Sanayi üretimi ve Afrika ve de Almanya...

Bugün, dün gelen sanayi üretim endeksi artýþýndan baþlayalým ama buradan baþlayýnca bunun sýkýcý bir ekonomi yazýsý olacaðýný sanmayýn, bakýn buradan nerelere geleceðiz. Sanayi üretim endeksi, kasým ayýnda 2011 yýlýnýn ayný ayýna göre yüzde 11.3 arttý. Bu önemli bir artýþ. Sanayi üretimi ekim ayýnda yüzde 5.7 düþmüþtü. Tabii burada imalat sanayi endeksinin aylýk bazda yüzde 8.4, yýllýk ise yüzde 13.3 artýþ göstermesi de anlamlý. Peki, bu artýþ bizi 2012 için yüzde 3.5-4 arasý bir büyümeye taþýyacak mý; bu zor ancak bu artýþ artan ihracat artýþý ile birlikte ele alýnýrsa Türkiye’nin yeni yolunu bize gösteriyor. Büyüme için bir öncü ve sahici gösterge olan Sanayi Üretimi Endeksi (SÜE) yýl genelinde dalgalý bir seyir izledi. Ancak, özellikle KOBÝ’lerin daralan iç pazar koþullarý ve kredi bulma sýkýntýsý nedeniyle ekim ayýnda dibi bulacak aþaðý yönlü bir trende sahip oldu. ‘Temkinli’ üretim üç çeyrek boyunca sürdü ve son çeyrekte faizlerin hýzla düþmeye baþlamasý ile beklentiler çok deðiþti ve sanayide çarklar yeniden dönmeye baþladý. Ancak sanayide bu artýþý hazýrlayan en önemli unsurlardan birisi de üçüncü çeyrekte yatýrým ve tüketim malý ithalatýndaki göreli artýþtý. Yani ekonomi yönetimi, bizce 2012’nin baþýnda yapmasý gerekeni, Anadolu’da iþlerin dönmediðini görüp, üçüncü çeyreðin sonuna doðru yapmaya baþladý. Otomobil gibi öncü sektörler ancak toparlanmaya baþladý. Otomobil üretimi ekimde ancak 3.6 artarken yatýrým malý ithali de ancak son dört aydýr düzenli olarak artýyordu. Peki, yatýrým malý ithalinin son dört aydýr düzenli artmasýnýn dýþ ticaret açýðýna negatif etkisi nedir; yoktur deðil mi, çünkü ayný anda ara malý üretimi ve ihracat daha hýzlý artýyor ve dýþ ticaret açýðýnýn en büyük ikinci kalemi olan ara malý ithalini üretim bazlý kýsýyor ve Türkiye enerji hariç fazla vermeye baþlýyordu. Þimdi göreceksiniz özel yatýrým harcamalarý týpký 2010 ve 2011 büyümelerinde olduðu gibi, dördüncü çeyrek büyümesinde de ihracatla birlikte pozitif katký yapacaktýr. Özel yatýrým harcamalarýnýn ve ihracatýn büyümeye pozitif katký yapmasýnýn en önemli etkisini cari açýk ve enflasyon gibi yapýsal sorunlardaki kalýcý düzelmeyle gözlemleyeceðiz. Özet olarak þunu söylüyorum; hem 2010-11 hem de 2012 dördüncü çeyrek -kýsmen- bir modeldir. Yani Türkiye bu zaman dilimlerinde, geleneksel IMF’ci-neoliberal anlayýþtan spontane olarak -kýsmen- sýyrýlmýþ ve bunun çok olumlu sonuçlarýný görmüþtür. AK Parti’ye 2011’de yüzde 50’yi bulduran budur. IMF’nin Türkiye ile ilgili son gözden geçirme raporuna bakýn, sýký para politikalarýnýn son çeyreðe girilirken gevþetildiðinden dem vurup, ‘kontrolsüz büyüme’ye yeniden dönülmemesi gerektiðini -satýr aralarýnda- belki defalarca söylüyor.

Neden kontrollü büyüyeceðiz?!!

Peki, nedir bu IMF’nin ve onu takip eden ‘notçu’ manipülasyon kurumlarýnýn aman ha, sakýn deyip durduðu ‘kontrolsüz büyüme sendromu’? Þu demek: Krizi de krizin dibini de çýkýþýný da hep birlikte yaþamalýyýz. Siz bizden ayrýþarak, kopup gidemezsiniz. Evet, onlar için durum tehlikeli; bakýn tam bir yýl önce söylediklerimiz çýkýyor, bu krizin aslýnda bir Yunan, Portekiz, Ýspanyol krizi olmadýðýný, bunun kapitalizmin hem Avrupa hem de Anglosakson tarafýnda bir merkez krizi olduðunu söylerken, krizin Avrupa’daki merkezinin Almanya olduðunu anlattýk. Þimdi çok ilginçtir; Türkiye parasýnýn deðerli olmasýna raðmen ihracatýný uzak pazarlara artýrýyor, ama Euro deðerlendikçe Almanya aþaðýya düþüyor. Yani Alman mallarý artýk eskisi gibi, saðlamlýk, teknoloji, marka gibi özelliklerle rekabet edemiyor, çünkü ayný kalitede malý önce geliþmekte olan Asya üretmeye baþladý. Þimdi bu potaya Türkiye, Brezilya, Çin gibileri giriyor. Hamburg limaný kasým ayýnda teklemeye baþladý. Almanya’nýn ihracatý kasým ayýnda çok hýzlý yani yüzde 3.4 düþtü. Bu yýlýn en sert ihracat düþüþü. Þimdi Almanlar’ýn Baþbakan Erdoðan’ýn Afrika gezisi için ne düþündüðünü tahmin ederseniz. Bir zamanlar Afrika’daki yerli halklarý insandan saymayýp, kýtanýn madenlerini, kaynaklarýný yaðmalamak için halklarý birbirine kýrdýrtanlarýn þimdilerde ‘siz de insansýnýz, bunu fark ettik, bizim cep telefonlarýmýzý, bilgisayarlarýmýzý kullanabilirsiniz, üstelik kriz dolayýsýyla ucuz da’ demesi Almanya gibileri kurtarmaz ama bundan öte zaten adamakýllý ne bilgisayar ne de ‘akýllý’ bir þey yapabiliyorlar.

Yani durum tam da ‘keser döner sap döner, gün gelir hesap döner’ zamaný. Þuna dikkat edelim; iþte görüyorsunuz, Türkiye, kendi ayaðýna çelme takmadýkça büyüyor ve batý ile arasýndaki tarihi açýðý hýzla kapatýyor. Siz buna Ortadoðu’nun, Hazar’ýn enerji kaynaklarýna ulaþmayý- kontrol etmeyi, stratejik iþbirliklerini geliþtirmeyi ve þimdi olduðu gibi Kürt barýþýna baðlý bir ‘barýþ yapýcý’ etkinliði ekleyin. Bu yol, bu ülke için müthiþ bir yol ama göreceksiniz ‘içeriden’ baþlamak üzere çok çelme takan olacak.