur, yasal olarak suç teşkil etmeyen eylemlerde bulundukları halde yasadışı gruplar tarafından tehdit edildikleri de...

Ağır insanlık suçları işleyen ve para kazanma hırsıyla ihmalkarlık yüzünden cana kıyanlara karşı bu kadar hassas olunsa, uygarlık tarihimiz çok daha temiz sayfalara yazılacaktı! Silah üretmenin de genelev işletmenin de yasal olduğu bir dünyada ve ülkede yaşamamıza, trafik ve iş kazalarındaki ölümlerde vahim istatistikler kaydedilmesine, küçük bir azınlığın lüks ihtiyaçları uğruna doğayı geri dönülmez şekilde tahrip etmemize ve artık gizli tutulmaya bile tenezzül edilmeyen komplolarla manipüle edilmemize rağmen hala daha bir avuç sanatçıyı suçlu, sanatı suç ilan etmeye çabalıyoruz!

***

Sanatçılara yönelik sert tutumların çoğu totaliter rejimler altında meydana gelmiştir. Monarşiler ve Engizisyon, faşist ve komünist diktatörlükler, askeri darbeciler ve cuntalar, demokrat görünümlü demir yumruklu yönetimler kimse kendi iktidarlarına karşı yazıp çizmesin diye sanatçıları katletmekten, hapsetmekten, sansürle baskı altında tutmaktan hiç vazgeçmemiştir. Neden sanata ve sanatçıya bu denli büyük bir öfke duymuşlardır acaba? Başka muhaliflerinden hatta açık düşmanlarından daha fazla? Doğruyu, iyiyi, güzeli temsil eden ve gerçek halk hareketlerini tetikleyen her daim sanattır da ondan!

Sanatın iktidarla derdi asla bitmeyecektir. Varoluş nedeni budur. Egemen güçler de bu daimi isyancılarla uğraşmaya devam edecektir ki hakiki yüzlerini maskelemeye devam edebilsinler. Ama özellikle günümüz dünyasında şiddet ve terör bu kadar artmış, bölgesel savaşlar dünya savaşlarını aratmayan kayıp rakamlarına ulaşmışken iktidarların ne kadar yozlaştıklarını, demokratik ilkelerden ne kadar saptıklarını, neden şaibelerle gölgelendiklerini araştırmaları yerinde olmaz mı? Özeleştiri yapmak yerine hala daha sanatçıları günah keçisi ilan ederek ne kadar oyalayabilirler seçmen kitlelerini? İktidarlarını servet pompalayıp dehşet saçarak ne kadar koruyabilirler? Kitleleri özgürlük ve hak arayışına yönelten, diktatörleri deviren hareketlerin öncüsü sanatçılardır. Rusya’da birkaç feministten oluşan Pussy Riot’ın doğrudan iktidar - kilise ilişkisini hedef alan eylemlerinin bu kadar etkili olup, iki üyesinin mahkum edilmesinin ardında onların temsil ettiği kitlenin Perestroyka’nın asıl mimarları olması yatmıyor mu?

***

Tam da bu yüzden birçok provokatör, sanatı alet etmeye uğraşır. Kitlelerin sık sık dini, milli, ar ve haya duyguları incindiği için galeyana gelmesinin altından hep örgütlü provokasyon çıkar. Sanatçıların ve entelektüellerin eylem ve eleştirilerini hakaret, incitme, kutsala saldırıymış gibi çarpıtırlar, araya da o uyduruk İslam düşmanı film misali sahte sanatçıların sahte eserlerini sıkıştırırlar ki ifade özgürlüğüne inanç sarsılsın...

Yoksa tiyatro oyunu sahneye koyarak, film çekerek, enstalasyon yaparak, roman yazarak, bir şiir okuyarak, bir şarkı söyleyerek, karikatür çizerek, sokaklarda dans ederek insanlığa ve değerlerine ne zarar verebilir sanatçılar? Her yerde gözü, kulağı olan, eli her yere uzanan, silahlı kuvvetleri, mahkemeleri, cezaevleri bulunan koca koca devletlerin karşısında!